English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Junto

Junto translate Turkish

10,152 parallel translation
Abby, espera junto do carro.
Abby, kamyonun orada bekle.
Há um motel junto à estrada.
Eyaletler arası yolda bir motel var.
Caso contrário, podes morrer junto com eles.
Aksi takdirde, diğerleriyle birlikte ölürsün.
Major Benjamin Fulsom era um patriota que serviu junto com o meu filho no Afeganistão.
Binbaşı Benjamin Fulsom bir vatanseverdi. Afganistan'da oğlum ile birlikte hizmet ettiler.
Junto com cinzas Viking, dos opressores dela, a origem do seu ódio.
Yanında da ona zamanında acı vermiş viking külleri yani engin nefretinin geldiği kaynak.
- Sim. ... Junto do Arqueiro,
... iki kanunsuzun takipte olduğunu gösteriyor.
Esse homem morreu junto com a mulher.
O adam karısıyla beraber öldü.
Há uma alavanca vermelha junto à tua perna direita?
Hidrolikler çalışmıyor. Sağ bacağının orda kırmızı bir kol olması lazım.
Morria junto connosco.
Sen de bizimle beraber ölürsün.
Comi o cérebro de um sociopata. Um termo eliminado pelo Diagnóstico de Doenças Mentais em 2004, junto com psicopata e combinados numa categoria mais ampla, Distúrbio de personalidade anti-social.
Bir sosyopatın beynini yedim. 2004'te Akıl hastalıkları psikopatla kombine edip o hastalığı tek bir hastalık olarak birleştirdi.
Ele morreu junto do carro com a porta trancada, um novo veículo utilitário desportivo de luxo.
Yeni marka spor arabasının kapısının önünde ölü bulundu. Aracın kapısı kilitliydi.
Podemos colocar-nos a norte, junto ao molhe.
Kuzey tarafındaki rıhtım karşısına yerleşebiliriz.
Eu junto fita gomada.
Koli bandı veririm.
Há um carro à tua espera junto ao portão.
Kapıda seni bekleyen bir araba var.
- Então, junto-me a vocês.
- O zaman sonra size katılacağım.
Estou num hotel, junto à Old Main. Isto é mau.
Old Main'deki bir oteldeyim.
Propriedades junto à linha de caminhos de ferro.
Raylara yakın mülkler.
Está junto ao trator.
- O kızak-d-der var.
A bancada da cidra normalmente está junto da parede azul.
Elma suyunun standı genelde mavi duvar tarafında.
Encontrei-a junto ao que sobrava do meu irmão.
Onu kardeşimden geriye kalanların yanında buldum.
Acende o foguete e coloca-o junto à pele até selar a ferida.
Fişeği yak, yaranın girişi kapanana kadar derisine yakın bir şekilde tut.
- Junto ao centro comercial?
- AVM'nin dış tarafından mı?
Não me sinto bem com isso, mas coloquei-a junto ao amontoado de árvores, estás a ver?
Bu konuda iyi hissetmiyorum, ama onu ağaçların yoğun olduğu yerin arkasına koydum, biliyor musun?
Agora que falas nisso, ele passa bastante tempo junto ao arbusto, à espera que o cão faça xixi.
Şimdi söyleyince köpeğinin tuvaletini yapması için fazla zaman harcıyor gibi.
- Estamos ambos a desfrutar da visão do grupo do A.J. de pernas abertas junto ao carro da polícia.
İkimiz de A.J'in adamlarının kelepçeli bir şekilde bağlı olmalarının keyfini çatıyoruz.
Empurrai o estômago, onde sentirdes a minha mão, junto aos ovários.
- Aman Tanrım! Midesini bastır, elimi hissedeceksin yumurtalığın yanında.
Só um rei se pode sentar junto a Vossa Majestade numa cadeira com braços.
Sadece bir kral, Majestelerinin yanına kollu bir sandalyede oturabilir.
À vinda para cá, através da floresta, encontrei um velho a cozinhar uma ratazana junto a um riacho.
Ormandan geçerken, Dere kenarında sıçan pişiren yaşlı bir adam gördüm.
Levai-a para junto da sua família.
Onu ailesinin yanına götürün.
E junto à grande sombra havia uma pequena sombra.
Büyük gölgemin yanında küçük bir gölge vardı.
Mack, já sabes o que acontece se os partirem junto a ventiladores.
Mack! Biri havalandırmanın ya da senin yanında kırılırsa neler olur biliyorsun.
Estou a chegar junto da equipa.
Ekibin yanına dönüyorum.
Um pequeno foguete foi incendiado junto ao gabinete das hipotecas.
Bir hafta kadar önce ipotek bankasında bir cisim alev aldı.
Eles chegaram lá e pararam junto ao portão.
Oraya her gittiğinde, patikaya kadar...
Junto aos gelados.
- Dondurmacının orada.
Algum de vocês reparou na agotação ontem à noite... no cais, junto ao barco chamado "The Heartbreak"?
Dün gece iskeledeki Heartbreak adlı teknede çıkan gürültüyü duydunuz mu?
Mas, a Agente Carter consegui obter... informações sobre o "Leviathan" junto do Dr. Ivchenko... sobre o possível ataque do inimigo.
Lakin Ajan Carter Doktor Ivchenko'dan Leviathan'ın asıl plânı hakkında gereken tüm bilgileri öğrenmeyi başardı.
Presentemente, está a tentar a devolução dos seus pertences junto da R.C.E.
Tüm mallarının geri alımı için SSR ile görüşmekte an itibariyle.
Fisk é um dos melhores clientes junto com o Owlsley da Silver Brent.
Fisk, Silver Brent'teki Owlsley ile birlikte en çok para veren müşterilerden.
Junto com outros da tua esquadra.
Birimindeki diğer adamlarla birlikte.
Assim que eu tiver tudo preparado e a funcionar, eu junto-me à busca.
Kurar kurmaz ben de aramaya katılacağım.
Tentámos restaurar a reputação junto da vizinhança, mas no inverno passado a caseira, bem...
İtibarını yeniden kazandırmak için çok uğraştık. Ancak geçen kışki bekçi kız...
Estarei junto às escadas.
Merdivenlerin başındayım.
Devia voltar para dentro, para junto dos voluntários, e viver toda a experiência da campanha.
İçeri gönüllülerin yanına dönmeli ve tam bir kampanya deneyimi yaşamalısın.
Vamos repetir mais uma vez. - Eu estava junto ao rio.
Peki, bir daha deneyelim bakalım.
Sai daqui! Encontramo-nos junto ao altar.
Kilise önünde buluşalım!
Quentin Quale foi atacado junto ao seu laboratório na Concordance Research ontem à noite.
Quentin Quale dün gece Concordance Tesisi'ndeki laboratuvarının yakınlarında saldırıya uğradı.
Teoricamente, se conseguires criar uma barreira de vórtex junto à costa, uma parede de vento, isso seria capaz de tirar energia ao maremoto antes de atingir a cidade.
Teorik olarak, sahil boyunca bir girdap bariyeri oluşturursan rüzgar duvarı, şehre ulaşmadan önce dalganın enerjisini azaltacaktır.
As tuas emoções, as circunstâncias, os níveis de cortisol, tudo junto...
Duyguların, içinde bulunduğun durumlar hormon seviyelerin... Bütün her şey olabilir.
Diz que estava na cama, junto à mulher.
Yatakta, karısının yanında, olduğunu söyledi.
Passas muito tempo junto a pessoas mortas.
Ölü insanlar arasında çok zaman geçiriyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]