Translate.vc / Portuguese → Turkish / Maxima
Maxima translate Turkish
2,502 parallel translation
Arthrospira maxima.
Arthrospira maxima.
Todas as cargas, profundidade máxima.
Tüm patlayıcılar, maksimum derinlik.
Todas as cargas, profundidade máxima, sim, senhor.
Tüm patlayıcılar maksimum derinlik, evet efendim.
Encontrá-lo é prioridade máxima.
Paul, beni dinle.
Se olhar para o seu monitor e o diagrama do centro de Manhattan. De acordo com a CTU, as barras nucleares roubadas têm uma força explosiva máxima de 135 quilos.
Monitörünüze bakarsanız ve Manhattan merkez diyagramına göz atarsanız CTU'ya göre, çalınan nükleer materyal 140 kilogramlık bir patlama gücüne sahip.
- Está na potência máxima?
- Tam güç verdiniz mi?
Para isso, tens de entrar na outra máquina e elevar as barras até à posição máxima o tempo suficiente para fechar o circuito, abrandando a máquina dela.
Bunu yapmak için, diğer makineye gitmeli ve devreyi kapatacak kadar bir süre boyunca çubuğu en yüksek seviyeye kaldırarak kapanı yavaşlatmalısın.
Velocidade máxima, Yamato! Senhor.
Yamato kumandan.
A captura dos restantes quatro é de máxima prioridade.
Diğer 4 kaçak kırmızı kod ile aranıyor.
Repito : a captura dos restantes quatro é de máxima prioridade.
Tekrar ediyorum. Diğer 4 kaçak kırmızı kod ile aranıyor.
Se ele atingir a força máxima, estamos feitos.
Tam güce çıkarsa işimiz biter.
Com prioridade máxima e pontual, como sempre.
Öncelikli teslimat ve tam vaktinde, her zaman olduğu gibi.
Mas tem de haver uma alma corajosa entre vocês que esteja disposta a arriscar o preço máximo pela possibilidade de obter a recompensa máxima.
Ama aranızda cesur bir ruha sahip birisi vardır. Kim nihai bedel riskini alıp muhtemel nihai ödül için gönüllü olacak.
A recompensa máxima, para o risco máximo.
Nihai ödülün nihai riski vardır.
Essa tem sido sempre a minha máxima.
Felsefem hep bu olmuştur.
Dirigiu a prisão de segurança máxima deles.
Maksimum güvenlikteki gözaltı merkezlerini yönetmiş.
Usem força máxima, se for necessário.
Gerekirse öldürüp, parmaklarının arasından alın.
Imagino que a tua velocidade máxima seja à volta de mil quilómetros por hora?
Senin çok hızlı olduğunu anladım saatte 600-700 mil arası bir şey mi?
Em 70 segundos estaremos em altitude máxima.
47 saniye sonra maksimum yükseklikte.
Aqui é o Líder Bravo, estamos em altitude máxima de fogo.
Bravo Leader konuşuyor. Maksimum yüksekliğe çıktık.
Recebemos a notícia de que houve uma grande explosão... na Prisão de Segurança Máxima Westem Bay.
Yüksek güvenlikli Western Bay hapishanesinde büyük bir patlama meydana geldiği haberini almış bulunmaktayız
Por volta de 9h de hoje... Jimmy Conway fugiu da Prisão de Segurança Máxima Western Bay.
Bugün sabah 9 : 00 civarında Jimmy Conway Western Bay azami güvenlikli hapihaneden kaçtı.
Sim, ou senão voltas para a prisão de segurança máxima.
Evet, yoksa zaten maksimum güvenlikliye geri döneceksin.
Nosso primeiro presídio de segurança máxima.
İlk yüksek güvenlikli hapishanemiz.
Temos um irmão em segurança máxima.
Maksimum güvenlikli hapishanede bir kardeşimiz var.
Ou seja, segurança máxima.
Bu da sıkı bir güvenlik demek oluyor.
Muito importante lá pra cima, encontro de máxima prioridade.
Çok önemli detaylar. En üstün ayarlama.
Cada vez que aquele martelo cai, ele dá-lhes a sentença máxima, mais confisco de bens, custas judiciais. Tudo o que lhes pode dar.
Tokmağı her vurduğunda... en ağır cezaya hükmediyor, ayrıca mallarına el koyuyor mahkeme masrafları, ne ekleyebiliyorsa, ekliyor.
Consideramos prioridade máxima o anonimato dos nossos clientes.
Müşterilerimizin kimliğini en önemli önceliğimiz olarak görüyoruz.
Amo, só regressei à Terra dos Vivos para aprender algo de máxima importância.
Efendim, Yaşayanlar'ın Dünyasına çok önemli bir şey öğrenmek için döndüm.
Era uma máxima do Capitão Swosser, a falar da maneira figurativa naval dele, que "se só tem um soalho para esfregar deveria esfregá-lo como se o Davy Jones o perseguisse".
Kaptan Swosser'ın bir sözüdür. Denizci ağzıyla şöyle demiş : "Silecek tek bir tahta varsa peşinde Davy Jones varmış gibi silmelisin."
Isso é o teu cérebro a trabalhar na sua capacidade máxima?
Beynin maksimum kapasitede bu kadar mı çalışıyor?
É de prioridade máxima.
Yüksek öncelik taşıyor.
São buracos no tecido do universo, sr. Nota máxima.
- Evrenin dokusundaki deliklerdir efendim.
Isso é mais rápido do que a velocidade máxima dela.
Bu onun son süratinden biraz fazla.
O Random passou dois anos na prisão de segurança máxima e uma semana depois de sair, foi preso por invasão de domicílio.
Random Five Points Cezaevinde iki yıl yatıp çıkmış ve çıktıktan iki hafta sonra haneye tecavüzden tutuklanmış.
Farei com que ele apanhe a pena máxima, Detective.
En ağır cezayı almasını sağlayacağım dedektif.
Levanta a quantia máxima de cada cartão.
Kredi kartı limitinin sonuna kadar çek.
Vem contestar uma decisão de o mandar para uma prisão de segurança máxima.
Kendisini F-tipi hapishaneye yollayan mahkeme kararına karşı çıkmak için burada.
E, dependendo de como está esse homem aí no chão, pode ser que não vás para uma de máxima segurança.
Yerdeki adamın durumuna göre hücre cezası almanı engelleyebilirim.
Sei, tão bem quanto tu, que vou para a segurança máxima.
Aynen senin gibi, ben de F-tipi cezaevine yollandığımı biliyorum.
Isso costuma dar a pena máxima.
Bu, genellikle azami cezayı gerektirir.
Ajudar-nos-á a atingir a impulsão máxima.
Böylelikle birbirimize güvenimiz maksimum olacak.
Ainda bem, porque o James Van Horn não era só um senador americano com autorização máxima, mas era também um bom homem.
Çünkü Van Horn sadece üst düzey bir senatör değil ayrıca iyi bir insandı.
Isto tem de ser a vossa prioridade máxima.
Önceliğiniz bu.
Sr., eu tenho que o lembrar Que não temos velocidade máxima nas duas hélices. - Se for preciso acelerar...
Efendim.. ekibin biraz gemi içinde dolaşması gerekli
Força máxima, elemento surpresa, mas também há desvantagens.
... maksimum güç, şaşırtma unsuru... Ama dezavantajları da mevcuttur.
Jonas, o seguro tem uma indemnização máxima de 350 mil dólares e o jornal não pode pagar mais.
- Jonas sigorta üst sınır olarak 350.000 bağlandı. Gazete daha fazlasını ödeyemez.
O que viste é a actual extensão máxima das nossas capacidades.
- Tanık olduğun şey yapabileceklerimizin büyüklüğüydü.
Para chegar até esse limite de velocidade cósmica... seriam necessários 6 anos completos na potência máxima.
Kozmik hız limitine ulaşmak tam güçte neredeyse altı yıl alırdı.
Depois de outros 2 anos com esse impulso... a nave chegaria a sua aceleração máxima, 99 % da velocidade da luz.
Diğer bir iki yıllık tam hızdan sonra gemi ışık hızının % 99'u bir hızla maksimum hızına ulaşacak.