Translate.vc / Portuguese → Turkish / Les
Les translate Turkish
2,056 parallel translation
A Madame Helvetius deseja perguntar-lhe se já teve oportunidade de assistir à ópera e aos... dançarinos.
Madam Helvetius operaya ve Les Danseurs'a gitmeye fırsat bulup bulamadığınızı öğrenmek istiyor.
"Les Misérables."
Les Mis Ables'dan.
Está a dar-se melhor com os "Les Misérables" do que eu no secundário.
"Sefiller" konusundaki çalışması, benim lisedeyken yaptığımdan daha iyi.
Quase que parece que começas a gostar do "Les Misérables".
Neredeyse "Sefiller" kitabını okumaktan zevk alıyormuşsun gibi görünüyor.
Bem, eu sou uma principiante, mas ele é médio e agora quer um Les Paul.
Ben başlangıç, o orta seviyede ve şimdi de bir Les Paul almak istiyor.
Eu pus toda a minha herança num Les Paul.
Bana kalan mirasın çoğunu bir Les Paule harcamıştım.
O Slash trocou-me essa Les Paul por uma bola preta.
3,5 gr kokain karşılığında Slash o Les Paul gitarı vermişti.
- Isto é "Les Deux".
- Ne? Neden? Burası Les Deux.
Les, já falo contigo.
Halkla iliskiler muduruyum.
Você está tonto, Les?
Kafayı mı yedin sen, Les?
Sou o Les Price e este é o meu filho, o Tim.
Ben Les Price, bu da oğlum Tim.
- Tenho certeza que não, Les.
- Eminim gitmeyeceksin, Les.
Que se passa com ele, Les?
Onun neyi var, Les?
Les Price para dois das 8 : 00.
Les Price adına iki kişilik 8.00 rezervasyonu.
Rachel este é o meu pai, Les Price.
Rachel, bu babam, Les Price.
Obrigada pelo jantar, Les.
Yemek için teşekkürler, Les.
A bandeira francesa está um bocado mais saliente do que a americana, não está?
Şarap Akademisi ve Les Caves de la Madeleine sizi kör tadıma davet ediyor. Fransız bayrağı Amerikan bayrağına göre daha vurgulu, değil mi?
Financiado pelo intempestivo megamilionário Les Grossman, consta que o filme já está atrasado um mês, apenas cinco dias após o começo da rodagem.
Söylentilere göre, kolay öfkelenen ünlü iş adamı Les Grossman'ın finanse ettiği film, daha çekimlerin beşinci gününde programın bir ay gerisinde. Neden mi?
Ele é o Les Grossman, gosta de usar palavras dessas.
Les Grossman bu. Bazı kelimeleri sık kullanır.
Olá, Les!
- Çekilin! Çekilin! Merhaba Les!
Está a funcionar!
Les! Çalışıyor!
Olá, Les!
Evet, her ne yapıyorsan devam et. Merhaba Les!
Os desmembramentos são uma treta.
Tanrım, leş gibi kokuyor.
Vamos dar ao Darby um bom cheiro a mexicano morto.
Darby'ye Meksikalı ölü bir leş kokusu bırakacağız.
É uma Les Paul?
Bu bir Les Paul mu?
Fedes a cigarros.
Tanrım. Leş gibi sigara kokuyorsun.
- Bebeste demasiado. Cheiras mal.
- Şu hale bak, leş gibi rakı kokuyorsun.
Todas as viagens que fizemos desde os vossos 11 anos, percorrendo o país de lés-a-lés, durante o liceu, vão culminar quando o autocarro parar onde? Em Maple Street.
Yaptığımız tüm bu ülke genelindeki seyahatleri, 11. yaşınızdan beri yapıyoruz ve yarın otobüsün kalkmasıyla lise hayatınızla beraber Maple Sokağında sona erecek.
Todas as viagens que fizemos desde os vossos 11 anos, percorrendo o país de lés-a-lés, durante o liceu, vão culminar quando o autocarro parar onde?
Yaptığımız tüm bu ülke genelindeki seyahatleri, 11. yaşınızdan beri yapıyoruz ve yarın otobüsün kalkmasıyla, lise hayatınızla beraber Maple Sokağında sona erecek.
O que é que fede e grita como uma menina?
Kim leş gibi kokup kız gibi çığlık atar?
- Cheiras mal.
- Leş gibisin!
- Cheiro mal, é?
- Leş gibiymişim demek.
Está sujo.
Burası leş gibi.
"A vida é uma trampa e depois morremos."
"Hayat kalleş, sonun leş."
Estás cá com um bafo a álcool!
Leş gibi kokuyorsun.
E vai mas é lavar as patas, fedem que se fartam!
Bir duş al. ayakların leş kokuyor!
Não é nada pessoal, mas sempre achei os guarda-redes uns seres azedíagos.
- Affedersin. Kişisel değil ama, kaleciler bana hep kara kargaları hatırlatır o, malum leş kargalarını o, uğursuz yaratıkları.
Chamavam-lhe "francês" por ser claro e malcheiroso.
Ona, Frenchy derlerdi Leş gibi kokardı!
E consigo cheirar o álcool no teu hálito.
- Nefesin leş gibi içki kokuyor.
E aqui está uma donzela a dormir no chão duro e sujo
Bir de, ruhsuz herifin yanına sokulmamış da rutubetli, leş gibi yere kıvrılıp, uyumuş zavallı. "
Que cheiro!
Leş gibi kokuyor.
Isto não é um jogo.
Leş gibi de kokuyorsun.
- Esta coisa cheira mal.
Bu leş gibi kokuyor.
Rato imundo.
Leş kargası.
Santo Deus, tu tresandas.
Kalk. Leş gibi kokuyorsun.
O que é que morreu?
Leş gibi kokuyor.
- Quem é o produtor?
Merhaba Les.
Cheira e muito.
Leş gibi kokuyor.
Tinha barba e o cabelo cheirava mal.
Sakalı vardı ve saçları leş gibi kokuyordu.
Mas é cá um fedor!
Leş gibi bir koku var.
O Johnny meteu os intestinos para fora e começou a cheirar a carne podre.
Johnny'nin bağırsakları patladı ve leş gibi kokmaya başladı.