English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Kaya

Kaya translate Turkish

2,323 parallel translation
Consistente com o impacto dela na rocha.
Kafasını kaya gibi sert bir yere çarptığını gösteriyor.
É um pequeno caboz, e tem a capacidade de escalar.
Bu ufacık bir kayabalığı ve o bir kaya tırmanıcısı.
A foca está bem na borda de uma plataforma rochosa, ignorando o perigo.
Yavru bir kaya yükseltisinin üzerinde,... tehlikeden bihaber yatıyor.
- Que bela rocha.
- Çok fazla kaya var.
O arame e a esferovite formam as pedras e árvores do bosque.
Tel örgü ve strafor ormandaki kaya ve ağaçları oluşturuyor.
A grande rocha em primeiro plano, no final da cena, onde queríamos ver trepadeiras, isso correu mesmo muito bem.
Çekimin sonunda, arkadaki büyük kaya vardı ya,... bir şeylerin üzerinde tırmanmasını istediğimiz,... işte o çok, çok iyi olmuş.
Terra limpa.
Temiz bir kaya parçası.
Porque esta pequena rocha cinzenta se vende a 20 milhões o quilo.
Bu gri kaya parçasının kilosu dünyada 20 milyon dolar ediyor.
E então, aquilo que assusta a tartaruga vai-se embora, porque pensa que ela é uma pedra.
O korktuğu şey de kaya olduğunu sanıp, gider. - Akıllı kız seni.
Dura de roer.
Kaya gibi sağlamdır.
- Não pude estudar rock.
- Kaya analiz etmekten fazlasını da bilirim.
A Kaya?
Kaya mı?
A Kaya.
Kaya.
- E essa é a Kaya.
- Ufaklığın adı da Kaya.
E a Kaya?
Peki ya Kaya?
A Kaya lembra-se?
Kaya hatırlıyor mu?
E também encontrei a Kaya.
Bir de Kaya buldum.
A Kaya Tachiki desapareceu a caminho da escola.
Kaya Tachiki okuldan eve dönerken kaybolmuş.
Kaya?
Kaya?
Tachiki, Kaya.
Tachiki, Kaya.
Comparou as digitais do Javier com a que recolheu no caso da Kaya?
Javier'nin parmak izini Kaya davasında toplananlarla karşılaştırdın mı?
Voltei a analisar a parcial do gancho da Kaya Tachiki.
Kaya Tachiki'nin tokasındaki izi kıyaslamışlar.
Experimentem pedregulhos e terra a cair lá para dentro.
15 metre çapinda kaya ve toprak çökmüs.
Era inflexível. Inflexível!
Kaya gibiydi, kaya!
Essa rocha testemunhou-te o nascimento da espécie humana... aquele em que os humanos começaram a expandir-se pelo mundo.
Bu kaya insanlığın aynası İnsanlığı büyüten ve onu tüm yaptıklarından sonra affeden
Põem-se debaixo de cascatas e são atingidas pelas pedras que caem.
Şelâlenin altında öylece dururlarmış ve bir kaya falan çarparmış.
Estou convencido que todas as raças diferentes : pouter, carrier, tumbler, etc derivam do pombo comum.
Bence bütün bu taklacı, postacı ve kursağını şişirebilen güvercinler kaya güvercini soyundan geliyorlar.
Evidentemente, o que se passa com o mexilhão, passa-se com todas as creaturas, incluindo humanos.
Besbelli ki, kaya midyesi için doğru olan şey bütün canlılar, hatta insanlar için bile doğru.
- Chega a ter semelhanças com o mexilhão.
- Aslında kendisi de bir çeşit kaya midyesi.
Quando é que vais acabar de trabalhar com esses crustáceos mal-cheirosos?
O kötü kokulu kaya midyeleriyle işin ne zaman bitecek?
O reverendo Innes mandou-me para um canto, e fez-me ajoelhar em sal.
Peder Innes köşedeki kaya tuzuna dizlerimin üzerinde çökme cezası verdi.
Com as opiniões dele, se mostra a cara aqui, talvez o obriguem a aoelhar-se em sal.
Çünkü O, düşünceleriyle etrafta dolanıp yüzünü gösterirse eğer, kaya tuzunun üzerine diz çöktürülmek zorunda bırakılabilir.
Lembrem-se, o primeiro que avistar uma rocha habitável ganhará este magnífico produto de higiene oral.
Unutmayın, yaşanabilir bir kaya gören ilk kişi bu nadide ağız temizliği ürününü kazanacaktır.
Pelo que sabemos, eles são um grupo de rapazes foliões ao estilo de vive depressa, morre devagar diverte-te ao sol e tem festas como uma estrela de rock movendo metadona pelo deserto num de seus aviões de plástico modificados e com muita tecnologia.
Hepimiz biliriz, Bunlar Genç eğlence düşkünlerinin bir grubu. Canlı hızlının stili, yavaş yavaş ölürsün. Güneşte eğlence ıssız metadon boyunca hareket eden Ve bir kaya yıldızı dığı gibi partilere sahip oldu.
Escute, Wang, temos uma linha promissora de xisto petrolífero.
Dinle, Wang... Kaya petrol teknolojisinde gelecek vaat eden bir şirket var.
Para o México.
meksıkaya.
É sólida como uma rocha.
Kaya gibi sağlam, güzel.
E agora cingiste-me a esta dura rocha, proibindo-me de percorrer o resto da ilha.
Beni bu ahır gibi kaya deliğine tıktın adanın başka hiçbir yerine bırakmıyorsun.
Respiras fundo, e mantêns-te fria como uma pedra.
Derin bir nefes al, kaya gibi sert bir tavır takın.
É como as ervas daninhas, essa rapariga...
Bu kız, kaya gibi sert...
Parecia um homem, mas era duro como uma pedra e frio como gelo.
İnsan gibi görünüyordu ama kaya gibi sert ve buz kadar soğuktu.
Acho que batemos numa pedra ou algo parecido.
Bir kaya ya da benzeri bir şeye çarpmış olmalıyız.
A Suicida dos 10 metros era do melhor. 10 metros acima da água.
İntihar 12, sudan 12 metre yüksekte bir kaya.
- Até mesmo acerca de uma pedra.
Hakkında bir kaya bile.
- Mas ninguém entra com uma pedra.
- Ama kimse bir kaya ile geliyor.
-... há anos. - Sim, podias esmagar alguém...
- Evet, biri şut olabilir yüz bir kaya ile.
- Não é possível espetar alguém com uma pedra.
- Can't bıçak biri bir kaya ile.
Por causa de estar no interior da terra, sob toneladas de rocha?
Üstünde binlerce ton kaya toprağın derinliklerinde olduğun için mi?
Deslizamento de terras.
- Kaya kayması.
Não, não. Era legítimo pensar que eu teria morrido no desabamento de pedras.
Yo, yo, haklı olarak öldüğümü düşünmüştür kaya kaymasında.
Eu e o Marshal Potter fomos ao defumadouro, vimos que a pedra tinha sido movida e a jarra com o dinheiro não estava lá.
- Ben ve Şerif Potter tütsü evine gittik. Kaya yerinden oynatılmıştı ve kavanoz içindeki parayla yok olmuştu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]