Translate.vc / Portuguese → Turkish / Modelo
Modelo translate Turkish
5,463 parallel translation
É modelo.
O bir manken.
Estranhamente, Beatrice optará por tornar-se uma modelo editorial uma ocupação que só aumentava as suas inseguranças.
Garip bir şekilde, Beatrice tema mankenliği yapmayı tercih etmişti... Yeter Tamam bu kadar yeterli... Sadece onun kendine güvensizliği arttıran bir meslek.
Beatrice, conta-me, como é ser modelo, todas aquelas pessoas a olhar para ti?
Beatrice, manken olmak nasıl birşey anlatsana, onca insan sana öylesine gözlerini dikmişken
E afinal, és só uma modelo.
Sonuçta sadece bir mankensin.
Pouco depois do encontro deles à porta do Hudson Playhouse, Beatrice desistiu do seu trabalho de modelo e formou um grupo de Jazz com Dylan.
Hudson Tiyatrosu önündeki buluşmalarından kısa bir süre sonra mankenliği bırakır ve Dylan ile beraber,... bir caz grubu oluştururlar.
A assaltante foi vista pela última vez ao volante de um modelo antigo da Cadillac, a rebocar uma moto de água.
Soyguncu en son Jet Ski takılı eski model bir Cadillac sürerken görüldü.
Mas esse modelo alienígena era decrépito e antiquado.
Ama bu uzaylı tasarım yıpranmış ve antika.
É um modelo do Museu do Führer, a ser construído na sua cidade natal de Linz, na Áustria.
Avusturya'da, büyüdüğü Linz kentinde inşa etmeyi planladığı Führer Müzesi'nin maketi.
O que aconteceu com o "homem modelo" e o "Doutor Não Tão esperto"? ! ...
Model Çocuğa ve Dr. Gerizekâlı'ya ne oldu?
Tu és uma modelo.
Sen bir modelsin.
É o modelo mais recente da Nike.
Nike'nin son modeli.
Este submarino foi construído com base no modelo do outro.
Bu denizaltı, alman denizaltısının dizaynını temel almıştı.
Sim, parece um cidadão modelo.
Örnek bir vatandaşa benziyor.
O nosso modelo de negócio é estar em zonas subdesenvolvidas, desertos de alimentos, para fazer deles oásis e dar acesso a alimentos frescos, baratos e saudáveis.
İş modelimiz az hizmet görmüş yerlere gidip o bölgelere taze, ucuz ve sağlıklı yiyecekler götürmek... ve yemek ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılamak.
Sei que têm estado todos à espera deste modelo em particular, mas como dizemos, mais vale tarde do que nunca.
Hepinizin bu özel modeli çok beklediğini biliyorum. Ama biz'torna olsun da güç olmasın'deriz.
O modelo de negócio mudou, Dave.
Artık işler değişti Dave.
O Scout procura um modelo a seguir.
Scout kendisine bir örnek ayı arıyor.
Fui modelo.
Modeldim.
Rod Serling usou-o como modelo para um dos episódios mais famosos da "Quinta Dimensão" de sempre.
Rod Serling, Alacakaranlık Kuşağı'nın en ünlü bölümlerinden birinde bunu model olarak kullandı.
Não, senhor. Mesmo modelo, cor diferente.
aynı model ama farklı renk.
Mas sim esse modelo é bem mais popular e por causa da mola, levanta-se facilmente.
Ama evet, o tasarım çok daha popüler ve yay sayesinde de kaldırması kolay.
O modelo básico permite-lhe experimentar...
Basit model, deneyimlemene...
LUCILE HANSCOM - DIRETORA EXECUTIVA - INSTITUTO PICKER ao ponto de criarmos 15 mil lares de idosos, com base no modelo hospitalar.
Medeniyetimiz hastane modeline benzer 15.000 bakımevinin kurulduğu noktaya geldi.
É mais detalhada que um modelo para concurso.
Yarışma için olan maketten daha ayrıntılı.
Bem, você sabe... ele é um adolescente e... acha apropriado usar o amigo dele como modelo?
Eee, bilirsin... O ergenlik çağında ve... Gerçekten de Joey'in arkadaşını model olarak kullanmak uygun mu?
Será que não se importaria de levar um modelo mais económico?
Daha ekonomik modellerimiz ilginizi çeker mi?
O Ian disse que ela é uma modelo.
Ian onun bir model olduğunu söylüyor. Evet.
Nunca viste uma mulher bela, atraente, linda... que podia ser modelo se não gostasse tanto de pizza?
Pizzayı çok sevmese manken olabilecek... son derece güzel ve çekici bir kadın hiç mi görmedin?
Tenho aqui um modelo de chocolate dos Alpes.
Burada Alpler'in çikolatası var.
Este modelo de revistas semanais está completamente ultrapassado.
Bu haftalık dergilerin modası tamamen geçti. Modası mı geçti?
Está bem, esta é a bonita rapariga modelo que está sempre a falar acerca de como era uma totó no liceu.
Bu kızımız, lisedeyken sürekli ne kadar ders çalıştığından bahseden güzel model kız.
Alguém teria de modificar um modelo sem fios e instalar hardware adicional.
Birisi önceden kablosuz model tableti ayarlayıp yazılımsal eklenti yüklemiş olmalı.
- Vomita como uma modelo de passarela.
- Manken gibi kusuyor.
E também tenho uns trabalhos de modelo.
Modellik işleri de var.
Aquele trabalho de modelo.
Şu modellik işi.
Infelizmente, é o nosso modelo empresarial.
Korkarım ticaret yöntemimiz bu.
Sarah Manning é desviada quando se prepara para confessar e resta-nos Alison Hendrix, cidadã modelo, e atriz.
Sarah Manning itiraf etmenin eşiğinden döndü bize de cimcime aktris Alison Hendrix kaldı.
Uma assistente ou uma modelo?
Yardımcınız veya manken falan? Hayır, hayır, o tarz bir çekim değildi.
Já fizeste um modelo do comboio 12-06?
- 12-06 treni için de maket yaptın mı?
É um modelo de escala H.O.
- O gerçeği ile birebir aynı.
Agressiva. Marca e modelo do carro?
Fiesty.arabanın model ve markası
Então, eu disse : " Há muito que procurava um modelo do universo.
Dedim ki, " Uzun zamandır evrenin bir modelini arıyordum.
A Winnie era o modelo de exposição.
Winnie de tanıtım modelimdi.
Facto : estavam-lhe a mostrar um novo modelo.
Gerçek şu ki ona yeni bir model gösteriyorlardı.
Ele estava a perguntar como é que o modelo novo era diferente do antigo.
Yenisinin eskisinden ne farkı olduğunu soruyordu o kadar.
Sou modelo.
Modelim.
Hein? ... e não conseguiram identificar nem o modelo nem a placa.
Görgü tanıkları arabanın markasını ya da plakasını tanımlayamadı.
A vingança faz parte do modelo comercial dele.
İntikam da onun iş ahlakının bir parçası.
Começámos a implementar um modelo de honorários há três anos.
Üç yıl önce ücret bazlı bir modeli tartışmaya başladık.
Tem um aspecto de modelo.
- Örnek bir görünüm.
- Já pensaste em ser modelo?
- Modelliği düşündün mü hiç?