Translate.vc / Portuguese → Turkish / Lawson
Lawson translate Turkish
468 parallel translation
Leva o meu jipe, Lawson.
Jipimi al, Lawson.
Apresento-lhe o Sr. Lawson.
- Size Bay Lawson'u takdim edeyim.
Muito prazer, cavalheiros. Sr. Lawson.
- Nasılsınız beyler?
E o Sr. Robinson.
Bay Lawson. Ve de Bay Robinson.
- É o violoncelista, Sr. Lawson?
- Çellist misiniz Bay Lawson?
E aquela passagem em pizzicato, Sr. Lawson, tão deliciosa.
Bay Lawson, o pizzicato * geçişi fazlasıyla enfesti.
O Sr. Lawson, é o mais alto.
General Gordon kaçtı. Bay Lawson, en uzun boylumuz sizsiniz.
Cuidado, Sr. Lawson.
Dikkatli olun Bay Lawson.
Sr. Lawson, está bem?
Yakalayın onu. Bay Lawson, her şey yolunda. Size birazdan yardım edecek.
Major, não, Sr. Lawson, não, o senhor está na cadeira.
Albay, yardım edebilir - Bay Lawson... Hayır, siz de sandalyeye sıkıştınız.
Sr. Lawson!
- Bay Lawson.
Sr. Lawson, queria dizer-lhe, que ao ouvi-lo tocar aquele andante, achei que foi o melhor desempenho que já ouvi.
Bay Lawson, söylemem gerekir ki sizin o andante geçişinizi dinledikten sonra bunun, dinlediğim en duygusal çalış olduğunu düşündüm.
É a propósito do dinheiro no estojo do violoncelo.
Sanırım Bay Lawson'un çello çantasındaki parayı merak ediyorsunuz.
Contámos-lhe que o Sr. Lawson vendeu o seu talho em Hammersmith?
Sanırım Bay Lawson'un Hammersmith'deki kasap dükkanını sattığından bahsetmedik.
A pensar como é que o senhor Lawson conseguia tocar sem violoncelo.
Bay Lawson'un çellosu olmadan... -... nasıl çalabildiğini merak ediyorsunuz.
O Sr. Lawson está constipado.
Bay Lawson biraz üşütmüş.
Foi um discurso muito duro do Cel. Lawson, não?
Albay Lawson'ın konuşması tam bir rezaletti, değil mi?
Coronel Lawson, gostaria de fazer algumas perguntas.
- Albay Lawson, Birkaç soru da ben sormak istiyorum.
Está cheia de jovens radicais como Lawson.
Lawson gibi radikallerle dolu olması.
Então Lawson é isso?
Lawson öyle mi? Genç bir radikal.
Coronel Lawson?
Albay Lawson.
Meritíssimo, pediria ao Cel. Lawson para prestar juramento como testemunha.
Sayın hakimler, Albay Lawson'ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum.
Os filmes favoritos do Cel. Lawson.
Albay Lawson'ın en sevdiği resimler.
A câmara de horrores do Cel. Lawson.
Albay Lawson'ın kendi şahsi korkuları.
O Cel. Lawson tenta mais uma vez apelar para o lado emocional da audiência.
Albay Lawson yine mahkemedekilere duygusal baskı yapmaya çalışıyor.
O tribunal é que dita as regras neste caso, não a acusação.
Albay Lawson, bu mahkemede kuralları hakimler koyar, savcılık değil.
Capitão Benedict, apresento-lhe o tenente Abel Lawson, da milícia do Estado do Colorado.
Yüzbaşı Benedict, Teğmen Lawson ile tanışın, kendisi Colorado milislerinden.
Do Kerr ou do Lawson?
- Kerr'i mi, Lawson'ı mı?
Posso falar com o John Lawson?
John Lawson'la görüşebilir miyim lütfen?
Esta é a Menina Annie Lawson.
Bu Bayan Annie Lawson.
E o Lawson?
Ya Lawson?
Menina Bridget Lawson, Mr. Henry Fowler.
Bayan Bridget Lawson, Bay Henry Fowler.
A menina Lawson está acompanhando o irmão falecido, mas devido aos novos regulamentos não lhe permitem ficar no vagão do guarda.
Bayan Lawson vefat eden kardeşine eşlik ediyor,... ama yeni kurallar yüzünden tabutun yanında seyahate izin vermediler.
Menina Lawson.
Bayan Lawson.
Chama-se Arthur Lawson. Trabalha infiltrado para o FBI.
Adamın adı Arthur Lawson.
Falou com os federais sobre o Arthur Lawson?
FBI ile Arthur Lawson hakkında konuştun mu? Evet, evet.
Elucidou-me sobre o Kovics e a indústria pornográfica, mas quanto ao Arthur Lawson disseram que "há certos aspectos" da investigação que não podem discutir.
Bana Kovics ve Güney Florida porno alemi hakkında tarihçeyi özetledi, ama iş Artie Lawson'a gelince, araştırmanın bazı yanlarını görüşmekte serbest olmadıklarını söylediler.
O Arthur Lawson deve ser um dos melhores agentes infiltrados que temos.
Arthur Lawson herhalde en iyi gizli ajanlarımızdan biridir.
Talvez demasiados. O que quer dizer? Nem estaria aqui hoje, mas o Artie Lawson é um bom homem.
- Yani, seninle belki bugün burada buluşmayacaktım bile, ama Artie Lawson iyi bir adam.
Bem, há seis semanas, o Artie desapareceu.
Pekala, altı hafta önce, Art Lawson ortadan kayboldu gibi.
Algumas pessoas no FBI acham que o Lawson passou para o outro lado.
Demek istiyorum ki, FBI'da bazı insanlar... Lawson'un diğer tarafa geçtiğini düşünüyorlar.
Podes dizer, sinceramente, que o Artie Lawson não passou para o outro lado?
Bak, Artie Lawson'un karşı tarafa geçmediğini... bana gerçekten söyleyebilir misin?
Lawson, anda daí.
Lawson. Gidelim. Hadi.
Interrogaram o Arthur Lawson durante as últimas três horas.
Son üç saattir Arthur Lawson ile geri dönüş soruşturması yapıyorlarmış.
Lawson, Forrestal, Bennett...
Lawson, Forrestal, Bennett...
Eu assumo a responsabilidade, Lawson. Vai buscar isso.
Sorumluluğu alıyorum.
Loja de Música Lawson's.
Lawson Müzik Mağazası.
Major Lawson, preparar a tropa A para abrir fogo.
Binbaşı Lawson, A bölüğü koruma için.
Se quiseres, posso falar com o Major Lawson.
Fikri beğendiysen, binbaşı Lawson'la konuşabilirim.
- Quero agradecer ao Dr. Angus Lawson...
- Dr. Angus Lawson'a teşekkür etmek istiyorum...
- Deveria ter lido o do Lawson.
- Lawson'ı okumalıydın.