Translate.vc / Portuguese → Turkish / Lita
Lita translate Turkish
74 parallel translation
A duas semanas do casamento... uma ex-vedeta chamada Lita Fox aparece... e alega ser casada com Zelig.
Düğüne iki hafta kala... eski bir show-girl olan Lita Fox ortaya çıkar... ve Zelig'le evli olduğunu iddia eder.
Advogados espertos retratam Lita Fox... como uma mulher abandonada.
Zeki avukatlar Lita Fox'u terkedilen bir kadın gibi gösterir.
A rapariga do refrigerante, Lita, juntou-se à "Força de Guerra"... e até ficava muito bem de uniforme.
Gazoz fabrikasında çalışan şu bizim Rita kadınların ordu müfrezesine katıldı ve üniforması ona çok yakıştı.
Um, dó lita....
Ya şundadır ya...
Não, Lita.
Maalesef hayır, Lita.
- Mas não tanto, temos de nos esconder.
Lita!
Não encontrei a minha menina!
Lita!
Lita!
Lita, gidelim!
Onde estás?
- Haydi, Lita! - Gidelim.
Lita!
- Gidelim! - Acele et! - Hiç durma!
Lita? Timmy?
AKTRİS / FİLMİN YILDIZLARINDAN
O papai disse que vamos ter uma mamãe nova.
Lita, Timmy, önde ve ortada.
Lita? Timmy?
Bayan Tic'in adası gibi bir ada.
Toda a gente tem um tique, não tem, Lita? "Whiskey sour"?
Herkesin bir açığı var, değil mi Lita?
Lita Gibbons foi a última a sentar-se à mesa e não se levantou.
- Neymiş o? Lita Gibbons masaya oturan son kişiydi ve hiç kalkmadı.
A Lita Gibbons tinha as cartas marcadas. Fazia batota.
Lita Gibbons hile yapıyormuş.
Não havia sulfato de zinco nas gotas da Lita Gibbons. A composição é diferente.
Lita Gibbons'ın göz damlalarının hiçbirinde çinko sülfat yoktu.
Georgia Hale substituiu Lita Grey no filme.
Filmde Lita Grey'in yerini Georgia Hale almıştı.
Entretanto, Lita, aqui com ele numa estreia tinha dado à luz o seu segundo filho, Sydney.
Bu arada, burada bir galada gördüğünüz Lita ikinci çocukları Sydney'yi doğurmuştu.
O pedido de divórcio de Lita, com 42 páginas, visava arruinar Chaplin.
Lita'nın 42 sayfalık dilekçesi Chaplin'i yok etmeyi amaçlıyordu.
Respondeu a Lita com dinheiro.
Lita'ya para verdi.
- É a Lita, Lita Cartey.
Bu Lita, Lita Cartey.
- Lita Cartey.
Lita Cartey.
A Lita pediu-me para ficar lá umas noites, que acabaram por ser três semanas.
Lita birkaç gece kalmak istedi. Birkaç gece üç haftaya dönüştü.
- O problema não era a Lita.
Problem Lita değildi.
Nunca bati na Lita.
Lita'ya hiç vurmadım.
A Lita apresentou três queixas por violência doméstica contra si.
Lita 3 kere sana karşı, aile içi şiddet şikayetinde bulunmuş.
Não conservaria alguém como a Lita se lhe batesse.
Ona vursaydım, asla Lita gibi bir kızla beraberliğim sürmezdi.
Mas uma mulher como a Lita não fica com um tipo assim, por isso, maltratou-a, para ter medo de o abandonar.
Ama Lita gibi bir kadın senin gibi biriyle kalmaz. Bu yüzden, ayrılmaya korksun diye biraz hırpaladın.
Vá lá, Lita... Só quero falar contigo. Abre a porta!
Hadi ama, Lita, sadece konuşmak istiyorum.
Se a Paige Worthy não está cá há semanas, foi a Lita quem comprou a comida, só que Lita nunca saiu de casa.
Eğer Paige Worthy haftalardır burada değilse,... bu yemeği Lita almış olmalı,... ama Lita daireden hiç çıkmadı.
- Sim, a Lita encomendou loomi.
Evet. Lita loomi sipariş etmiş.
Há sangue de Lita Cartey no seu canivete.
Bıçağındaki Lita Cartey'nin kanı.
Sei que estás aí. Lita!
Orada olduğunu biliyorum.
Só quero conversar.
Lita! Sadece konuşmak istiyorum.
Na verdade, somos advogados a representar a tia-avó Lita.
Aslında biz büyük halası Lita'yı temsilen buradayız.
Lita?
Lita?
Não queres lixar a Lita.
Lita'ya bulaşmak istemezsin.
Lita, qual é o nosso produto?
Lita, ürünümüz nedir?
Lita...
- Lita.
- Cala a porra da boca, Lita!
Kapa çeneni, Lita!
Lita, a minha "ingua" está "resa" na "atedeira"!
Ow! Ow! Ow!
- Está sempre pesado.
Lita!
A minha menina.
Lita!
Lita!
Lita!
Vamos sair daqui, Lita!
- Lita!
Até gostava de Artie Shaw, o que prova a minha neutralidade.
Lita, Timmy, önde ve ortada.
Lita Gibbons?
Lita Gibbons?
A Lita Gibbons não punha isto nos mamilos, pois não?
Lita Gibbons bunu meme uçlarına sürmüyordu değil mi?
Vá lá, Lita, sei que estás aí.
Hadi ama, Lita,
Lita Ford.
Lita Ford.