Translate.vc / Portuguese → Turkish / Libra
Libra translate Turkish
302 parallel translation
O peso das peças de ouro verdadeiras é... digamos, uma libra, cada.
Şimdi, gerçek altın taneleri, diyelim ki her biri yarım kilo ağırlığında.
Bem, que diz de uma libra e meia?
530 grama ne dersiniz?
E cada ouro real pesa uma libra.
Ve her bir altın tanesi 500 gram olsun.
- Quer ganhar uma libra
Bir sterline ne dersin dostum?
- Tome a sua libra!
- Parayı alın.
Isso significa que vós, meus amigos deveis cobrar não 2 marcos por libra, mas 3!
Bu demektir ki dostlarım, siz paund başına 2 değil, 3 altın değerinde vergi toplamalısınız!
A cara mais feia vence uma libra.
En çirkin surat, tacı kazanır.
Doutor empreste-me meia libra.
- Doktor, bana yarım sterlin borç versene.
- Meia-libra?
- Yarım sterlin mi?
É meia libra, senhor.
Hepsi yarım sterlin efendim.
Meia libra?
Yarım sterlin mi?
Meia libra.
Yarım sterlin.
Está a chover lá fora e, se tiverem meia libra para gastar, entrem...
Yağmur yağdığına göre parası olanlar içeri gelip...
- Uma libra no Danaher.
- Danaher'e 1 paund.
- Uma libra no Thornton contra o fazendeiro.
- Thornton üstüne bahis oynayabilir miyim?
- na maioria em notas de uma libra.
-... bir sterlinlik banknotlar halindeymiş.
Descobrimos que o seu marido... andava a gastar muitas notas de uma libra por todo o lado.
Eşinizin çeşitli yerlerde çok sayıda bir sterlinlik banknot kullandığını fark ettik.
Sou talhante e por isso conheço a boa carne, e aquela era lombo de primeira, de 1,80 a libra.
Ben bir kasabım, gördüğümde iyi eti hemen anlarım. Bonfileler but etinin en iyisiydi. Kilosu 3.80 Dolar.
Tem um bocado de gordura, mas custa apenas 1,50 a libra já limpa.
Çok fazla kısmı atılıyor. Ama yarım kilosu 1.25 Dolara gelir tabi kesip, düzeltilirse.
Diacho, ganhaste-me por meia-libra.
Vay canına, yarım kiloyla yendin beni.
Ai sim, então paguem-me já. Uma libra por cada quarto.
Öyleyse, ödemeyi alayım, odabaşı 1 sterlin.
Uma libra para inspirar e um guinéu para expirar.
Önce biraz meşakkat, sonra gelsin yat, kat.
Assim, os 2 governos podem estabelecer o real valor do dólar e da libra.
Böylece, iki hükümet de dolar ve sterlinin gerçek değerini saptayabilir.
Dinheiro forte. Taxas de juros subindo. E a libra inglesa e invejada por todos.
Para sesi kredi oranlarını yükseltiyor ve İngiliz poundu dünyanın takdirini kazandı.
Digamos que vos oferecem rosbife a sete xelins a libra.
Diyelim ki, et alacaksınız ve kilosu 7 şilin.
Peixes, Libra, Capricórnio.
Balık, Terazi, Oğlak.
- Vai correr na Libra Open... em Riverside, no final do mês, correcto?
- Libra Open'da Riverside'da... - ay sonunda yarışıyorsun, değil mi?
O avanço do ribeiro da montanha, o balido da ovelha o céu amplo e limpo da Escócia, reflectido nos lagos como pano de fundo extasiante, onde Ewan Mc Teagle escreve poemas tais como "Dai-nos a Libra para o Fim-de-Semana."
Çağıldayan dereler, meleyen koyunlar ve dağ göllerinden yansıyan İskoçya dağlarının engin gökyüzünün yarattığı fonda, Ewan Mc Teagle "Hafta Sonuna Kadar Bir Sterlin Borç Versene" gibi şiirler yazmaktadır.
Caro Lorde tal e tal, se não quiseres que a criança saiba quem és... favor mandar 1 libra por mês...
"Sevgili Lord falanca, çocuğunuzun kim olduğunuzu bilmesini istemiyorsanız lütfen her ay 1 paunt yollayın. Saygılarımla..."
Isso não chega a uma libra por anão.
Cüce başına bir sterlin bile değil.
Digamos uma libra, Tom.
Bir sterlin, Tom.
Portanto, que tal uma libra?
Öyleyse bir paunda ne dersiniz? Bir paunt.
Uma libra? Sim, compreendo.
Evet, anlıyorum.
Tem de ser? Não pode simplesmente dar-me a libra?
Bana bir paundu şimdi veremez misiniz?
Quero que me dê uma libra, e eu vou-me embora e dou-a aos órfãos.
Sizin bana bir paunt vermenizi istiyorum. Sonra ben gidip onu yetimlere vereceğim.
Quero dizer, não quero parecer estúpido, mas parece-me que fico a perder uma libra, neste negócio.
Aptal gibi görünmek istemem ama bu işte ben bir paunt zarardayım gibi geliyor bana.
- Fico? Bom, qual é o meu incentivo para lhe dar uma libra?
Peki size bir paundu vermemdeki neden ne?
Bom, se essa sua ideia não vale uma libra, não sei o que valerá.
Eğer bu fikriniz bir paunt etmezse ben de ne olayım.
O único problema é que me deu a ideia antes de eu lhe dar a libra.
Tek sorun şu ki, ben size bir paundu vermeden siz bana fikri verdiniz.
Um marco, um iene, um dólar ou uma libra Um dólar ou uma libra.
" Bir mark, bir yen, bir papel yada bir pound bir papel yada bir pound
Um marco, um iene, um dólar ou uma libra são tudo o que faz o Mundo girar.
" Bir mark, bir yen, bir papel yada bir pound dünyayı bunlar döndürür.
Um marco, um iene, um dólar ou uma libra Aquele som do tinir e retinir.
" Bir mark, bir yen, bir papel yada bir pound Şu şangır şungur sesleri
É uma libra. Uma libra, uma libra, é bom se abunda.
Sterlin, sterlin, işte sizin.
Uma libra, achada, achada. Perdida, sumido o seu valor.
Sterlin burada, kaybolmuştu bulundu arada.
A como está a coroa, face à libra?
Bir sterlin kaç kron yapıyor?
Até a última libra, shilling, penny e cêntimo.
Her sterlini, şilingi, senti ve zerzavatı.
Se vieres cá, dou-te uma libra.
Eğer buraya gelirsen sana 1 pound vereceğim.
Isto não é uma nota de uma Libra.
Bu bir poundluk banknot değil.
Meu bom homem, aceita esta Libra... em troca desta miserável nota de crédito do sindicato?
Beyefendi, şu işe yaramaz kredi birliği senedi karşılığında size bir poundluk banknot versem kabul eder misiniz?
Dava-me uma nota de libra por cada grão de areia que tenho na mão?
Avucumda tuttuğum her kum tanesi için bana 1 pound verebilir misiniz?
Uma Libra e dez, por favor. Aí tem 10 piastras, faz uma Libra.
10 kuruş, şu da bir pound.