Translate.vc / Portuguese → Turkish / Mano
Mano translate Turkish
6,600 parallel translation
Expira. Expira, mano.
Sakin ol kardeşim.
Ouve, ela estava bêbada, mano.
Dinle, dinle. O sarhoştu, kardeşim.
Se diz a coisa errada à pessoa errada, magoa-se. - Faz as contas, mano.
Yanlış kişilere yanlış şeyler söylerse canı yanar, hesabı sen yap, kardeşim.
Bem-vindo, mano!
- Hoş geldin, kardeşim. - Şu zenciye bak sen.
- Ele está a usar gravata, mano.
Adam kravat takmis oglum.
Mano, isso é pior do que a cadeira eléctrica.
Kardesim elektrikli sandalyeden beter bu ceza.
Nem todos têm uma segunda oportunidade, para fazer o que está certo, mano.
Herkesin dogru olani yapabilmek icin ikinci bir sansi olmuyor kardesim,
Mano, acabei de vê-lo.
- Demin gördüm yahu.
Não é o mesmo lá em cima sem ti, mano.
Sensiz orası aynı olmaz kardeşim.
Calma, meu mano gay.
- Sakin ol, eşcinsel kankam.
- Não tens sorte nenhuma, mano.
Şansın hiç yaver gitmiyor değil mi be birader?
Vamos sempre fugir, mano.
Her zaman kaçmamız gerekiyor, kardeşim.
A Florida é o local ideal para nós, mano.
Florida var ya tam bizlik, kardeşim.
A salvar-te a alma, mano.
Ruhunu kurtarıyorum, kardeşim.
- Mano, acabei de vê-lo.
- Demin gördüm yahu.
Isso és tu a renderes-te ao complexo de Messias, mano.
Bu kurtarıcı kompleksine teslim olmaktır dostum.
Fica fora do "atari", mano.
Atari'den uzak dur, kardeşim.
Somos parte de uma tribo agora, mano. É o que isto é?
- Artık bir kabilenin parçasıyız, kardeşim.
- De nada, mano...
- Ne demek dostum.
- Sean. É bom ver-te, mano.
- Memnun oldum birader.
Nada de fricções, mano.
Sorun yok aslanım.
É bom ter-te a bordo, mano.
Tekrar aramızda olman çok güzel, kardeşim.
Fica bem, mano.
Kendine iyi bak.
É bom ter-te de volta, mano.
- Seni tekrar görmek çok güzel, kardeş.
Podemos não vir a ter uma oportunidade melhor, mano.
Elimizde bundan daha iyi fırsat geçmeyebilir kardeşim.
Apenas nós dois... Mano a mano...
Yalnızca ikimiz, erkek erkeğe.
Raios, sim, mano.
Elbette öyle, kardeşim.
Adoro-te, mano.
Seni seviyorum, kardeşim.
Bate aqui, mano.
Kardeşim.
Pontapé altamente, mano.
Çok iyi tekmeydi.
Até tem a sua beleza, mano.
Tatlı gibi, kardeşim.
Se salvar-te o coiro, mano, porque não?
Bunun sana yardımcı dokunacaksa, kanka, neden olmasın?
Uma mulher traída, mano.
Aşağılanmış bir kadın, kardeşim.
- Feliz Natal, mano.
- Mutlu Noeller, kardeşim. - Ahbap!
Mano, é assim que começam todos os episódios do "Cops".
Kardeşim, bu nasıl da her bölümde polis olayının başladığıdır.
- Agora é para onde, mano?
Sırada neresi var, kardeşim?
Como é que estás, mano?
Ne yapıyorsun küçük kardeşim?
É o que são, mano.
Hep öyle olur, kardo.
Tudo bem, mano?
N'aber, dostum?
Não quero que morras, mano.
Benimleyken ölmeni istemiyorum, kardeşim.
- Mano, o Fuss quer dançar! - Vais mas é lá para fora!
- Kardeşim, Fuss dans etmek istiyor!
Mano, não me estava a rir de ti.
Kanka, sana gülmüyordum.
O Fuss, mano?
Fuss, kardeşim?
- Mano.
Kardeş, kardeş sakin ol.
Mano, tem calma.
- Evimden defol!
Mano!
Sen adamım!
Tem de acontecer, mano.
Olması gereken bu, kardeşim.
Digo-te sempre, mano.
- Sana söylüyorum, adamım.
- Fica bem, mano.
- Sen de.
! - Para nada, mano.
Yok bir şey kardeşim.
Bom trabalho, mano.
Aferin, kardeşim.