Translate.vc / Portuguese → Turkish / Morto
Morto translate Turkish
53,177 parallel translation
- Está morto.
Pili bitmiş.
Está morto.
! Şarjı yok.
O Taft está morto.
Taft öldü mü?
Ninguém vai ser morto por causa disto, Ray.
Kimse bu yüzden öldürülmez Ray.
O meu pai está morto.
Babam öldü.
Estás morto.
Sen öldün. Sen öldün.
Faz-te de morto como farias com um urso, ou como fazem os gambás, ou algo que seja... Tipo um animal medroso.
Ayı gibi ölü taklidi falan yap ya da ne bileyim işte...
E nessa altura não vais fazer de morto.
Ki bu ölü taklidi yapamayacağın noktadır.
Vais estar morto.
Zaten ölü olacaksın.
O homem está morto... foi encontrado em sua casa, com a sua cara no telemóvel dele, e a sua roupa interior encontrada no carro dele.
- Adam öldü cesedi evinizde bulundu, telefonunda fotoğraflarınız var ve iç çamaşırlarınız arabasından çıktı.
Não o posso ter morto.
Onu öldürmüş olamam.
Está morto.
Ben de öldüm.
Por ter deixado, cada homem, mulher e criança dentro deste edifício morto.
Her insanı elde etmek için, bu binada yaşayan kadın ve çocuk öldürüldü.
Cada um de vocês será caçado e morto... a vossa família, amigos, animais...
Her sonun avlanacak ve öldürülür... Ailen, arkadaşlar, evcil hayvanlar...
Pensava que estavas morto.
Öldüğünü sanmıştım.
- Já disse que o Moriarty está morto.
Sana söyledim, Moriarty öldü.
Na noite da festa o carro estava vazio e uma semana depois, encontram o rapaz morto ao volante.
Parti gecesi, araba boş ve bir hafta sonra, direksiyonda ölü çocuk var.
Segundo o relatório, o Charlie Welsborough já estava morto há uma semana.
- Evet? Buna göre, Charlie Welsborough bir haftadır ölüymüş.
- O corpo. Estava morto há uma semana.
Arabadaki ceset, bir haftadır ölüymüş.
Quando os dois carros foram examinados, o banco falso já tinha derretido revelando o Charlie, que já lá estava morto há uma semana.
İki araba incelendiğinde sahte koltuk ateşte eridi ve bir haftadır orada ölü yatan Charlie'yi ortaya çıkardı.
Juro-te que pensei que estavas morto.
Sana yemin ederim, öldüğünü sanıyordum.
Ela pensou que estava morto.
Öldüğümü sanıyormuş.
Uma divorciada procura um parceiro e uma viúva preenche o vazio do marido morto.
Boşanmış bir kadının yeni bir partner araması daha muhtemeldir bir dul ise ölen kocasının boşluğunu doldurmaya meyillidir.
Uma velha traineira com toneladas de peixe morto não cheira lá muito bem.
Burası binlerce ton balığı olan bir geminin ambarı...
Isto está morto.
İşe yaramaz bir şey.
Pensei que já estarias morto, Slivko.
Çoktan ölmüşsündür diyordum, Slivko.
O Chapman está morto.
Chapman ölmüş.
Fingiste estar morto dois anos!
İki yıl boyunca ölü numarası yaptın yahu!
- Não se preocupem, ele está morto.
- Sorun yok, o öldü.
- Não parece nada morto.
- Sesi ölü gibi gelmiyor.
Ele está morto.
Öldü.
O doce Jim nunca se interessou muito pela vida até porque podia causar mais estragos morto.
Sevgili Jim, hayatta kalmakla hiç ilgilenmiyordu özellikle de ölüyken daha çok bela çıkarabileceksen.
Não estou morto.
Ölmedim.
Arquivo morto 69.
Sabıka dosyası 69.
Agora, o arquivo morto tem artigos mortos... material que foi dispensado antes de ir para a imprensa, mas ainda foi salvo para a posteridade.
Sabıka dosyaları ölüm haberlerini içeriyor. Basına gitmeden önce ortadan kaldırılan materyaller. Gelecek nesiller için saklanıyor.
Era isso aqui que estava no arquivo morto dele.
Dosyasında bu vardı.
Ele escreveu num artigo morto, e eu li também.
Ölüm haberlerinin içine de yazmış ve onu da okudum!
Darya, o Jack está morto.
Darya, Jack öldü.
Ele disse porque me querem morto?
Neden ölmemi istediğini söyledi mi?
Uma semana depois, esse homem foi morto.
- Bir hafta sonra o adam öldürüldü.
Ah, acho que ele está morto, mas ele encontrou um tipo qualquer de ajuda, por isso não tenho a certeza e eu...
Sanırım öldü ama sonra yardım aldı yani % 100 emin değilim. Bir de...
Lamento, mas o Harold Meachum está morto.
Korkarım ki Harold Meachum öldü.
Outro tipo morto.
Vay be, bir ölü daha.
O Danny Rand está morto.
Danny Rand öldü.
E ele também estava morto?
O da mı ölmüştü?
E estou morto
Ve ben öldüm
Mais morto não podia estar
Ölmüş olsam bile
Pensava que estava morto.
Öldüğünü sanıyordum.
E quero que ele permaneça morto.
Öyle kalmasını istiyorum.
Se não fizermos nada em breve, terás um morto na tua cama.
Hemen bir şeyler yapmazsak yatağında ölü bir adam olacak.
Não sabia se ele estava vivo ou morto, e então o cão... é assim que se sabe que ele vem.
Ve sonra tazı sayesinde onun geldiğini anlıyorsun.