Translate.vc / Portuguese → Turkish / Lava
Lava translate Turkish
2,392 parallel translation
Lava panelas e esmaga alhos?
Bulaşık yıkayıp, sarımsak mı eziyorsunuz?
Vejam, é lava!
Bak, lav!
Lava!
Lav!
Ponho-o no lava-louça com gelo.
Onu biraz buzla lavaboya koyacağım.
De qualquer maneira, lava as mãos.
Yine de ellerinizi yıkayın.
Lava tu, a tua própria merda.
Kendi bokunu kandin yıka.
A tua mãe não te lava o cabelo?
Annen saçlarını hiç yıkamıyor mu?
Faz uma pausa, lava a cara, recompõe-te.
Tuvalete git, elini yüzünü yıka, ve kendine çeki düzen ver.
Lava-se mesmo.
Kendini gerçekten yıkar.
A maré lava os vermes que se mexem no fundo do mar, quando são apanhados pelas redes.
Gelgit suları kıvranan solucanları sığlık içine atar kepçelerle toplanır.
Lava o meu carro, vai buscar a roupa à lavandaria e leva-a a minha casa, limpa a merda do cão e a do meu vizinho também.
Arabamı al, yıkattır. Kuru temizlemeden kıyafetlerimi al, evime getir benim ve tüm komşuların köpek boklarını temizle.
O meu irmão veio reparar o lava-loiças.
Kardeşim lavaboyu tamir etmeye gelmişti.
Sabes, tenho de arranjar o lava-loiças, ver o jogo.
Bilirsin, bozduğumu toparlamam lazım, maça gideceğiz.
E quando voltares, lava os pratos!
Geri dönünce, bulaşıkları da yıka.
Ninguém lava os carros, nem a rega os jardins.
Artık kimse arabalarını yıkayıp çimlerini sulamıyor.
Identificou o batom usado para pintar um sorriso na cara da Hayley como sendo o Velvet Kiss de Daniella Bolan, Vermelho Lava.
Hayley'nin suratındaki gülücüğün çizildiği ruju belirlemiş. Daniella Bolan-Kadife Öpücük. Lav kırmızısı...
Garrafa de água, tablete energética e um batom Velvet Kiss de Daniella Bolan, Vermelho Lava.
Bir şişe su, çikolata ve bir adet "Daniella Bolan-Kadife Öpücük, Lav kırmızısı" ruj.
Desliguem os apoios de gravidade e deixem o edifício cair para a lava
Yerçekimi destekleyicilerini kapatın ve binayı lavın içine gömün.
Serpente de Lava.
Ateşten yılan.
A Lily gosta de um lava-loiças limpo portanto lavo logo a loiça.
Lily lavabonun temiz kalmasını istediği için ben de hemen bulaşıkları yıkıyorum. Ne var bunda?
- Claro. Importas-te que haja um lava-loiças cheio de pratos sujos?
- Lavabo ağzına kadar bulaşık dolsa umurunda olur mu?
Lily, sei que não gostas de um lava-loiças sujo.
Lily, lavabonun kirli kalmasını istemediğini biliyorum.
Então, querida, pela mesma lógica, se não gostas de olhar para um lava-loiças cheio de loiça suja, não devia ser tarefa tua limpá-lo?
bulaşıklarla dolu bir lavabo görmek istemiyorsan onları temizlemek sana düşmez mi?
- Lava o raio da loiça.
Yıka şu aptal bulaşıkları!
E se quiser deixar a minha virilidade suja no lava-loiças cheia de ketchup e massa...
Erkekliğimi o lavabonun içerisinde ketçap ve makarnayla kalıplaşmış hâlde bırakmak istiyorsam...
Isso quer dizer que não há mais pratos sujos no lava-loiça.
Böylece lavaboda bulaşık birikmez.
Talvez te deva deixar no lava-loiça.
Belki de lavaboya seni atmalıyım.
Vais pegar neste prato, o que tem a sandes, e levá-lo para a cozinha, a assoalhada que tem um lava-loiça. A sandes pões no lixo e o prato sujo pões na máquina de lavar loiça.
Bu tabağı alıyorsun, içinde sandviç olanı mutfağa götürüyorsun, lavabosu olan odaya sandviçi çöpe atıyorsun ve tabağı bulaşık makinesine koyuyorsun.
Mas já vou avisando, verá a equipe número um da américa de lava-louças!
Anlaştık. Ama seni uyarmalıyım. Amerika'nın bir numaralı bulaşık yıkama ekibini göreceksin!
Aí eu faço o teste do brilho, e para a lava-louças elas vão.
Ben de gıcır gıcır yapmışlar mı diye kontrol ederim.
Lava-o, por favor, e depois eu volto a pô-lo lá fora.
Lütfen yıka, sonra tekrar dışarı koyacağım.
Há pratos sujos no lava-louças.
Lavaboda kirli tabaklar var.
amacia as suas mãos enquanto lava a loiça.
Bulaşıkları yıkarken ellerinizi yumuşatır.
Lava as tuas mãos antes de tocares em mim.
Bana dokunmadan önce ellerini yıka.
Tens de vir para aqui. A lava vem aí.
Lavlar yaklaşıyor, kaleye girmen gerek!
EMPREGADA LAVA ROUPA SUJA DO CONGRESSISTA
GARSON KlZ TEMSİLCİYLE OLANLARl ANLATlYOR
Descobri um armário fantástico na cozinha que não só guarda os pratos, como os lava.
Mutfakta bir dolap var. Harika bir şey. Bulaşıkları içine koyuyorsun, o kendi kendine yıkıyor.
Pois, pois, lava as mãos.
Olur olur, ellerini yıka bak.
Você pode lava-lo.
Temizlenebilirsin.
Telefonares à tua míuda não te lava para casa mais cedo.
Kızı ara erken gelemeyeceğini söyle.
É onde os meus sacos de roupa vão ficar pendurados durante três dias e três noites. Antes de eu... lavá-los.
Çamaşır torbalarım onları temizlemeden önce üç gün üç gece orada asılı duracaklar.
Lavá-lo do cabelo. Fim do problema.
Yıka ve çık misali atardın üstünden.
Mas, se esta maldita mão ficasse mais espessa do que é com o sangue fraternal, não haveria bastante chuva no céu para lavá-la até deixá-la limpa como a neve?
kardeş kanı bir parmak kalınlığında da olsa, hiçbir yağmur, hiçbir rahmeti göklerin yıkayamaz mı, bembeyaz edemez mi bu elleri?
LAVA-ME.
YIKA BENİ
- Tu ouviste-o, tenho que lavá-la.
- Duymadın mı? Yıkayacağım.
Podemos lavá-lo, mas continua a ser um chaço.
Demek istediğim, yıkayabiliriz, ama yine de Bok Gibi.
Lava isso bem.
Onları güzelce yıka.
Vou lavá-la eu.
Bulaşıkları ben yıkayacağım.
- Ah! - Sim. Será que devia lavá-la a seco?
Kuru temizlemeciye versem mi?
Temos de mandar lavá-lo a seco antes de o entregarmos.
Göndermeden önce kuru temizlemeciye vermeliyiz.
Podes lavá-lo.
- Yıkarım.