English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Mania

Mania translate Turkish

731 parallel translation
Você já ouviu falar de uma coisa chamada mania de perseguição
Hiç "incinme korkusu" diye birşey duydun mu?
- Cada doido com a sua mania.
- Her erkeğin zevki farklı.
Têm a mania de se repetirem entre eles.
Bu insanların kendilerini tekrar etmek gibi bir alışkanlığı var.
Tenho a mania de não matar quem diz a verdade.
Gerçeği söyleyeni öldürmem.
Só tem um contra, a mania de fumar na cama!
Tek bir kötü tarafı var : O da yatakta sigara içmesi.
Sabes a mania que a tia Martha tem de misturar comidas...
Bilirsin, Martha Halan karışımlar konusunda ustadır. Onun turşularından az yemedin.
Essa tua mania de examinar estas criaturas nos antros nativos...
Kendi yuvalarına gidip bu yaratıklara dikkatlice bakmaya olan düşkünlüğün...
- Ela anda com a mania de grandeza.
Bence Nancy, konumunu unutup hayallere kapılıyor.
Não é horrível a mania das pessoas quererem ser simpáticas?
İnsanların nazik olmak istemesi ne korkunç, değil mi?
Ora aí está. Qualquer empregadozito de bar têm a mania que são alguém na vida!
Bu ülkedeki her dondurma tezgahtarı da kendini bir şey sanır.
Ele tem a mania da perseguição.
O çocukta eziyet kompleksi var.
Não sou a favor desta mania moderna... de transformar pessoas más em boas... num instante.
Kötü insanları iyi insanlara çevirme konusundaki bu modern çılgınlığa taraftar değilim.
Aconselho-o vivamente que tire, a mãe tem a mania de entrar de repente... e sou obrigada a falar com ela sobre o que se passa.
Kesinlikle böyle yapmanızı tavsiye ederim. Annemin odaya aniden girmek gibi bir huyu vardır, bu konuda kendisiyle sık sık konuşmak zorunda kalırım.
Todos nós somos candidatos quando levados pela mania do amor.
Aşkın çılgınlığına yakalandığımızda hepimiz buna niyetleniriz.
eu não suporto tua mania de ordem.
Onun titizlik huyuna dayanamıyorum artık.
Com essa mania de perseguição...
Bu eziyet kompleksiyle...
Tem a mania que pode tudo.
Her türlü ekstrası var. Her şeyi yapabileceğini sanıyor.
Tem mania de lavar.
Bu yıkama işinde aşırı müpteladır.
A mania que Raymond Dufayel tem de se imiscuir é intolerável!
"Raymond Dufayel'in ise karismasi.. ".. tahammül edilemez!
É totalmente inofensivo, salvo por uma pequena mania.
Hayır, hayır. O kesinlikle zararsızdır. Garip bir takıntısı haricinde.
Por isso lhe agarramos tanta mania.
Bu yüzden belki de biz size karşı çok küskündük.
Ele tinha uma mania quanto à guerra.
Savaş hakkında garip bir fikri vardı.
Uma mania muito sensível.
Çok makul bir fikir.
- Mania? Não finjo ser mártir.
- Şehit rolü oynamıyorum ben.
Só há uma explicação : A mania das grandezas! O clima corrompeu-o.
Megalomanlık hakkında attığı nutuklar...
- Você e essa mania do bronze!
- Sen ve o bronz tenin!
E o Eddy tem a mania dos murros.
Eddy tükürmede ve yumruk atmada iyidir.
Tinha a mania da saúde.
Sağlık hastasıydı.
- Está com mania da perseguição?
- Bir eziklik kompleksine mi kapılıyorsun?
Os alemães é que têm a mania da supremacia racial.
- Kendin için. Almanlar, asıl ırkçılar onlar.
Mas que mania essa, de me dar aspirina...
Aspirin, sizde takıntı olmuş!
Aquele tipo tem a mania!
Herifteki cesarete bak.
É incrível esta mania de andarem sempre às guerras.
Hırgüre bu kadar meraklı olmak niye?
A marinha, como uma mulher tem a mania de mudar de parecer.
Bahriye, kadın gibi, fikir değiştirir.
O cabo Clearboy tem uma mania com o Volkswagen.
Clearboy'un Volkswagen'e bir saplantısı var.
Ela tinha uma mania de...
En tehlikeli şeyl....
- Tens a mania da perseguição.
- Herkesi kendine düşman görüyorsun.
Lá vem a mania pela tua conversa preferida!
Arkasından ne geleceğini biliyorum :
Eu nunca vou entender essa mania pelo negro.
Şu siyah giyme manyaklığını da bir türlü anlayabilmiş değilim.
Não é nada oficial. Tenho a mania de amarrar as pontas soltas.
- Bilirsiniz işte, Yani resmi bir şey değil Ben sadece... nasıl söylesem ucu açık şeyleri birbirine bağlayabilmek için.
O tipo tem tanta mania que recebe informações enquanto recebe o dinheiro dos empréstimos.
Kendinden o kadar emin ki, paraları kendisi topluyor. Nerede?
A vida de um diretor de programas da BBC com a mania das reposições.
Tekrarlara vurgu yapan bir BBC program plancısının deli hayatı.
Chama-se a isso " "ergo mania" " :
Buna "ergomani" deniyor.
Que mania que tens com a incubadora.
Sadece deliler çocuk odasında dolaşır.
Os jornais têm a mania de exagerar.
Gezeteler hep böyle şeyleri abartır.
Têm a mania de armar em duros.
Teneke yıldız manyakları.
Tens a mania do Ernie's, não tens?
- Ernie's e karşı zaafın var değil mi?
É uma mania de perseguição.
Eziyet korkusu var.
Tornou-se uma mania, este cinema.
Çılgınlık bu!
- Mania de perseguição.
- Evet.
A MANIA DAS GRANDEZAS
Çeviri : shield1963

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]