Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ms
Ms translate Turkish
11,423 parallel translation
Papá, és o meu raio de Sol.
Baba, sen de benim günışığımsın.
Papá, és o meu raio de sol.
Baba, sen de benim günışığımsın.
Uma infecção respiratória em alguém com EM é muito preocupante.
MS hastası olan birindeki solunum enfeksiyonu son derece endişe vericidir.
A Integrity funciona independente de qualquer frequência comercial ou militar.
Integrity herhangi bir ticari ya da askeri frekanstan bağımsızdır.
Ela não pode engolir muito bem por causa da esclerose múltipla.
MS nedeniyle gerektiği gibi yutamıyor.
A EM danificou nervos do cérebro e provavelmente a medula.
- MS beynindeki, büyük ihtimalle... -... medullasındaki bazı sinirleri zedeledi.
Lembras-te de algo fora do normal?
- Sıra dışı bir şey anımsıyor musunuz?
Mas, depois apercebi-me que os padrões eram menos escamados e mais coralinos.
Ama sonra fark ettim ki şekiller daha çok kuyruklu ve mercanımsı.
E o padrão de Alpena tem um endereço numa comunidade não incorporada em Draclyn Township.
Ve Alpena'daki şekillerde Draclyn kasabasındaki bağımsız bir kuruluşu. Sorun nedir?
Como tal, um laboratório independente realizou uma análise completa à amostra de sangue de Nia Lahey.
Bu sebeple iznimle Nia Lahey'nin kan örneği bağımsız bir laboratuvar tarafından incelendi.
Chama-se impotência.
Buna yardımsızlık deniyor.
Esta tecnologia previne tudo, desde esclerose múltipla a Parkinson.
Bu teknoloji MS hastalığından Parkinson'a kadar her şeyi önleyebilir.
Gosto de ter este negócio, das meninas, da independência.
Bu işi yönetmeyi seviyorum. Kızlarımı, bağımsızlığımı seviyorum.
Eu estava com tanta raiva... mas a Cindy e eu, apoiamo-nos um ao outro
Çok kızgındım. Ama Cindy'yle birbirimize sımsıkı tutunduk ve şu an bu durumdayız.
Bem, somos um grupo de empresários independentes como vocês.
Biz sizin gibi bağımsız işletme sahiplerini barındıran bir grubuz.
O Dicionário Webster diz que "meninos" pode ser usado para referir-se a um grupo independente do sexo.
Webster Sözlüğüne göre "çocuklar" kelimesi cinsiyetten bağımsız olarak bir grubun üyelerini işaret etmek için çoğul olarak kullanılabilir.
És a minha esposa.
Sen benim karımsın.
Eu... tenho tido memórias que fazem parecer que fui casada.
Nişanlanmış olabileceğime dair bazı şeyler anımsıyorum.
Tentei provar que não preciso de ti.
Senden bağımsız olabilme yetimi ispatlamaya çalışıyordum.
Mas, se disseres isso de novo, da próxima vez que morreres, vai ser a sério.
Bir daha bağımsızlık hakkını savunacak olursan sıradaki ölümün gerçekten olur.
- Queres parar?
Duracak msın?
És a minha heroína.
Kahramanımsın.
Sentei-me no colo dele e abracei-o com muita força.
Kucağına çıkıp ona sımsıkı sarıldım.
Ms. Burstyn, os arqueólogos protegem as suas ferramentas.
Bayan Burstyn, arkeologlar aletleri konusunda çok korumacıdır.
A minha colega, Ms. Watson.
Bu meslektaşım Bayan Watson.
Eles contrataram uma empresa para deitar fora os resíduos.
Toksik atıklarından kurtulmak için bağımsız bir üstenici tuttular.
Independentemente do lado em que estava e dos argumentos que ouvi.
İki tarafın iddialarından da bağımsız olarak.
Sim. Dois investigadores independentes que nunca o conheceram.
Seni hiç tanımayan iki bağımsız dedektif.
No MS Shearwater, no Porto de Los Angeles, uma equipa de biólogos marinhos procura por Baleias Azuis.
Los Angeles limanındaki MS Shearwater teknesinde bir grup deniz biyologu mavi balinalar için denize açılmakta.
Um deles foi desmentido por uma testemunha independente, quanto à hora crítica a que, supostamente, foi vista pela última vez.
Bir tanesi, bağımsız bir tanık tarafından doğrudan doğruya kurbanın en son görüldüğü o kritik zaman konusunda yalanlanmıştı.
Agora és a minha mulher.
Karımsın artık.
Não és o meu melhor amigo, és o meu padrinho.
En iyi arkadaşım değilsin. Sadece sağdıcımsın.
Um sítio onde a alma existe fora do corpo.
Ruhun bedenden bağımsız olarak var olduğu bir yer.
Tu és minha esposa.
Karımsın sen!
Eu quero, porque és minha amiga!
Ben, çünkü sen benim arkadaşımsın.
Queria dizer que quero desapertar o meu próprio vestido e só quero que estejas por perto, porque és a minha melhor amiga.
Demek istediğim, ben fermuarımı açarken senin etrafta olmanı istiyorum. Çünkü sen benim en iyi arkadaşımsın.
É uma indigestão, a vesícula, ou assim. Está tudo bem.
Hazımsızlık, ya da benim safra kesem, ya da bişeyler. iyiyim.
És a minha melhor amiga.
Sen en iyi arkadaşımsın.
Ms. Bennet, posso ter a ousadia de lhe pedir as próximas duas danças?
Bayan Bennet, sonraki iki dansı bana lütfeder misiniz acaba?
Por favor, não se esqueça da nossa próxima dança, Ms. Bennet.
Sıradaki dansımızı lütfen unutmayın, Bayan Bennet.
Uma carta para a Ms. Jane Bennet.
Bayan Jane Bennet'a mektup var.
Ms. Elizabeth Bennet.
Bayan Elizabeth Bennet.
Edwin, mostra o caminho a Ms. Bennet.
Elbette. Edwin, Bayan Bennet'a yolu göster.
Por favor, junte-se a nós Ms. Bennet.
Lütfen buyrun! Bize katılın, Bayan Bennet.
Agora, está mais ou menos da altura da Ms. Elizabeth Bennet.
Bayan Elizabeth Bennet'la hemen hemen aynı boyda.
Mrs. Bennet, Ms. Bennet,
Bayan Bennet, Bayan Bennet,
Ms. Bennet e Ms. Bennet!
Bayan Bennet ve Bayan Bennet.
O seu defeito, Ms. Bennet, além de ser intrometida, é deliberadamente julgar mal as pessoas.
Sizin kusurunuz, Bayan Bennet, kulak kabartmak dışında insanları kasten yanlış anlamanız.
Ms. Elizabeth, está tão encantadora, hoje.
Bayan Elizabeth, bugün ne kadar da hoşsunuz.
Trabalho como independente.
- Bağımsız girişimciler.
Ms. Bennet.
Bayan Bennet?