Translate.vc / Portuguese → Turkish / Kevin
Kevin translate Turkish
9,138 parallel translation
- Olá? - O Kevin o quê?
- Kevin ne?
Estão a dizer alguma coisa sobre uma agressão sexual que ocorreu numa festa. E o nome do Kevin foi citado.
Bir partide gerçekleşen bir cinsel taciz hakkında bir şeyler söylüyorlar, ve Kevin'in ismi yayınlanmış.
- Onde é que está o Kevin?
Kevin nerede?
- Se eles forem buscar o Kevin...
Kevin'i alıp götürürlerse...
- O que é que diz sobre o Kevin?
- Kevin hakkında ne diyor?
" Kevin Lacroix, 18 anos, capitão da equipa de basquetebol de Leyland, foi anfitrião da festa onde a alegada agressão sexual ocorreu.
" Kevin Lacroix, 18, Leyland basketbol takımının kaptanı, cinsel saldırının gerçekleştiği iddia edilen partinin ev sahipliğini yaptı.
Estou na página do "Facebook" do Kevin agora.
Ben şimdi Kevin'in Facebook sayfasındayım.
Tiveste relações sexuais com essa miúda no chão do quarto de banho, Kevin?
Kızla banyo zemininde mi seviştin?
- Se o Kevin for...
- Eğer Kevin...
Se o Kevin for preso, se as acusações forem feitas, uma agressão sexual é algo sério.
Kevin tutuklanırsa, suçlama olursa, cinsel darp ciddidir.
- Pára! Então, o artigo não diz especificamente que ele está a ser investigado pelo agressão sexual.
Yani yazı Kevin'in cinsel saldırı nedeniyle soruşturulduğunu belirgin olarak söylemiyor.
- O Kevin tem 18 anos.
Kevin 18 yaşında.
Qualquer coisa que disseres em público, até para dar apoio ao Kevin, pode piorar as coisas.
Toplumda söylediğiniz, herhangi bir şey, Kevin'i savunmak için olsa bile, işleri daha da kötüleştirir.
- Achas que o Kevin despareceu por nada?
Neden Kevin ortada bir şey yokken birden kayboldu?
É o Kevin.
Ben Kevin.
Kevin, é o Dan.
Kevin, ben Dan.
- O Kevin está bem, meu.
Bak, Kevin iyi, dostum.
Kevin? Estou assustado.
Kevin?
Sabes, o Kevin... ele ainda não me ligou de volta.
Kevin'i biliyorsun hala beni aramadı.
Do Kevin?
Kevin'in mi?
Então... estão a dizer que o Kevin fez isto?
Yani, bunu Kevin'in yaptığını mı söylüyorlar?
O Kevin tem 18 anos. Podem publicar o nome dele.
Kevin 18 yaşında.İsmini yazabilirler.
Vão continuar a escrever coisas sobre o Kevin?
Kevin'le ilgili yazılara devam edecekler mi?
O Kevin pode fazer um teste de polígrafo?
Kevin'i yalan makinesi testine sokabilir miyiz?
Não acho que seja prudente o Kevin oferecer-lhes seja o que for.
Kevin'in bir kanıt sunmasını istemem.
Se quiserem o meu conselho, seria melhor colocarem o Kevin em posição de ajudar a corroborar qualquer acusação que a Polícia possa efectuar contra os outros.
Bir tavsiyede bulunmam gerekirse, polisin başkalarına getirebileceği suçlamaları güçlendirecek şekilde Kevin'i hazırlamalısınız.
- Queres que o Kevin entregue os colegas.
Kevin'in muhbirlik yapmasını istiyorsun.
- Quero mantê-lo longe da prisão.
Ben Kevin'i hapisten uzak tutmak istiyorum.
Bem, o Eric e o Kevin...
Eric ve Kevin...
Ambos deram a festa, mas, o nome do Kevin é o único que está a ser difamado neste momento.
İkisi parti düzenledi, ama şimdi iftira atılan tek isim Kevin.
O Kevin tem boas notas, e vai para a NYU, com ou sem basquetebol.
Kevin'in not ortalaması 3.6, basketbol olsun, olmasın New York Üniversitesine gidiyor.
O Kevin vai ter o seu lado da história, e acho que o seu filho deve ter o dele.
Kevin, hikayede kendi payını alacak, sanırım oğlunuzda kendi payını almalı.
Falei com os pais do Kevin.
Kevin'in ailesiyle konuştum.
Supostamente, seríamos Kevin, a Baleia Assassina, e Tammi, a Tartaruga.
Başta Katil Balina Kevin ve Kaplumbağa Tammy olacaktk.
Eu sou o Kevin.
Ben de Kevin.
O Kevin não morde.
Kevin seni ısırmaz.
Devo tudo ao Kevin e à Susan.
Her şeyimi Kevin ve Susan'a borçluyum.
Kevin?
Kevin?
Tenho de a aceitar, Kevin.
Teklifi kabul edeceğim, Kevin.
Kevin, prometo-te...
Kevin, söz veriyorum.
Vou dar um palpite profissional com base na descrição das 23 identidades que vivem no corpo do Kevin que o Barry me fez.
Kevin'ın vücudunda yaşayan 23 kişiliğin tasvirine ve Barry'nin hareketlerine dayanarak mesleki bir tahminde bulunacağım.
Se é você, Dennis... percebo por que razão o Kevin precisa de si.
Bu sensen, Dennis Kevin'ın sana neden ihtiyacı olduğunu anlıyorum.
Por exemplo, tenho a possibilidade de usar o nome completo do Kevin e trazê-lo à superfície, como já aconteceu no passado.
Mesela geçmişte yaptığım gibi Kevin'in tam adını söyleyerek onu ışığa çağırabilirim.
Sei que se preocupa com o Kevin.
Kevin'a değer verdiğini biliyorum.
Somos os únicos que podemos proteger o Kevin.
Kevin'ı yalnızca biz koruyabiliriz.
Estamos todos aqui para proteger o Kevin.
Hepimiz Kevin'ı korumak için buradayız zaten.
Vive no terminal de comboios, reza a lenda, porque o pai do Kevin partiu de comboio.
Çünkü hikâyeye göre Kevin'ın babası bir trene binip gittiği için Canavar tren garında yaşıyor.
Dennis, o Kevin tem muita sorte em tê-lo.
Dennis, Kevin sana sahip olduğu için çok şanslı.
Quero conversar sobre... o Kevin e... o que a mãe lhe fez.
Kevin ve annesinin ona yaptıkları hakkında konuşmak istiyorum.
A mãe do Kevin tinha formas muito malévolas de castigar um miúdo de três anos.
- Kevin'ın annesi 3 yaşındaki bir çocuğa olabilecek en kötü şekilde davranıyordu.
- Kevin?
Kevin?