English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Millicent

Millicent translate Turkish

142 parallel translation
Uma mulher extraordinária, a Sra. MiIIicent.
Olağanüstü yaşlı kız, Leydi Millicent.
Toma o teu chá antes de ires, Millicent.
Gitmeden çayını iç, Milicent.
Eu não disse que ela queria dizer que a Millicent ia para um martírio.
Millicent'in felakete gimeyi amaçladığını söylemedim.
Millicent, se estás muito nervosa, talvez fosse melhor eu ir contigo.
Millicent, gerçekten huzursuzsan, belki seninle birlikte gelmem iyi olur.
Acho que és muito corajosa, Millicent.
Çok cesur olduğunu düşünüyorum, Millicent.
Millicent, acho que tu és corajosa, completamente corajosa.
Millicent, sanırım sen cesur birisin, son derecede cesur.
E por favor, Millicent, não prati - ques o teu francês com estranhos.
Ve lütfen, Millicent, Fransızcanı ilerletmek için yabancılarla konuşmamalısın.
- Adeus, Millicent.
Hoşça kalın. Hoşça kal, Millicent.
"Millicent Bracegirdle, a irmã do Diácono de Easingstoke."
Millicent Bracegirdle, Easingstoke papazının kızkardeşi.
"Não sejas melodramática, Millicent Bracegirdle."
Kendini acındırma, Millicent Bracegirdle.
"De certeza que tens, Millicent Bracegirdle."
Kesinlikle mecbursun, Millicent Bravegirdle.
Assim termina a vida e os amores da corajosa Menina Millicent Bracegirdle.
Bu gözü kara Bayan Millicent Bracegirdle'in yaşam ve aşklarını sonlandırır.
Millicent Barnes Idade : 25 anos.
Millicent Barnes. 25 yaşında.
Millicent Barnes que daqui um minuto... Perguntará a si mesma se não está ficando louca.
Millicent Barnes bir dakika sonra delirdiği şüphesine düşecek.
Sou Millicent Barnes.
Ben de Millicent Barnes.
Pelo menos eu era Millicent Barnes.
En azından Millicent Barnes'tım.
Millicent, há outra explicação.
Millicent, başka bir açıklaması vardır.
Tudo bem, Millicent?
Olur mu, Millicent?
Millicent?
Millicent?
- Millicent
- Millicent
Como vai? Millicent Davies, US AFL-CIO.
Millicent Davies, US AFL-CIO.
E a minha rica afilhada Millicent.
Ve vaftiz kızım, Millicent.
Um cachecol para mim, um par de luvas para o Sr. Baldrick e uma touca para a Millicent.
Bay Baldrick için bir çift eldiven ve Millicent için de bir şapka. Ah, Millicent!
Millicent! A que se deve tão agradável visita?
Bu muhteşem zevki neye borçluyum?
A minha querida Millicent veio para jantar.
Sevgili Millicent, akşam yemeğine gelmiş.
Já ouviu falar de Lady Millicent Castle Vaughan?
- Leydi Millicent Castle Vaughan'u duymuş muydunuz?
- Eu sou Lady Millicent. - Por Deus...
- Leydi Millicent benim.
Lady Millicent não dispõe de 20 mil libras, ou soma parecida.
- Leydi Millicent'ın 20 bin sterlini yok.
Com dificuldade, Lady Millicent pode dispor de cinco mil libras. Cinco mil?
Leydi Millicent, güçlükle 5 bin sterlinlik bir miktar toplayabilir.
Vou fazer um bom preço para Lady Millicent, uma vez que é uma rapariga tão encantadora.
Leydi Millicent'ın ucuza kurtulmasına izin vereceğim. Kendisi çok güzel bir kadın.
Lady Millicent disse-nos. Ele mora em Wimbledon.
- Leydi Millicent söyledi ya.
Não sei. Foi muito desagradável a maneira como falou de Lady Millicent. Apeteceu-me dar-lhe uma lição.
Leydi Millicent hakkında öyle kötü konuştu ki onu merdivenlerden itmek istedim.
É essa a carta de Lady Millicent?
Leydi Millicent'ın mektubu mu?
Como quer que saiba se é a carta de Lady Millicent se eu não a ler?
Okumadan onun mektubu olup olmadığını nasıl anlayabilirim?
É ela, Lady Millicent.
Arayan Leydi Millicent.
Millicent Smith.
Millicent Smith.
Estás a escrever "Parabéns, Millicent" no meu bolo.
Pastamın üzerine "Mutlu Yıllar Millicent" yazıyorsun.
- É a festa de anos da Millicent.
- Millicent'in doğumgünü var.
- É o aniversário da Millicent.
- Bugün Millicent'in doğumgünü.
Goza bem a festa da Millicent.
Partinin tadını çıkarmaya bak.
Millicent, este é Lawrence Walters. Como vai?
Millicent, bu Lawrence Walters.
John, viu ao Millicent?
- Millicent'i gördün mü John?
Millicent Bulstrode.
Millicent Bulstrode'un.
Foi pêlo de gato que tirei da capa da Millicent Bulstrode.
Millicent Bulstrode'un pelerininden aldığım kedi tüyüymüş.
Norman Tucker mandou ao Millicent uma garrafa do Burdeos de quarenta anos com seus melhores desejos.
Norman Tucker, Millicent'e geçmiş hediyesi olarak kırk yıllık bir Bordo şarabı yollamış.
Passei-me a tarde nesse centro de oncologia infantil em lugar do Millicent.
Millicent için tüm öğleden sonramı çocukların merkezinde geçirdim.
Quando voltei cometi o engano de me colocar em uma discussão entre Millicent e seu fisioterapeuta.
Eve geldim ve Millecent'le fizik terapi uzmanı arasındaki tartışmaya girme hatasını işledim.
Millicent insistiu em que necessitava ar fresco.
Millicent temiz hava iyi gelir diye tutturdu.
Millicent!
Millicent!
Perdão, Lady Millicent...
Kusuruma bakmayın, Leydi Millicent.
Vá lá, querida. Millicent, abre a porta.
Millicent, kapıyı aç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]