Translate.vc / Portuguese → Turkish / Limit
Limit translate Turkish
192 parallel translation
- Limite de um dólar?
- Limit bir dolar olsun mu?
Precisam de um limite, esperança.
Onlara bir limit verin.
Diz que o limite é...?
Limit ne demiştiniz?
Olhe para isto, centenas e centenas de quilómetros em linha recta, praticamente sem limites de velocidade.
Baksana, kilometrelerce dümdüz yol ve hiçbir hız limit yok.
- O limite está fora.
- Limit geçti efendim.
Pode começar com 25 mas, o limite é de 50.
Açılış 25 dolarla başlar, ama limit 50 dolardır.
A aposta é de 20 dólares, sem limite.
Açılış $ 20, oyunda limit yok.
Com $ 2,000 de limite.
Limit 2,000 dolar.
- Uma miséria.
Limit ne?
O Estado e os bancos dar-nos-ão suporte financeiro.
- Limit koymuyorum. Eyalet ve bankalar bize arka çıkar.
O limite de 15 milhas por hora de velocidade na rua principal.
- ve ana caddedeki 15 km hız limit tabelasını.
- Engenharia, é este o limite?
- Ön limit bu mu?
Tem um crédito de 750 $ no VISA, paga as suas contas.
Kredi kartında 750 dolar limit var, fatularını ödüyor.
Sem limite.
Limit yok.
A interactividade da Sheila 3.2 tem limites?
Sheila 3.2'nin interaktifliği hakkında bir limit var mı?
Tem um tempo limite, mas mesmo assim.
Bir limit var ama yine de.
Sinto muito, B'Elanna, mas dois bules de mistura de Landras é o limite máximo.
Üzgünüm B'Elanna, ama iki sürahi kahve kesinlikle limit oluyor.
O acordo pre-nupcial limita-a a 600.000.
Evlilik öncesi sözleşme kadına altı yüz bin dolar limit koymuş.
O jogo em questão é o No-Limit Texas Hold'Em.
Söz konusu olan oyunun adı Sınırsız Teksas kart tut.
O No-Limit Texas Hold'Em é o Cadillac do póquer.
Sınırsız Teksas Kart tut pokerin Cadillac'ı gibidir.
Mas há outros, como o Doyle Brunson, que acham que o No-Limit é o único jogo duro que resta.
Ama Doyle Brunson gibi insanlar bu oyunun kirlenmeden kalan tek oyun olduğunu düşünür.
Não tenho o suficiente no meu cartão de crédito.
Kredi kartımda bileti çekmeye yetecek limit kaldığını sanmıyorum.
LIMITE VERTICAL
DİKEY LİMİT
"Take It To The Limit"?
"Take It To The Limit"?
Estranho, normalmente sou muito boa nisto. Estou em sintonia com os astros.
Otuz yaşından beri yüz ifadelerime günlük limit koydum.
Essa afinação natural tem seus limites, e é um limite algo inquietante que exclui definitivamente o uso de certas cimas demasiadamente elevadas.
Bu doğal tonlamanın limitleri vardır ve bu kaygılandırıcı limit yüce bir kişinin imzasını tamamen dışlıyor.
Há um limite, sabem, para o que alguém consegue aguentar.
Her insanın kaldırabileceği bir limit vardır.
Prova viva de que não há limites que o corpo humano pode alcançar com o treino e o ambiente correto.
İnsan vücudunun doğru bir eğitim ve çevreyle ulaşabileceği hiçbir limit olmadığının canlı bir kanıtıdır.
Em Manticore, Lydecker nos dizia a mesma coisa. "Não há limites."
Manticore'da, Lydecker bize hep aynı şeyi söylerdi : "Limit yoktur."
O crédito disponivel, por favor.
Kullanılabilir limit, lütfen.
Não temos limite, a não ser é claro, se os seus clientes desejarem guardar os diamantes aqui, vamos ter alguém independente para avaliar a mercadoria.
Belirli bir limit koymuyoruz. Ama müşterileriniz elmaslarını buraya koymaya karar verirse hepsinin değerini belirlememiz gerekecek.
Temos de estabelecer um limite para a despesa.
Harcama için bir üst limit koymalıyız.
Senhor, o mínimo é de 100dls..
Bayım alt limit $ 100.
"Pot limit". aposta mínima é 5,000 dólares.
Sınır yok, en az 5000 dolarla açıyoruz.
A Chanceler pediu-me que limitasse o número dos meus acompanhantes, até nos conhecerem melhor.
Başkanları aşağı götüreceğim insan sayısında bir limit belirledi birbirimizi daha iyi tanıyana kadar.
- Tudo. O céu é o limite.
her şeyi. limit gökyüzü.
É possível aumentar o limite nesta mesa?
- Limit 5.000 artabilir mi?
Tinham-me dito que tu eras muito sem vergonha, mas isto é demais.
Bana taze olduğunu söylediler ve bu da limit mi?
Você sabe que todo mundo tem um limite para aguentar isto.
Herkesin kaldırabileceği bir limit olduğunu biliyorsun.
Atualmente, é época de verão... mas o céu é o limite.
Aslında, bu bir yaz stajyerliğiydi ama bir limit vardır.
- O limite é menos 1.
- Limit eksi 1.
"Se o limite nunca se aproximar de coisa alguma então, o limite não existe."
"Limit herhangi bir şeye ulaşmıyorsa... "... limit yoktur. "
O seu cartão foi rejeitado por insuficiência de fundos.
Kartınız yetersiz limit yüzünden kabul edilmedi.
- Qual é o limite?
- Limit ne?
- E porquê isso?
- Limit 10 milyondur, efendim.
E como poderia ele saber disso?
Tek seferlik limit 10 milyondur.
PONTE PERIGOSA O RISCO É SEU
TEHLİKELİ KÖPRÜ RİSK SİZE AİTTİR 3 TON LİMİT
Este armazém está interdito.
- Bu oda limit dışı.
Doyle Brunson diz, "A chave para o No-Limit..."
Doyle Brunson der ki ;
Desde os 30 que ponho um limite diário nas minhas expressões faciais.
Otuz yaşından beri yüz ifadelerime günlük limit koydum.
Sem fronteiras.
Limit yok. " Hadi git, kızartma makinesine dokun.