Translate.vc / Portuguese → Turkish / Kart
Kart translate Turkish
25,409 parallel translation
Agora, tens mais tempo para me levares lá para cima e me mostrares o que aqueles homens maus me faziam no supermercado.
Ayrıca artık beni yukarı çıkartıp, marketteki o kötü adamların bana neler yaptığını göstermek için de daha çok vaktin var.
Por favor, faça algumas cópias.
Lütfen. Lütfen birkaç kopyasını çıkart.
eu arrancaria meu coração e nunca colocaria de volta.
kalbimi yerinden söküp çıkartırım. Ve asla yerine geri koymazdım.
A nossa chefe disse, que tem um cartão de vídeo para nós.
Patronumuz dedi ki, um, bize vereceğiniz bir hafıza kartı varmış.
És o que? Um cartão de agradecimento niilista?
Nesin sen, bir hiççi tebrik kartı mı?
Aqui está o meu cartão só para provar que sou realmente advogado.
Kartım, avukat olduğumu kanıtlaması için.
Porque o extracto do cartão de crédito dele diz o contrário.
Kredi kartı ekstresi aksini söylüyor.
Vejam qual é a matrícula e lancem um alerta.
Plakayı izleyin ve arama emri çıkartın.
Porque não ficas calado e não aceitas um sim como resposta?
Bence sesini çıkarmadan onay verişimin tadını çıkart.
Pois vou sacar do meu telefone, e enviar-te uma Snapchat?
Evet, telefonumu çıkartıp sana bir Snap göndereceğim.
Não há registos disso, mas, mesmo que tenha tentado, não a mandaríamos matar, arranjaríamos uma providência cautelar.
Buna dair bir kaydım yok ama denemiş olsa bile onu öldürmezdik. Uzaklaştırma emri çıkartırdık.
- Eu levo-a. - Não, fica aqui.
- Yok yok, sen dur ben çıkartırım.
Tens um cartão?
Kartınız var mı?
Aqui está o meu cartão.
Buyurun kartım.
Temos que apanhar esse bastardo... revirar as suas entranhas e enforcá-lo com elas. Ainda bem que está do nosso lado.
O pisliği yakalayacağız, içine dışına çıkartıp asacağız.
Para voltar a fazer-se de vítima?
Yine mağdur kartını mı oynayacak?
Meu Deus, dá-me este cartão!
Aman Tanrım, kartı bana ver.
Tirei-lhe o telemóvel e acedi ao chip.
Cep telefonunu aldım ve SIM kartına erişim sağladım.
Este é o meu cartão.
Benim kartım.
Não mostres esse cartão a ninguém.
O kartı kimseye gösterme.
Aqui tem o meu cartão.
Buyurun, kartım.
Ela quase lhe arrancou o olho com uma palhinha.
Kız az daha adamın gözünü çıkartıyormuş.
Manda postais de Paris!
Paris'ten kart at!
Deu-me o seu cartão há dois meses.
Birkaç ay önce bana kartını vermiştin.
Quero que aprecies o quanto sou sensual. - Está bem.
Bu kadar baştan çıkartıcı oluşumu takdir etmeni istiyorum.
- Tens espaço para o meu cartão...
Sadece bir kasa. İçinde yeşil kartım için yer var mı?
Ela usou o meu cartão de crédito mais vezes do que eu.
Senin gibi olmaya mı özeniyordu? Benim kredi kartımı benden daha çok kullanıyordu.
O meu cartão secreto.
Özel kartım.
O que usava para despesas que não queria que a minha mulher soubesse, contas de clubes de strip, em sites porno, viagens a Banguecoque.
Eşimin bilmesini istemeyeceğim türden harcamalarım için kullandığım kartım. striptiz kulüpleri, porno site üyelikleri, Bangkok gezileri gibi.
Uma saia em pelúcia com um decote em V profundo na parte de trás.
Baştan çıkartıcı dantelli bir gecelik ve tanga kombini...
O gerente vai dar-me uma lista de empregados e clientes, aqueles que usaram cartões de crédito na noite do homicídio.
Şu an müdür bana Cassidy'nin öldürüldüğü gece kredi kartı kullanan müşterilerin ve çalışanların listesini hazırlıyor.
Vamos prendê-la por roubo de identidade, por pegar nas informações dos cartões de crédito dos clientes do Voulez Vous, e entregá-las ao Pablo.
Seni kimlik hırsızlığından tutukladık, Voulez Vous'daki müşterilerin kredi kartı bilgilerini almak, ve onları Pablo'ya ulaştırmaktan.
Vê os débitos no cartão de refeição da Bailey.
Ben baktım zaten. Bailey'nin yemek kartındaki harcamalara bak.
O cartão de refeição dela foi usado aqui.
- Yemek kartına göre buradaymış.
Está a dizer que outra pessoa usou o cartão dela nessa noite?
Bailey'nin yemek kartını o gece başkasının kullandığını söylüyorsun.
Ele tem um motivo, e mais, o rapaz que trabalha no bar da universidade disse que o Brody usou o cartão de refeições da Bailey nessa noite.
Bir sebebi var ve üniversitenin büfesinde çalışan adam Bailey'nin öldüğü gece Brody'nin onun yemek kartını kullandığını söyledi.
Tenho cartão de crédito.
Kredi kartım var.
Quem recebe uma carta dessas está em apuros.
Eğer eline böyle bir kart geçerse başın belada demektir.
Menti-te em relação à carta.
Bak, La Arana kartı konusunda sana yalan söyledim, tamam mı?
Claro que todas as mensagens na Internet se saíam melhor sendo enviadas através desse computador, porque subtraía o tempo de que a Net precisava para enviar a mensagem.
Sonuç olarak internete o bilgisayardan giden her mesaj, diğerlerinden daha iyiydi. Çünkü bilgisayar, Ağ'ın mesaj göndermesi için gereken süreyi çıkartıyordu.
E, quando se arranha a superfície, começa-se a juntar pistas e a desenvolver uma imagem melhor.
Ve yüzeyi kazıyınca ipuçlarını bulup daha iyi bir fotoğraf çıkartıyorsunuz.
Eu tenho o cartão dela algures em casa.
Evde bir yerde kartı olacak.
É um cartão.
Bu bir kart.
- Credo, um postal de aniversário.
- Bu doğum günü kartı.
que também possuíam um cartão de crédito.
Kendilerine kredi kartı da çıkarmışlardı.
Só estava a jogar cartas comigo próprio.
- Yok ya, tek başıma kart oynuyordum.
Nenhum dos cartões de crédito do Walker foi usado.
Walker'ın hiçbir kredi kartı kullanılmamış.
Abre-lhe a camisola.
Üstünü çıkart.
Vou cortar um cacto...
Bir kaktüsün içi çıkartıyorum.
Olha, este é o meu cartão.
Bak, bu benim kartım.
Expulsem o demónio!
Şeytanı çıkartın.