English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Mineral

Mineral translate Turkish

572 parallel translation
Animal, vegetal ou mineral?
Hayvan mi, bitki mi yoksa bir maden mi?
- Ninfas da floresta. - Como no rótulo da água mineral.
- White Rock şişesindeki kız gibi.
Há água mineral no frigorífico.
Dolapta soda var.
- É água mineral da nascente.
- Kaynaktan gelen maden suyu bu.
Mas iria saber sobre o preço dos direitos sobre minérios e preço da carne.
Yine de mineral haklarını ve sığır eti fiyatlarını öğrendin.
A primeira vez, quando me esqueci de averiguar os direitos do mineral... e a segunda é claro, quando não verifiquei que eles mandaram um idiota para se encarregar disto...
İlki maden haklarını kontrol etmeyi unuttuğumdaydı ikincisi de aptal bir yetkili göndermeyeceklerini fark ettiğimde.
- animal, vegetal ou mineral?
- Hayvan mı, sebze mi, metal mı?
- Quer água mineral?
- Gazoz ister misin?
- Água mineral?
- Gazoz mu?
- Eu ia buscar-lhe água mineral.
- Sana gazoz verecektim.
- Não quer água mineral?
- Gazoz istemiyor musun?
- Mas, se quer água mineral...
- Gazoz istiyorsan...
Depois fui à Clínica Mayo, injecções, hipnose, banhos termais.
Sonra Mayo kardeşler, iğneler, hipnoz, mineral banyoları.
Banhos termais.
Mineral banyoları.
Mulheres, homens, crianças, animal, mineral, vegetal...
Kadınlar, erkekler, çocuklar, hayvan, mineral, sebze...
Dá-me um pouco de água mineral.
Bir şeyler içmek istiyorum.
Duas delas não partilham a qualidade de produzirem flores azuis em solos ricos em minérios.
İki tanesi, mineral bakımından zengin topraklarda mavi renkli çiçek üretimi için yeterli kaliteye sahip değildir.
Regra número um : Nem minerais nem vegetais, apenas animais!
Kural bir, mineral veya sebze yok.
É extremamente rica em minérios.
Mineral açısından zengindir.
- Minérios?
- Mineral mi?
- Minérios.
- Mineral.
Este planeta, completamente desabitado, é um pouco menor do que a Terra, desolado, mas rico em cristais e minerais.
İçinde yaşayanı olmayan bu gezegen Dünya'dan biraz daha küçük. Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
- A vossa água mineral é boa? - Muito fresca.
- Evian sodanız nasıl?
Há muito pouco aqui... Pequenos arbustos, rochas e abundantes depósitos de minerais, mas sem armas no sentido convencional.
ancak burada pek bir şey yok - çalı, kaya, mineral parçaları, bildiğimiz anlamda silah ortalıkta yok.
Primeiro, nitrato de potássio, e agora, se puder encontrar enxofre e um depósito de carvão vegetal ou carvão mineral...
potasyum nitrat... şimdi biraz da sülfür ve odun kömürü veya kömür bulabilirse...
O Planeta Capella IV. A topalina, um mineral raro, vital à sobrevivência nas colónias planetóides, foi descoberta aqui.
Capella IV Gezegeni. Asteroit kolonilerinin yaşam desteği için hayati olan ve az bulunan topalin minerali burada fazlasıyla bulundu.
Também precisamos do mineral.
Minerale bizim de ihtiyacımız var.
Os nosso retirarão os minerais e cada parte deixará a outra em paz.
İnsanlar mineral çıkaracak, her iki taraf da birbirini yalnız bırakacak.
Um pouco de tudo.
Mineral suyu...
Harold, não te esqueças de levar a tua água mineral.
Harold, maden suyunu içmeyi unutma.
Queridos bem-amados, juntámo-nos aqui para conceder a este homem, Ben Rumson, título exclusivo sobre esta mulher, a Sra. Elizabeth Woodling, e a todos os recursos minerais dela.
Sevgili dostlar,... burada toplanmamızın nedeni, bu adama, Ben Rumson'a,... Bayan Elizabeth Woodling adındaki kadının ve tüm mineral kaynaklarının... mülkiyetini vermektir.
Por momentos, pareceu quase mineral.
Bir an için tamamen mineral gibi göründü.
Chamou-lhe "mineral".
Mineral demişti.
Trago-vos quase cinco quilos de sal mineral... da melhor qualidade, muito caro e difícil de encontrar.
Sana neredeyse 5 kilo kaya tuzu getirdim. En iyi kalite, çok pahalı, elde etmek çok zordu.
Imagico que alguns vejam mérito... no estudo do surgimento de minerais pré-históricos... mas eu acho que a teoria de Hugh Simon do padrão da escala Suiça...
Tarih öncesi mineral oluşumlarını... incelemenin bir yararı olduğunu düşünenler olabilir... ama Hugh Simon'ın İsviçre gam modeli teorisi...
A senhora não deseja nada? Uma garrafa de água mineral?
Hanımefendi herhangi bir şey ister mi acaba, mesela bir şişe maden suyu?
Os nossos scanners indicaram a presença de Milgonite, um mineral raro, imprescindível ao nosso Sistema de Suporte Vital.
Tarayıcılarımız, yaşam destek sistemlerimiz için... hayati önemi olan, nadir bulunan bir mineral olan milgonit saptadı.
- Analisa a composição mineral.
Fraser, mineral bileşimlerini tara.
Pato com pêssego às rodelas e antes de mais, água mineral.
Şeftalili ördek ve maden suyu.
A minha água mineral...
Maden suyum lütfen.
E a minha água mineral?
Onu geri getir!
Ouçam o que vos digo e fiquem-se pela água mineral.
Tavsiyeme uyun, maden suyuyla takılın.
Deveria ser professor de Grego num dos nossas agradáveis liceus... que são o orgulho das nossas autarquias... mas em vez disso aqui estou sobre um céu de Verão... divagando pelo meio de savanas virgens... colhendo ervas nativas e coleccionando minerais.
Uzmanlık dalıma göre güzel bir okulda Yunanca dersi verebilirdim ancak burada sıcağın alnında el değmemiş savanalarda dolaşıp yöresel otlar ve mineral numuneleri toplamaktayım.
Água mineral pura entregue mesmo à sua porta.
Saf kaynak suyu kapınıza getirilir.
Preparar para aterrar as naves de prospeção mineral e os grupos Landram.
Maden gemilerini ve zırhlı taşıyıcıları iniş için hazırlayın.
Uma das primeiras estações de cura, talvez.
Romalılar tarafından bu bina sülfür kuyusu üzerine inşa edilmiş... ve onlar tarafından mineral banyosu olarak kullanıImış.
Não, acho que é algum tipo de mineral metálico.
- Sanırım bir çeşit maden tozu.
- um copo com água mineral.
- Bir bardak maden suyu.
Um mineral.
Bir mineral.
Água mineral, Coca-Cola...
Kola...
A nossa nave era de reconhecimento, ia em busca de minerais.
O gemi, mineral arayan bir keşif gemisiydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]