Translate.vc / Portuguese → Turkish / Kasar
Kasar translate Turkish
552 parallel translation
Cheio de buracos, como um queijo suíço.
İsviçre kaşarı gibi delik deşik olmuş olarak.
Montem-se nas mulas e paguem às seis pegas francesas de Sonora!
Sonora'ya gelen altı Fransız kaşar için para biriktirin!
Vocês, gringos, são todos uns filhos da mãe.
Gringo kadınımı kaşar sandı.
Leva-lhe umas miúdas e ajuda-a no negócio.
Ona birkaç kaşar bul ve birlikte iş yap.
"... acompanhado de uma bandeja adornada com pão torrado... num leito de caviar de esturjão... os extremos com uma guarnição sobre uma base de azeitonas... rodelas de limão, cidra e açúcar. "
"... süslü bir tabakta tost bir kat havyar kenarı bir kat zeytin limon dilimleri, kaşar peyniri ve şekerle bezenmiş.
Esqueci-me de raspar o bolor do queijo esta manhã. - Avisa o cozinheiro.
Sabah, kaşarın üstündeki... küfü kazımayı unuttum, şefe hatırlatırsın.
- "Cheddar", "Danish bleu", "Edam"?
Kaşar, mavi Danimarka peyniri, edam?
Queijo e fiambre?
Salam... kaşar...
- Deixa a pega galega.
- O Galli kaşarını bırak.
Como essa vadia.
Şu küçük kaşar gibi.
As pessoas pensam que ela é prostituta.
İnsanlar onu kaşar zannederler.
Velha ranhosa!
Seni yaşlı, kırışık, eski kaşar.
Para quê? Esta velha ranhosa conta-te uma história e eu tenho de ir contigo?
Yani bu kırışık eski kaşar sana birşey söylüyor, sende ona inanıp bizi tehdit ediyorsun.
Ela chamou-te de cabra e tu de puta.
Sana cadı dedi ve sana da kaşar. Kaşar mı?
Todos te chamam de puta. Essa cabra!
- Sana herkes kaşar diyor!
- É só o que precisamos.
- Tek istediğimiz bu kart kaşar.
Estou aqui, atiro-me ao teu pescoço e tu limitas-te... a tratar-me por badalhoca com numerosas palavras.
- Pislik! Buradayım, kendimi kollarına atıyorum, kurnaz cazibene karşı boyun eğiyorum,... ve sen bana kaşar manasına gelecek şeyler söylüyorsun.
Ok, é tua!
Al, o kaşar senin olsum.
Todos me disseram, que eu era estúpida, mas não dei ouvidos... porque te amei e te quis ter comigo... e te quis tirar desta confusão em que te encontras... há bastante, desde que ela te deixou caír.
Herkes aptal bir hareket olduğunu söyledi ama ben aldırmadım çünkü seni sevdim ve senin... yıllar önce o kaşar, terk ettiğinde girdiğin hissizlikten kurtarmanı görmek istedim.
Trouxe-me um chapéu de nacho!
Bana kaşar şapka almışsın!
Nacho, nacho man
# Kaşar, kaşar adam #
Quero ser um nacho man
# Kaşar adam olmak isterim #
E desta vez podes ser tu o nacho man.
Ve bu sefer, kaşar adam sen olabilirsin.
Tenho um óptimo cheddar, e aquelas bolachas finlandeses de que tanto gostas.
Çok güzel bir kaşar peyniri aldım ve biraz da şu sevdiğin krakerlerden.
Nem acredito que o Chip me deixou pela cabra da Nancy Branson!
Chip'in beni o kaşar Nancy Branson yüzünden terk etmesine inanamıyorum!
A história da Nancy ser uma oferecida era tudo rumor.
Nancy'nin kaşar olduğu söylentisi her yere yayılmış.
Substitutos de soja, queijo creme...
Soya aroması. Kaşar peynir.
Obrigado, Kronk.
Kaşar peyniri iyi olur.
Uma puta honesta.
Dürüst kaşar sürtük.
Eu ja te falei sobre esse tipo de raparigas.
Sana bu kaşar kızları anlatmıştım.
Eu levei aquela puta ao Burger King.
Kaşarı Burger King'e götürdüm.
Eu não vou fazer mal que tipo de cara torta de vocês... porque o senhor quer que você Morell para ser bonita, quando ele te fode
O kaşar yüzünü incitmeyeceğim... çünkü bay Morell seni sikerken güzel görünmeni ister.
És uma McDonald, não uma prostituta!
Sen bir McDoland'sın, kaşar değil!
Bolachinhas de laranja com fiambre e queijo.
Bal hardallı jambon ve kaşar peynirli, mini portakallı bisküviler.
Esta é uma puttana.
Bu kadın tam bir kaşar.
Fiz uma mutação genética neste esquio com um pedaço de queijo.
Başarılı bir şekilde bu sincabı kaşar peyniriyle genetik olarak birleştirdim.
Eles põem-se a beber calda, e ficam com bicho carpinteiro.
Çocuklar pekmezi içince kurtlu kaşar gibi yerlerinde duramıyorlar.
Sempre existe algo, e o que tem com a mulher?
İlla ki bir şey vardır. Bu kaşar neyin nesi?
Voltamos agora para "As cadelas mais ordinárias".
Şimdi de FOX TV'de "Dünya'nın En Kaşar Köpekleri" ne dönüyoruz.
Sugiro que me dês a mão se não queres parecer uma rameira.
Meg, elimi tutmanı şiddetle tavsiye ederim, yoksa kaşar derler.
Estou a tirar o queijo fora!
- Ahbap, kaşar peynirini çıkarıyorum.
De queijo...
Kaşar peyniri.
Segundo os espectadores, 46 por cento diz que é muito velho. E 37 por cento diz que ela é uma vadia.
Anketimize göre, seyircilerin % 46'sı sizin çok yaşlı olduğunuzu, % 37'si ise kadının kaşar olduğunu düşünüyor.
Mas não sou uma puta qualquer.
Ama ben becerebiIeceğin bir kaşar değiIim.
Ontem desapareceu da carteira da Debbie um bocado de queijo Brie.
Debbie'nin de çantasındaki kaşar çalınmış.
Não faz mal.
Kaşarın donmasını bekle ve sonra yersin. Olsun.
- E tu uma doninha fedorenta.
- Sen de kaşarın tekisin.
A tua mãe é que é uma doninha fedorenta, cabra!
- Kaşar senin anandır, kaltak!
Shalom, moço, estou velho demais para ir à baixa de Manhattan porque uma estrela tem tesão.
- Hadi bakalım koca çocuk. Kaşar bir film yıldızı için Manhattan'ın öbür tarafına geçmek için çok yaşlıyım.
Do Wensleydale... ou Lancashire crumbly ou Cheddar.
WensIeydaIe Ufalanan Lancashire Kaşar peyniri.
Seu vendido de duas caras!
Kaşar herif!