Translate.vc / Portuguese → Turkish / Mandarin
Mandarin translate Turkish
154 parallel translation
Pode falar mandarim?
'Mandarin'konuşabiliyor musun?
Fala mandarim?
Mandarin biliyor musun?
Eles são assim.
Mandarin'den.
Fala mandarim?
Acaba siz Mandarin dilini biliyor musunuz?
Porco Moo Shoo, Vaca Szechwan, Pato Mandarim, dos Wong Boys.
Moo Shoo domuzu, Szechwan biftek, Mandarin ördek... Wong Kardeşler'den.
Só mandarim.
Sadece Mandarin lehçesini.
Da última vez que comprei pra você um Mandarin, lembra?
Hani sana mandalina almıştım hatırlıyor musun?
So mandarim.
Sadece Mandarin lehçesini.
Não sabe falar mandarim como eu.
Benim gibi Mandarin dilini bilmiyorsun.
Ele dizia não ter inventado o sangue coagulado nos filmes mandarins, mas que a violência nos seus filmes tinha sempre uma causa justa.
Mandarin filmlerindeki kanlı vahşetin onun buluşu olmadığını kendi filmlerindeki şiddetin hep bir sebebi olduğunu söylerdi.
Ele está no mandarim em Belville.
O, Belville Mandarin'de
Você fala Mandarim?
Mandarin ile konuştun mu?
Já exerimentei um vírus. Cantei uma vez em mandarim.
- Bunu bir kere Mandarin Çinlisi için yapmıştım.
Everett no Grand Hyatt e eu no Mandarin.
O Grand Hyatt'ta, ben Mandarin'de.
Fala mandarim.
Sen Mandarin lehçesini biliyorsun.
E fala mandarim.
Mandarin dilini biliyorsun.
Sou fluente em mandarim, russo, espanhol, três dialectos de Goa'uid, Teneeze, Golap e a língua ainda sem nome do povo das cavernas de P3K-447.
Mandarin, Rusça, İspanyolca, üç Goa'uld lehçesi Teneeze, Golap ve P3K-477 mağara insanlarının adı konmamış dillerini konuşuyorum.
Viajei até Shangai para estudar Mandarim.
Şangay'a gidip Mandarin öğrendim.
Agora, se me dão licença, tenho uma aula de chinês mandarim.
Şimdi, eğer izin verirseniz, Mandarin Çincesi dersim var.
... o listrado Mandarin está em falta, mas temos o Heather Sprig disponível.
Turuncu şerit siparişi daha sonra gönderilir ama elimizde koyu kırmızı dallar var.
Os patos mandarins estão a cortejar-se.
Mandarin ördekleri kur yapıyor.
A fêmea nidifica na cavidade de uma árvore e quando chega a altura de todos deixarem o ninho, é ela quem dá o mote.
Dişi mandarin ördeği bir ağaç kovuğuna yuva yapar. Ve yuvayı terk etme zamanı geldiğinde, yolu o gösterir.
São os seus primeiros vôos.
Bahar, Mandarin Ördekleri için de erken geldi.
O Mandarim!
Mandarin!
Quanto mais perto estamos de levantar o templo do mandarim, mais perto estamos daqueles malucos rebentarem connosco.
Mandarin'in tapınağını ortaya çıkarmaya yaklaştıkça bu bağnazlar tarafından havaya uçurulmaya da yaklaşıyoruz, ona göre.
Os mandarins foram a mais negra, a mais violenta de todas as dinastias...
Mandarin hanedanı, en karanlık, en gözü dönmüş hanedandı.
Estou zangado porque quando o Mandarim se erguer, és tu que o vais encarar, e não eu.
Mandarin yeniden doğduğunda onunla ben değil, sen karşılaşacağın için kızgınım.
O Mandarim!
- Mandarin'den.
Cinco foram feitas pelo Mandarim como guia para o além-morte.
Beş tanesi ; onu ölüm sonrasına taşımaları için Mandarin'e özel yapıldı.
Então assim que estas coisas forem encontradas, o Mandarim vai voltar à vida?
Yani o şeyler bulununca Mandarin yaşama yeniden mi dönecek?
E impedirás o Mandarim de se erguer.
Mandarin'in dirilişine engel olabilirsin.
O Mandarim vai-se erguer. E muitos vão morrer a Oriente e a Ocidente.
- Büyük Mandarin dirilince hem doğuda hem batıda çok kişi ölecek.
Tem sido passada de pai para filho desde a dinastia Mandarim.
Mandarin hanedanından bu zamana kadar hep babadan oğla geçti.
Está destinado a combater o Mandarim erguido.
Yeniden doğan Mandarin'le dövüşmek onun kaderi.
Agora, o Mandarim pode ser derrotado.
Mandarin, artık yenilebilir.
Li Mei, ouve. Eu fui atrás dos anéis do Mandarim...
Li Mei, dinle, Mandarin'in yüzüklerinin izini sürdüm.
Talvez o quinto anel ainda esteja no túmulo com ele.
Belki beşinci yüzük hala Mandarin'le mezardadır.
Eu sei. Parar o Mandarim.
- Biliyorum, Mandarin'i durdurmak.
Eu sou a última descendente do Mandarim.
Ben Mandarin soyunun sonuncusuyum.
Sabes, estou muito contente por teres decidido aprender mandarim.
Mandarin öğrenmeye karar vermene çok sevindim. - Niye?
Howard, vou precisar de mais uma lição de mandarim.
Bir Mandarin dersine daha ihtiyacım olacak.
As pessoas que vivem aqui, os Chineses Han, são o maior grupo étnico do mundo, e a sua língua, o Mandarin, é uma das línguas mais antigas e mais faladas.
Burada yaşayan Han Çinlileri dünyadaki en kalabalık etnik gruptur ve dilleri Mandarin dünyanın en eski ve en yaygın konuşulan dilidir. Son 50 yılda Çin, beraberinde pek çok çevre sorunu da getiren büyük değişimler yaşadı.
Nos parques de Pequim, Patos Mandarins mantêm a vigilância aos mais novos.
Pekin Parkı'nda Mandarin ördekleri yavrularına göz kulak oluyorlar.
Como resultado, os patos mandarins de Pequim são altamente protegidos.
Tüm bunların sonucu olarak Mandarin ördekleri sıkı bir koruma altındadırlar.
Especificamente, não em mandarim.
Bilhassa Mandarin'de.
Não, mandarim.
Yo, yo. Mandarin Çincesi konuşacağım.
Sim, Mandarin.
Evet, Mandarin.
- Mandarim.
- Mandarin.
- Era Mandarim.
- Mandarin ( Çincede bir lehçe )
( Mikan = Laranja Mandarin )
[Mikan = Mandarin portakal]
Aeroporto de Los Angeles
Mandarin nasıl gidiyor?