English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Lém

Lém translate Turkish

757 parallel translation
Talvez tenha sido um erro, mandar o Lem a Chicago... sozinho.
Belki de, Lem'i Chicago'ya bir başına göndermekle hata ettim.
Ainda não recebemos carta do Lem.
Lem'den mektup da gelmedi.
O Lem está a fazer o que está certo.
Lem doğru olan şeyi yapıyor. Oğlumuzun koca adam olduğunu unutuyorsun.
Lem, é maravilhoso ter uma casa e uma mãe e um pai.
Lem, bir evin, annenin ve babanın olması harika bir şey.
Quero saber o que esperas conseguir casando-te com o Lem.
Lem ile evlenerek ne elde etmeyi beklediğini bilmek istiyorum.
Casei-me com o Lem porque...
Lem ile evlendim çünkü onu seviyorum.
Eu nunca vou desistir do Lem!
Lem'den asla vazgeçmeyeceğim!
Vou fazer de Lem Tustine um homem, apesar de si! E se acha que ele me deixa ir embora sem ele... pode ficar à espera!
Size rağmen Lem Tustine'yi gerçek bir adam edeceğim ve onsuz bir yerlere gideceğime izin vereceğini sanıyorsanız bir kez daha düşünün!
O Lem casou-se com uma rapariga da cidade!
Lem şehirli bir kızla evlenmiş!
Lem!
Lem!
Eu trato-te bem, e vai ser muito mais do que o velho Tustine alguma vez vai deixar o Lem fazer!
Sana düzgün bir şekilde davranacağım bu da yaşlı Tustine'nin Lem'e müsaade edeceğinden bile fazla!
Vou procurar o Lem, e dizer-lhe o tipo de mulher que tem.
Gidip Lem'i bulacağım ve nasıl bir kadınla evlendiğini anlatacağım!
"Lem, vou-me embora sozinha!"
Lem, tek başıma uzaklara gidiyorum.
Pai... é o Lem!
Baba... benim Lem!
Eu estava enganado, Lem, desculpa...
Çok yanlış yaptım Lem, özür dilerim...
- Dá-nos as chaves, Lem.
- Anahtarları ver Lem.
Cessar fogo, Lem!
Ateş etme.
Parece que viu um fantasma. Os Claggett estão lá fora.
Sophie ve Lem Claggett dışardalar!
O inspector Briggs sabia que Processo 97 era o segredo militar americano mais importante de sempre.
Müfettisş Briggs tarihteki en önemli Amerikan askeri sìrrìnìn Ísş lem 97 oldugunu biliyordu.
Em vários locais remotos, sob rigorosa protecção militar, cientistas americanos desenvolviam o Processo 97, o ingrediente secreto da bomba atómica.
Birkaç gözden uzak yerde Amerikalì bilim adamlarì çok büyük askeri güvenlik altìnda atom bombasìnìn gizli malzemesi Ísş lem 97'yi üretiyorlardì.
Em conferências com oficiais dos serviços militares e da marinha, o FBI reviu o caso de Francisco Ruiez, de cujos objectos pessoais vinha a assustadora informação de que agentes estrangeiros sabiam do Processo 97 e estavam a tentar roubar o segredo.
FBI, Ordu ve Donanma Ístihbarat subaylarìyla yapìlan toplantìlarda Francisco Ruiez vakasìnì inceledi. Elde edilen sonuç yabancì ajanlarìn Ísş lem 97'yi ögrendigi ve bu sìrrì çalmayì planladìklarìydì.
Era o Dr. Arthur C. Appleton, o chefe com 72 anos do laboratório central, onde as experiências secretas do Processo 97 estavam a ser conduzidas.
Bu, Ísş lem 97'ye ilisş kin en son gizli deneylerin yapìldìgì merkez laboratuvarìn 7 2 yaşìndaki şefi Dr. Arthur C. Appleton'dì.
Através de um espelho raio-X colocado na traseira de uma carrinha, foram feitos filmes, até dos elementos mais confiáveis a trabalhar no Processo 97.
Sìradan bir kamyonun arkasìndaki x-ìşìnlì bir aynadan Ísş lem 97 üzerinde çalìşan en güvenilir insanlar bile filme alìndì.
O Processo 97, a bomba atómica, o maior segredo bélico da América, continua a ser um segredo.
Ísş lem 97 atom bombasì America'nìn en büyük savaş sìrrì bir sìr olarak kalmaya devam ediyor.
Quando vier levo-a ao rancho. Obrigado, Lem.
Onu bulur bulmaz büyük çiftliğe ben getireceğim.
Mas não pode ser.
Teşekkür ederim, Lem. Onu hemen tanırsın.
Mais uma vez obrigado, Lem.
Tekrar teşekkürler.
Sempre pensei que tivesses mais juizo, Smoot. Sim?
Lem Smoot, Ben seni daha akıllı biri sanırdım.
Não me posso esquecer do Smoot, ter-se unido àquela gente!
Lem Smoot'un demiryolu taraftarı olması çok adice.
Lem Smoot.
Lem Smoot.
Lem diz que são irmãos.
Lem onlara kardeş olduklarını söyle.
- Cala-te, Lem!
- Kapa çeneni, Lem!
Nunca ninguém me disse isso antes, Lem.
Bunu daha önce hiç bir erkek söylememişti.
Não insista, Lem.
Şimdi benim üzerime gelme, Lem.
- Acalme-se, Lem!
- Öfkene hakim ol, Lem!
Onde estão as tuas maneiras, Lem?
Senin terbiyen nerde kaldı, Lem?
- e quero aquele cão. - Pensa bem no que fazes, Lem.
- Kafana taktığın şey ne, Lem.
Bem, não penso morrer no caminho... se essa á situação em que estamos, Lem.
Ya, izleri takip ederek bir cinayet işleyeceğimi hiç düşünemiyorum Eğer ayakta dikilirken yakalarsam, Lem.
Afaste-se de Lem.
Ama Lem'in yoluna çıkma.
Lem está na cidade consigo?
Lem seninle birlikte kasabada mı?
Não deixe que o Lem te ouça dizer isso, rapaz.
Bunu işittiğini Lem'e söyleme, genç adam.
Lamento que o Lem se sinta assim depois do negócio.
Takas için Lem'in hissettikleri için özür dilerim.
Mas Millwheel disse que ela é a namorada de Lem.
But Millwheel o kızın Lem'in kız arkadaşı olduğunu söyledi.
Está a lutar com Lem e os Forresters.
Lem ve bütün Forresterslar onu dövüyor.
Twink é namorada do Lem ou do Oliver?
Twink Lem'in mi, yoksa Oliver'ın mı kız arkadaşı?
Lem disse que disparava se nos visse.
Üzerlerine gidersek Lem ateş edeceğini söyledi.
Afastate do Lem.
- Bunu yapabilirim. Lem'inin yoluna çıkma.
Lem!
Oh, Lem!
- Cuide dos cavalos, sim?
- Takıma baktın mı, Lem?
- Bom noite, Lem.
İyi akşamlar Lem.
Já me chamaram isso, Lem.
Daha önce söylediğim gibi Lem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]