English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Morte

Morte translate Turkish

50,851 parallel translation
Se me pedir para ir consigo com prazer vou segui-lo até à morte.
Bana refakatçın olarak gelmemi istersen ben ölene kadar yanında olurum
A partir deste instante até que a morte me leve sou seu Devasena.
Bu andan itibaren ölüm bizi ayırana dek ben seninim, Devsena.
Baahubali será condenado à morte pela sua própria mãe a rainha Sivagami.
Baahubali'nin ölüm emrini Shivgami kendi elleriyle imzalayıp mühürleyecek. Çok büyük bir kurbanlık adak.
Fiz-la assinar e selar a sua sentença de morte.
Ona ölüm emrini imzalatıp mühürlettim!
Fiz-la assinar e selar a sua sentença de morte.
"Ona ölüm emrini imzalatıp mühürlettim!"
O culpado deve ser enforcado até a morte em público. Assim seja mãe.
Suçlu halk içinde ölene kadar asılmalı.
Você comandou a sua morte acreditando que ele pecou
Günah işlediğine inanarak Baahubali'yi öldürttün.
É algo pior do que a morte.
Ölmekten de beter.
No teu leito de morte.
Yatağında ölürken.
Eu votei pela tua morte.
Öldürülmen için oy kullandım.
O rasgão no céu, a morte da Senhora do Este... fomos inundados com sinais e presságios que necessitam da nossa análise se queremos determinar quando chegará e qual forma assumirá antes que nos extermine a todos.
Gökyüzündeki yırtık, Doğunun Sahibesinin ölümü... Hepimizi yerle bir etmeden önce ne zaman geleceğine ve ne şekilde olacağına karar vermemiz için analiz yapmamız gereken İşaret ve delaletlere boğulduk.
A morte da Senhora do Este deixou o clima num caos.
Doğunun Sahibesinin ölümü havayı kaosta bıraktı.
Mas ao fugir, como ele o fez, é um crime punível com morte,
Ama onun yaptığı gibi kaçmak ağır bir suç,
Fugir é um crime punível com morte.
Kaçmak ağır bir suç. Anladın mı?
Já sou responsável pela morte de uma pessoa.
Zaten bir kişinin ölmesinden sorumluyum.
Continua a andar ou vamos congelar até à morte.
Yürümeye devam et, yoksa donarak öleceğiz.
Ou a morte chegará a todos vós.
Veya ölüm hepinize gelecek.
Vou fazê-lo até ao dia da minha morte.
Ölene kadar yapacağım.
Hoje haverá vingança pela morte de Charles Vane.
Bugün Charles Vane'i öldürenlerden intikam alınacak.
Se a nossa informação estiver correcta sobre ele querer vingança devido à morte de Charles Vane, ele hoje lutará com paixão.
Charles Vane'in intikamını almak istediği yönündeki istihbaratımız doğruysa hırslı bir şekilde savaşacaktır.
A ideia de ele poder estar a avaliar-me neste momento e ver que não estou a fazer tudo no meu poder para ver a morte dele vingada, isto sim, é algo que estou disposto para arriscar a minha vida...
Vane'in şu an beni yukarıdan izleyip, bütün gücüme rağmen ölümünün intikamını alamayışıma şahit olabileceği düşüncesi var ya işte bu uğrunda hayatımı riske atabileceğim bir şey.
Para processares a morte do teu amigo?
Arkadaşın ölümünü incelemiyor musun?
O ENIGMA DE SAMARA : ESTUDO DA VIDA APÓS A MORTE
Samara Bilmecesi :
Da vida após a morte.
Ölümden sonra hayatın.
Tens de passar uma sentença de morte para outra pessoa?
Yani ölüm fermanını başkasına mı devretmen gerek?
E na remota hora da minha morte, velarás por mim.
Ve pek mümkün olmayan ölümüm durumunda gece nöbetimi tutarsın.
Esta página cheira a morte.
Ölümün kokusu sayfada.
Mas não podemos discutir com os mortos. É escusado. A morte vence sempre.
Ama ölüyle tartışma, çekişme olmaz çünkü her seferinde ölü kazanır.
Se não houver alguma vida depois da morte, vou ficar muito irritada.
Eğer ölümden sonra yaşam falan yoksa gerçekten çok kızacağım.
A morte magoa.
Ölüm acıtıyor.
As pessoas sempre tiveram curiosidade sobre o momento exato da morte.
İnsanlar her zaman tam ölüm anı konusunda meraklı olmuşlardır.
A morte costuma ser o último inimigo.
Ölüm genelde son düşmandır.
A tua morte é diferente.
Senin ölümün farklı bir çeşit.
É uma morte que não pode ser desfeita.
Bu ölüm geri alınamaz.
Tudo isto, o assalto, o Shadow ter ido para a prisão, a minha morte, foi um ato divino?
Tüm olanlar boyunca,... soygun, Shadow'un hapse girmesi, benim ölümüm tanrının bir hikmeti miydi?
Separados, vendidos e escravizados até à morte.
Ayrılırsınız, satılırsınız ve ölümüne çalıştırılırsınız.
Dar uma morte limpa é uma arte.
İyi bir ölüm sunmak sanattır.
E essa descoberta... Provou a existência da vida além da morte.
Bu keşif de ölümden sonra yaşamın varlığını kanıtlamanızdı.
A sua máquina conseguiu captar comprimentos de onda cerebrais a um nível subatómico, a deixar o corpo após a morte.
Makineniz, ölümden sonra bedeni terk eden beyin dalgalarını atom altı düzeyde yakalamayı başarıyor.
Sim, a morte era algo com que tínhamos de viver, agora é uma forma conveniente de escapar à dor.
Evet, ölüm eskiden kabullenmemiz gereken bir şeydi şimdiyse acıdan kaçmanın işimize gelen bir yolu.
PROVAS DA VIDA APÓS A MORTE
ÖLÜMDEN SONRA YAŞAMIN KANITI
No meio da vida, estou na morte.
Hayatın ortasında, ölümün içindeyim.
Desculpe por dizer isto, mas não parece incomodada com a morte do seu irmão.
Kusura bakmayın ama kardeşinizin ölümüne pek de üzülmemiş gibisiniz.
- Tenho de impedir a tua morte, Isla.
- Vurulmanı engellemeliyim, Isla.
Quem tenta matar o rei deve ser condenado à morte.
Ölüm cezasına çarptırılmalıdır.
Se Baahubali for condenado à morte o povo vai revoltar-se.
Baahubali ölüme mahkum edilirse halkımız isyan edecektir. Mahkememiz bölünür.
Morte ao inimigo.
DÜŞMANA ÖLÜM!
Os gritos angustiados de Bhallaladeva petrificam a morte. vão ecoar em torno e muito além das paredes de Magizhmadhi.
'Bhallaldev'in ölüm kokan çığlıkları...'...
Vai condenar-me à morte?
Beni ölüme mi terk edeceksin?
A pena de morte é melhor.
Ölüm cezasıyla daha da iyidir.
- A morte tem má fama.
Ölülerin adı kötüye çıkmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]