English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Melissa

Melissa translate Turkish

2,264 parallel translation
Não vieste aqui para ver a Melissa, pois não?
Bu kadar yolu Melissa'yı görmek için gelmedin, değil mi?
Foi quando morreu a minha mãe, a mãe da Diana, o pai da Faye e a mãe da Melissa.
Benim ve Diana'nın annesi,.. ... Faye'nin babası, Melissa'nın annesi,..
Disseste que só íamos ter sexo, Melissa.
İlişkimiz sadece seksten ibaret demiştin Melissa.
Ao contrário de ti, gosto de mim.
Senin aksine ben kendimi seviyorum Melissa.
O que queres de mim, Melissa?
Benden ne istiyorsun Melissa?
- Melissa!
- Melissa!
E se vais namorar com a Melissa, trata-a bem.
Ayrıca Melissa ile çıkacaksan kıza adam gibi davran.
Mas que raio, Melissa?
Ne çeviriyorsun Melissa?
O Livro das Sombras da Melissa.
İçinde ne var? Melissa'nın Gölgeler Kitabı.
Melissa, o que está na mala?
Melissa, valizde ne var?
Acho que é possível o demónio ter saído da Heather e entrado na Melissa.
Bence iblisin Heather'ın içinden çıkmış olması mümkün. Bir şekilde Melissa'nın içine girmiş. Valizde ne var?
- Melissa!
Melissa!
- Melissa?
Melissa? Nick.
Melissa, não faças isso.
Melissa, yapma. Melissa, lütfen.
Melissa, vá lá.
Hadi.
Melissa...
Melissa?
Melissa, eu sei que estás aí.
Melissa, orada olduğunu biliyorum.
- Da Melissa, mas precisa de um hóspede.
Melissa'dan gitmiş. Ama bir vücuda ihtiyacı var.
- Melissa.
Melissa.
Foi isto que usaste com a Melissa.
Melissa'nın üzerinde bunu kullanmıştın.
Mas suponho que o irmão dele faça mais o teu estilo.
Ama sanırım zaten sen daha çok onun kardeşinin tipindensin. Melissa.
Melissa! Estamos a brindar ao Nick.
Biz de tam Nick'e kadeh kaldırıyorduk.
Faye Chamberlain. Melissa Glaser.
Faye Chamberlain...
O MP3 do Nick para a Melissa.
Sadece Melissa için Nick'in Mp3 çalarını arıyordum.
As músicas deles? Pensei que pudesse ajudá-la.
Onun şarkıları belki Melissa'ya iyi gelebilir.
Achaste que apunhalá-la até à morte ia trazer-lhe o final de que precisa?
Onu saplamanın Melissa'nın ihtiyacı olan sonu sağlayacağını mı düşündün?
Cassie, não encontro a Melissa. É melhor voltarmos.
Cassie, Melissa'yı bulamıyorum, geri dönmemiz gerek.
Encontraste a Melissa e a Diana?
Melissa ile Diana'yı bulabildin mi?
- Todos, menos a Melissa.
Melissa dışında herkes.
Melissa.
Selam, Melissa.
Meu Deus, Melissa!
Aman Tanrım, Melissa.
Vou ajudar o pai da Melissa com o baile desta noite.
Melissa'nın babasına bu akşamki galada yardım ediyorum.
Vais na mesma? Sou vice-presidente com o pai da Melissa.
Melissa'nın babası ile eş başkanım.
A Melissa contou-me tudo.
Melissa bana bahsetti biraz.
Não vieste de tão longe para ver a Melissa, pois não?
- Merhaba, Emily. Bu kadar yolu Melissa'yı görmek için gelmedin, değil mi?
Prometi que embalava o resto das coisas do Ian antes da Melissa chegar.
Melissa gelmeden önce Ian'ın kalan eşyalarını paketleyeceğime söz verdim.
Isto só vai dar na Melissa Joan Hart a interpretar-te num filme.
Bunun sonu, Melissa Joan Hart'ın seni canlandırdığı bir televizyon filmi.
Melissa Joan Hart?
Cidden? Melissa Joan Hart?
Melissa, já te esqueceste da bolha de sangue com que ficaste por caminhares do parque B até aqui?
Melissa, B alanında otostop çekmekten parmağında oluşan kan oturmasını unuttun mu?
Melissa, Rachel...
Melissa, Rachel...
Melissa, Megan, comecem a servir a comida.
Melissa, Megan, yiyecekleri çıkarmaya başlayın.
Melissa, já.
Melissa, şimdi.
Apresento-te a Melissa Peters.
Gel Melissa Peter ile tanış.
Disse à Melissa que conseguimos despistar os paparazzi em Sunset.
Ben de Melissa'ya Sunset'teki paparazzilerden kaçmayı başardığımızı anlatıyordum.
Ena, Spence! Tens a aprovação da Melissa.
Vay canına Spence, Melissa'nın onayını aldın.
- Obrigada, Melissa.
- Teşekkürler, Melissa.
Não namoramos, Melissa.
Biz çıkmıyoruz Melissa.
A Melissa.
Melissa.
E Cassie Blake.
Melissa Glaser ve Cassie Blake.
- És o primo da Melissa.
Sen Melissa'nın kuzenisin.
Melissa, disseste à Spence o que decidimos para o Dia das Bruxas?
Melissa, Spence'e Cadılar Bayramı için...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]