English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Mando

Mando translate Turkish

3,754 parallel translation
- Mando-to por SMS. E liga-me quando tiveres alguma coisa.
- Numarayı mesaj atacağım.
Quando te mando ficar engatado, ficas engatado!
Otoparkta dur dediğimde duracaksın soktuğumun otoparkında!
Se disseres uma palavra, mando cortar o pé do teu filho na frente da tua mulher.
bi şey söyle şuna, yoksa karının gözleri önünde oğlunun götünü kestiririm.
Diz-lhe que mando cumprimentos.
Saygılarımı ilet lütfen.
Mando um míssil contra aquele cabrão.
O piç kurusuna füze yapıştıracağım.
Se apanho uma, mando-a pelo ralo e vejo-a contorcer.
Yakalarım, suda yıkarım, kıpırdanmasını seyrederim.
Está a patinar nisto, mas vai arranjar mais três votos do conselho e mando um helicóptero.
Rüzgârda savrulup duruyorsun bu iş için ama konseyde üç oy daha bul ben de sana helikopter göndereyim.
Ela está com medo, mando-a a um advogado.
Korkuyordu, onu bir avukata yönlendirdim.
Eu mando-o para a baía de Guantánamo se quiser.
İstersem seni Guantanamo'ya bile gönderebilirim.
Mando-lhe a morada do local.
Yeri sana mesaj atarım.
Eu mando o Rodrik para cuidar dos rapazes.
Oğlanlara bakması için Rodrik'i yollarım.
Foi a mando de alguém. Quem te disse para entrares no carro?
Biri için çalışıyorsun, o arabaya binmeni kim söyledi?
Mando.
Tamam.
Eu mando-a lá para fora!
O zaman oda benimle geliyor!
Eu é que mando na mangueira dele?
Ben Recep'in şeyinin sikinin bekçisi miyim ben ya?
Mando-lhe um murro assim que disser.
Sen vur dedin mi adam gelince ben vuruyorum, çakıyorum.
- Eu ainda mando.
Hala sorumlu benim.
"Cala-te, Lily, agora mando eu."... tástica!
"Kapa çeneni, Lily! Artık başlarında ben varım!" ... nevi olacak!
Não mando flores a ninguém.
Normalde kimseye çiçek yollamam.
Abalones deste tamanho, mando de avião para a Austrália... para a frente e para trás!
Bu büyüklükteki deniz kulaklarını Avustralya'ya uçuruyorum ben git gel, git gel!
Eu mando-te fotos da cirurgia.
Ameliyattayken sana resimlerini yollarım.
Sei que trabalhar com seguros não é atraente, mas ganho bem, mando um pouco para os meus filhos.
Sigorta işinin iyi olmadığını biliyorum, ama para kazanıp çocuklarıma yolluyorum.
Ouça rapariga eu não mando nesta empresa se você não fizer o que eu digo, a sua história permanece na sala de edição, você tem 24 horas para voltar
Bak Kızım, ben firma için çalışmam. ama o herifi buraya getiremezsen hikayen, düzenleme odasında kalır. Onu bana getirmen için 24 saatin var.
Sai da SO ou eu mando expulsar-te.
Ameliyathaneyi terk edin yoksa sizi zorla çıkarttırırım.
Acabaram de me informar que alguém do FBI de Lexington anda a perguntar por mim, e presumo que seja a mando do Givens.
Lexington'ın FBI şubesinden birinin hakkımda sorular sorduğunu öğrendim ve Givens'ın isteği üzerine olduğunu tahmin ediyorum.
Da próxima que montares operações neste condado, ou noutro, é melhor não ter o nome da minha família na escritura, ou juro por Deus que mando fora esta estrela e o que acontecer a seguir não vai acabar contigo a encontrar Jesus numa cama de hospital.
Bir daha bu bölgede ya da başka bir yerde bir düzen kurarsan tapusunun üzerinde ailemin adı olmasa çok iyi olur Tanrı şahidim olsun bu rozeti atarım ve ardından takip edecek dansımız sonrası hastane yatağında senin İsa'yı bulmanla sonlanmayacak.
Quando ela chegar, eu mando mensagem.
Buraya gelince mesaj atarım.
Mando alguém vir buscar o corpo.
Acele gelin. Ceset için birilerini yollarım.
Querida, mando o Carlos treiná-lo. Dei-lhe duas meninas que odeiam desporto.
Oh, tatlım, ona koçluk yapması için Carlos'u gönderirim.
Eu mando-vos uma mensagem assim que a Izzy for embora e podem trazer de volta a televisão e o meu cartão de amigo.
Izzy gidince sana mesaj atarım ve siz televizyonu getirebilirsiniz ve kardeş kartımı.
Sim, é possível, eu mando lá uma rapariga.
Bu olabilir. Kızlardan birini yollarım.
Eu mando-te o arquivo.
Dosyayı sana gönderiyorum.
Mas novamente, ainda não mando no mundo.
Tabi dünya böyle dönmüyor.
- Não te mando afastar outra vez.
Bir daha uzaklaşmanı söylemeyeceğim.
Mando carros patrulha a minha casa, só para prevenir.
Her ihtimale karşı, evimi korumak için devriye arabalarını çağırayım.
Então, vai dar-me o dinheiro ou mando a Hannah para a prisão?
Evet, paramı verecek misin? Yoksa Hannah'yı hapse mi attırayım?
Tudo bem, isso é bom. Eu mando-vos de novo.
Tamam, tekrar göndereyim.
Por que não te sentas, eu mando-te uma cerveja e a minha mulher e eu vemos o jogo dali?
Buraya otur, sana bir bira göndereyim ben de karımla şurada izleyeyim maçı.
Caroline, se está pronta, mando-os entrar.
Pekala Caroline, eğer hazırsan onları içeri alalım.
Mando-vos as coordenadas por mensagem.
Koordinatları yollarım.
Mando-vos embora.
Yolunuza göndeririz sizi.
Não foi a mando do Pope.
Onlar Pope'un başının altından çıkmamış.
- Mando-te mensagem quando acordar. - Está bem.
- Kalktığım zaman sana mesaj atarım.
Mando o McGuinness no lugar dele.
Yerine McGuiness'i göndereceğim.
Silêncio, senão mando evacuar a sala!
Sessiz olun yoksa mahkeme salonunu boşaltırım!
Mando uma mensagem - com as coordenadas.
Enlemi ve boylamı mesajla bildiririm.
Mando muito!
Bu şekilde deviriyorum.
Durmo com ela e mando-a embora como se fosse um bocado de carne?
Onunla yattıktan sonra et parçasıymış gibi kapı dışarı mı edeyim yani?
Eu mando uma mensagem.
Sana mesaj atarım.
Eu mando-lhe um sms.
- Mesaj atacağım.
Mando o Reid e o Rossi lá para ver o que conseguem.
Reid ve Rossi'yi bir şey bulmaları için kiliseye göndereceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]