Translate.vc / Portuguese → Turkish / Líder
Líder translate Turkish
8,405 parallel translation
O líder é um homem chamado Ramon Santos mas não encontramos nada sobre ele.
Liderleri Ramon Santos adında bir adam,... ama geçmişiyle ilgili bir şey bulamıyorlar.
- O líder da igreja.
- Kilisenin başı.
Ela foi encontrada numa roupa de líder de claque que, segundo as suas compras na Amazon, ela comprou.
Amazon siparişlerine göre kendi aldığı bir ponpon kız kostümüyle bulunmuş.
A roupa de líder de claque. Sabemos que a Paige a comprou.
Ponpon kız kostümünü Paige'in aldığını biliyoruz.
A pergunta é, o Randy ia vesti-la de líder de claque.
Ama Randy neden onu ponpon kız kılığına soksun ki?
Primeiro mudamo-nos para casa do meu pai tão tarde no ano que perdi os testes de líder de claque, depois a química aplicada é chata.
Babamın yanına geç taşındığımızdan ponpon kız seçmelerini kaçırdım, ayrıca kimya da çok sıkıcı.
Uma estudante de honra e líder de claque.
Onur listesinde ve bir ponpon kız.
Há 5 anos atrás na Geórgia, o Matt Franks foi preso por perseguir uma rapariga no secundário, uma líder de claque.
Matt Franks 5 yıl önce Georgia'da liseli bir ponpon kızı tacizden tutuklanmış.
Ele saiu da cidade. Dois anos depois disso, o Franks foi interrogado sobre a morte de outra adolescente, também líder de claque, mas os detectives não tinham provas suficientes contra ele.
İki yıl sonra Franks yine bir ponpon kızı öldürme suçuyla sorgulanmış, ama dedektiflerin elinde yeterli kanıt yokmuş.
O Guerrero é o líder de um dos gangues mais cruéis deste país, e deixas que ele esteja activo para cobrir os teus rastos?
Guerrero ülkedeki en gaddar çetenin lideri ve sen sırf kendi yaptıklarını örtmek için onun elini kolunu sallayarak gezmesine göz yumdun.
Queres ser um líder ou não?
Kendi ekibini yönetmek istiyor musun, istemiyor musun?
Sou o líder da equipa que localizou o seu cliente.
Müvekkilinizi izleyip bulan ekibin başındayım.
Onde está o líder da sua equipa?
- Ekip lideriniz nerede? - Sorunlar çıktı.
Ela é a líder. Organizou o assassinato a sangue frio de Rachel Glasser.
Kan donduran Rachel Glasser cinayetini planlayan elebaşı.
E ele vai fazer a Zoe parecer a líder.
Zoe'yi elebaşı ilan edecek.
Para nos manter a funcionar, ou seja, vivos, eles precisam de uma voz, um líder, um mestre. E, nos nossos cérebros, essa função é da hipófise.
Bizi işler durumda, iyi ve hayatta tutmak için bir sese, bir lidere, bir ustaya ihtiyaçları vardır ve bu iş beynimizdeki hipofiz bezinin işidir.
O que eles precisam é de uma líder.
Sadece bir lidere ihtiyaçları var.
Sem um bom líder, a máquina fica fora de controle.
Güçlü bir lider olmazsa bütün makine bozulur.
Como o vosso líder, como pai, lamento imenso por isso.
Lideriniz olarak, bir baba olarak bunun için en derin üzüntülerimi sunuyorum.
Foi ele quem alertou a NSA que um deles podia ser o líder do Libertad.
NSA'e Libertad'ı içerden birinin yönetiyor olabileceğini söyledi.
O líder do Libertad é definitivamente alguém de dentro.
Libertad'ın başında kesinlikle içerden biri var.
Olá. Tenho fotografias do Senador Morra na cama com a mulher do líder da maioria.
Senatör Morra'nın, çoğunluk partisi liderinin karısıyla ilişkiye girdiğine dair görüntü var elimde.
Precisamos de uma imagem que mobilize as pessoas, por isso... Sugiro que encenemos uma fotografia de um polícia do corpo de intervenção a disparar contra o líder de uma comunidade.
İnsanları canlandıracak bir görüntü oluşturmalıyız ki ben, çevik kuvvet kıyafetli bir polisin topluluk liderine ateş ettiğini gösteren bir fotoğraf hazırlayalım derim.
Esperava dar uma palavrinha ao vosso líder.
- Liderinizle konuşmayı umuyordum.
Líder, não é?
Demek lider sensin?
- Sim. - A França precisa já de um líder.
Fransa'nın hemen bir lidere ihtiyacı var.
Reunimo-nos aqui hoje, porque a França precisa de um líder e depressa, como a rainha-mãe nos disse várias vezes.
Buraya acil olarak Fransa'nın bir lidere ihtiyacı var diye toplandık valide hanım'ın bize sık sık hatırlattığı gibi.
Espero que tenham alguma energia de sobra para o líder da nossa família, o homem que sempre põe a família como fundamental,
Ailemizin lideri için umarım enerjiniz kalmıştır. Ailemizi her şeyden önde tutan adam, Dan kardeş.
" Na sua infância, o Grande Líder Kim Il-sung odiava os proprietários e os agressores japoneses.
Büyük Lider Kim İl-sung, çocukluğunda, toprak sahiplerinden ve Japon saldırganlardan nefret ediyordu.
Então, o que disse o nosso Grande Líder Kim Il-sung enquanto apontava o dedo aos proprietários e aos japoneses?
Peki, Ulu Önderimiz Kim İl-sung Japonları ve toprak sahiplerini işaret ederken, onlara ne dedi?
E depois o nosso Grande Líder Kim Il-sung disse aos seus camaradas...
Sonra, Ulu Önderimiz Kim İl-sung yoldaşlarına...
E o que é que fez o Grande Líder?
Peki Ulu Önder'in kendisi ne yaptı?
Nesta fotografia vemos o Respeitado Líder e Generalíssimo Kim Il-sung a dar uma lição aos japoneses e aos proprietários no barco deles.
Bakın buradaki resimde, Ulu Önder ve Başkomutan Kim İl-sung'u gemideki Japonlara ve toprak sahiplerine bir ders verirken görüyoruz.
O Respeitado Líder e Generalíssimo Kim Il-sung.
Ulu Önder ve Başkomutan Kim İl-sung.
Sim, o Respeitado Líder e Generalíssimo Kim Il-sung.
Evet, Ulu Önder ve Başkomutan Kim İl-sung.
Mas nós temos o Respeitado Líder Kim Jong-un!
Ancak bizim Saygıdeğer Liderimiz Kim Jong-un var!
E uma vez que temos o Respeitado Líder Kim Jong-un, iremos...
Madem ki Saygıdeğer Önder Kim Jong-un var! O halde biz...
O Grande Generalíssimo Kim Jong-il era um líder de ferro cujas centenas de vitoriosas batalhas fizeram os seus inimigos tremerem de medo!
Ulu Başkomutan Kim Jong-il, kazandığı yüzlerce zaferle düşmanlarını korkudan titretmiş demirden bir liderdi.
Os novos membros são aceites na União das Crianças com amor e solicitude do Respeitado Líder Kim Jong-un!
Yeni üyeler, Saygıdeğer Önder Kim Jong-un'a büyük bir aşk ve özenle bağlı olarak Çocuk Sendikası'na kabul edildi.
BÊNÇÃO DO LÍDER BÊNÇÃO DO GENERAL
LİDERİMİZİN İZNİ GENERALİMİZİN İZNİ
E depois o nosso Líder começou a lutar para expulsar os americanos do nosso país, com espingarda.
Sonra liderimiz, Amerikalıları ülkeden kovmak için bir tüfekle savaşmaya başladı.
Nunca ninguém tinha feito isto antes, mas o nosso líder ensinou-nos como abater aviões com a arma dele.
Dünyada daha önce bunu hiç kimse yapmamıştı ama liderimiz bize bir tüfekle bu uçakların düşürülebileceğini öğretti.
Todo esse crédito vai para o Grande Líder, aquele que nos ensinou como o fazer.
Bunun bütün onuru, bize bunun nasıl yapılacağını öğretmiş olan Ulu Lider'e gitmelidir.
Embora o Grande Líder estivesse muito ocupado com a frente da batalha onde estava a abater aviões americanos, ele também cuidou dos que estavam na retaguarda.
Ulu Önder, Amerikan uçaklarını vurup düşürdüğü cephede öylesine yoğun savaşırken, aynı zamanda geride kalanları da düşünüyordu.
Hoje quero dar os parabéns aos alunos que ingressaram agora na União das Crianças no aniversário do Nosso Grande Líder!
Ben bugün, Ulu Lider'in doğum gününde Çocuk Sendikası'na katılmış olan çocukları tebrik etmek istiyorum!
No limiar do Dia do Sol teremos uma cerimónia para apresentar as prendas dadas pelo Querido Líder Kim Jong-un.
Güneş Günü'nün arefesinde, Sevgili Liderimiz Kim Jong-un'un vermiş olduğu hediyeleri sunmak için bir tören yapıyoruz.
Em primeiro lugar, devem respeitar o Eterno Filho da Coreia Songun, o Grande Generalíssimo Kim Il-sung e Respeitado Líder Kim Jong-il!
Her şeyden önce, Songun Kore'nin Sonsuz Güneşi'ne, Ulu Başkomutan Kim İl-sung'a ve Saygıdeğer Liderimiz Kim Jong-İl'e saygı göstermelisiniz.
Devem seguir todas as diretivas dadas pelo Respeitado Líder Kim Jong-un.
Saygıdeğer Yoldaşımız Kim Jong-un'un verdiği tüm emirlere uymalısınız.
Grenier posicionou-se como líder da corrida.
Oylama onları acilen yurda getirmek için.
Tendo Guinta, conhecido líder do gangue
Tendo guinta.
Se não conseguem escolher um líder...
Eğer bir lidere bile karar veremiyorsanız...