English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Keaton

Keaton translate Turkish

317 parallel translation
... o equilibrista da lesma parece agora fazer uma fraca imitação de Buster Keaton...
...... sümüklüböcek cambazı da Buster Keaton'ın zayıf bir taklidini yapıyor gibiydi...
Já te apercebeste de que podes ser o próximo Buster Keaton?
Bir sonraki Buster Keaton olabileceğinin farkında mısın?
Buster Keaton agonizou, quando a MGM o submeteu aos produtores.
Stüdyonun tarzını yansıtmayan yönetmen doğrudan damgalanırdı. Erich von Stroheim gibi bazıları bu sisteme karşı çıktı ama bedelini ağır ödedi.
Por outro lado, os que se davam bem dentro do sistema, prosperavam.
Serbest takılan Buster Keaton,.. ... MGM onu denetçi yapımcıların boyunduruğu altına sokunca çok acı çekti.
Aqui, Buster Keaton um aspirante a operador de câmara, mostra o seu trabalho a executivos da MGM, esperando que o contratem.
Çeviri : hasangdr, ismuta, Kari Vaara, Burak ŞAHİN 2.
Eric Von Stronheim, outro assistente de Griffith, afirmou que ele foi o pioneiro do reino do cinema, o primeiro a introduzir beleza e poesia numa diversão barata e ruidosa.
Keaton'ın kameramanının film anlatımını öğrenmesi ve ustalaşması gerekiyor. İlginçtir ki, D.W. Griffith de dâhil ilk film öncülerinin doğru düzgün bir bilgisi yoktu.
Como vai isso, Keaton?
Nasılsın, Keaton?
Estás com bom aspeto, Keaton.
İyi görünüyorsun, Keaton.
Algum problema, sr. Keaton?
Bir sorun mu var, Bay Keaton?
Sr. Keaton?
Bay Keaton?
Era o verdadeiro prémio para eles, por razões óbvias.
Keaton belli nedenlerden dolayı onlar için asıl ödüldü.
Dizem que o Keaton se endireitou.
Keaton tövbe etmiş söylentileri dolaşıyor.
Ouvi dizer que é o sustento do Keaton.
Keaton'ın geçim kaynağıymış.
Que dizes, Keaton?
Buna ne diyorsun, Keaton?
O Dean Keaton. Endireitou-se?
Dean Keaton uslandı, öyle mi?
Dean Keaton, está muito lá em cima.
Dean Keaton eteklerini toplamış.
E, mais importante, quero ter a certeza que o Dean Keaton morreu.
Her şeyden çok da Dean Keaton'ın öldüğünden emin olmak istiyorum.
Não me interessa se esse Keaton era duro. Ninguém naquele barco podia ter sobrevivido.
Şu Keaton ne kadar yamanmış benim için hiç önemi yok o gemideki hiç kimse sağ çıkmış olamaz.
Principalmente sobre o Dean Keaton.
Çoğunlukla Dean Keaton hakkında.
Verbal, sei que gostas do Keaton. Achas que é um bom homem.
Verbal Keaton'ı sevdiğini, onun iyi biri olduğunu düşündüğünü biliyorum.
Dean Keaton era um pedaço de merda.
Dean Keaton'ın ciğeri beş para etmezdi.
Incluía o Keaton.
Beş adam Keaton demek oluyordu.
Era a ele que faltava convencer.
Keaton'ın ikna edilmesi gerekiyordu.
Mas o Keaton dava o toque final.
Ama Keaton... Keaton bitirici darbeyi indirdi.
O Keaton fez um telefonema anónimo.
Keaton kimliğini açıklamadan telefon etti.
Dr. Keaton.
Dr. Keaton.
O Keaton foi polícia durante quatro anos.
Yapma, Keaton dört yıldır polislik yapıyordu!
Deixa-me dizer-te uma coisa. Eu conheço o Dean Keaton.
Dean Keaton'ı tanırım.
O Dean Keaton foi indiciado sete vezes enquanto ainda era polícia.
Dean Keaton birlikte yer alırken toplam yedi kez itham altında kaldı.
O Dean Keaton morreu.
Dean Keaton ölüydü.
Duas pessoas viram-no num armazém antes de explodir.
İnfilak etmeden hemen önce Dean Keaton'ın sahibi olduğu depoya girdiğini iki kişi görmüş.
Aquilo rebentou e levou-o atrás.
Havaya uçtu ve Dean Keaton'ı da olduğu gibi beraberinde götürdü.
Recebi um telefonema anónimo a dizer onde encontrar o Keaton. A comer no Mondino com a advogada.
Altı hafta önce, ismini vermeyen birinden Keaton'ı avukatıyla beraber Mondino'da yemek yerken bulabileceğimi söyleyen bir telefon aldım.
Mas dizes que viste o Keaton morrer.
Ama Keaton'ın öldüğünü görmüşsün.
Foi ele que matou o Keaton?
- Keaton'ı öldüren o mu?
Mas tenho a certeza que o Keaton está morto.
Ama Keaton'ın öldüğünden eminim.
Tu deves ser o Keaton.
Sen Keaton olmalısın.
Redfoot, Dean Keaton.
Redfoot, Dean Keaton.
Essa é boa, Keaton.
Güzel espri, Keaton.
Resistiu muito, mas um homem não pode mudar a sua natureza.
Keaton var gücüyle mücadele verdi ama insan huyunu suyunu değiştiremez.
Temos de encontrar o Redfoot, e sair daqui.
Yapmamız gereken, Redfoot'u bulup buradan hemen sıvışmak, Keaton.
Sr. Keaton, o sr. Fenster reconheço pelos tiros, tal como o sr. McManus.
Bay Keaton hem Bay Fenster hem de Bay McManus'ı polis arşivindeki fotoğraflarından tanıyorum.
Em 1981, participou no roubo de um camião em Nova Iorque.
1981 yılında, Bay Keaton Buffalo, New York'ta bir kamyonun kaçırılmasına katıldınız.
Não podia sabê-lo, sr. Keaton, porque o tipo que exportava o ferro, trabalhava para o sr. Soze sem saber.
Bunu bilmenize imkan yoktu, Bay Keaton çünkü çeliği sevk eden kişi haberi olmadan Bay Soze namına çalışıyordu.
Parece que a advogada do sr. Keaton foi demasiado eficaz. em conseguir a sua libertação.
Anlaşılan Bay Keaton'ın avukatı Bayan Finneran tahliyesinin hızlandırılmasında biraz fazla etkili olmuş.
O Keaton dizia : "Não acredito em Deus, mas tenho medo dele".
Keaton hep şöyle derdi : "Tanrı'ya inanmam ama ondan korkarım."
Tentei, mas o Keaton não aceitava.
İnan bana, denedim. Ama Keaton buna yanaşmazdı.
O que o operador de câmara de Keaton precisa é de aprender a linguagem do cinema!
Bir konuyu anlatması, bakış açısını göstermesi için yönetmenin teknisyen hatta bir illüzyonist olması gerekir.
Essencialmente pela composição e orquestração das imagens.
Bu sahnede hevesli bir kameraman olan Buster Keaton,..
O Keaton?
Ama Keaton...
O Keaton estava a usá-la.
Keaton onu kullanıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]