Translate.vc / Portuguese → Turkish / Naboo
Naboo translate Turkish
85 parallel translation
A Senadora Amidala, antiga Rainha de Naboo... está de volta ao Senado de Galáxia para votar a decisão crítica... da criação de um EXÉRCITO DA REPÚBLICA... para ajudar os Jedi em dificuldades...
Eski Naboo Kraliçesi Senatör Amidala..... Galaktik Senatoya dönüyor. Bunalan Jedi'lara yardımcı olacak Cumhuriyet Ordusunun..... kurulması amacıyla yapılacak kritik oylamaya katılacak.
A nossa informação secreta aponta para mineiros de especiarias nas luas de Naboo.
İstihbarata göre Naboo uydu gezegenlerindeki baharatçılar.
A Senadora de Naboo.
Naboo'dan gelen Senatör.
Anakin, acompanha a Senadora até ao seu planeta Naboo.
Anakin, Senatörü kendi gezegeni Naboo'ya geri götür.
Ani, quero ter o nosso filho em Naboo.
Çocuğumuzu Naboo'da doğurmak istiyorum.
Abraça-me... como fazias junto ao lago, em Naboo... há tanto tempo, quando não havia nada senão o nosso amor.
Sarıl bana. Naboo'da, göl kenarında sarıldığın gibi. Uzun zaman oldu.
As novas medidas de segurança que instituiu em Naboo.
Naboo'da yürürlüğe koyduğunuz yeni güvenlik tedbirlerini tartışıyordunuz.
Parece uma nave de Naboo.
Bir Naboo gemisine benziyor.
Nave Naboo, identifique-se.
- Naboo Kruvazörü, kendinizi tanıtın.
Perto de Naboo?
Naboo'ya yakın.
Já contactei os Naboo.
Naboo ile iletişime geçtim.
- Como resepentante de Nab...
- Naboo temsilcisi...
Não me parece que sejam bem como os teus amigos de Naboo.
Naboo'daki dostların gibi olduklarını sanmıyorum.
Almoçámos no Nobu e depois fomos para um quarto de hotel.
Naboo'da yemek yedik ve hotele çekildik.
Dróides de batalha em Naboo.
Savaş Droidleri Naboo'da.
Naboo está mais uma vez em alerta máximo.
Naboo'da bir kez daha alarm verildi.
Receando que o seu planeta natal enfrente outra invasão, a Senadora Amidala e o Representante Binks dirigem-se a Naboo para analisar a situação.
Yurtlarının tekrar istila edilmesi korkusuyla yüzleşen Senator Amidala ve Temsilci Binks... durumu değerlendirmek üzere Naboo'ya doğru hızla yol almaktalar.
Infelizmente, o segurança que os descobriu prefere disparar primeiro e perguntar depois.
Maalesef, Düşmanla karşılaşan Naboo Güvenlik güçleri ilk önce ateş açmayı sonra bilgi almayı tercih eder.
- Pela tua missão em Naboo.
- Naboo'daki görevinden dolayı.
Naboo não pode saber.
Naboo bilemez.
Um laboratório secreto em Naboo?
Naboo'da gizli bir laboratuvar mı var?
Eles estão a planear um ataque a Naboo. É a única explicação.
Naboo'ya bir saldırı planlıyorlar, Tek açıklaması bu.
Sou a Padmé Amidala, a Senadora de Naboo e exijo que nos liberte imediatamente.
Ben Naboo Senatörü Padme Amidala. Sizden bir an önce bizi serbest bırakmanızı istiyorum.
Se o vírus tivesse escapado, todos em Naboo estariam mortos agora.
Eğer virüs serbest kalsaydı, Naboo'daki herkes şimdiye kadar ölmüş olurdu.
Sim, mata-me agora e poupa os meus velhos ossos do horrível abraço do vírus da Sombra Azul, porque assim que um dróide escape do laboratório, o planeta Naboo está condenado!
Evet, beni şimdi öldürün ve bu yaşlı kemikleri Mavi Gölge'nin kucağına bırakın, Çünkü tek bir droid....... o laboratuvardan dışarı çıktığında... tüm Naboo mahvolmuş demektir!
Naboo está livre de contaminação.
Naboo bir kirlenmeye karşı güven altında.
Naboo é seguro.
Naboo güvende.
R2, marcar rota para Naboo.
R2, Naboo'ya bir rota ayarla.
Naboo.
Naboo.
Para Naboo deves ir.
Gitmen gerekiyor Naboo'ya.
Foram apagados antes de termos aterrado em Naboo.
Kayıtlar Naboo'ya inmeden önce silinmiş.
Glee Anselm, Rodia, Mustafar,
Glee Anselm, Rodia, Mustafar, - Naboo.
- Naboo. - Espera. Mustafar?
- Durun.
O embaixador de Naboo deu-me uma coisa.
Naboo Büyükelçisi bana bir tarif verdi.
Contactei as autoridades em Naboo.
Naboo'daki yetkililerle temasa geçtim.
Tinham combinado que as armas iam no outro carro, o que o Rabou ia conduzir.
Korumalar başka bir araçtaydı. Arkada da Naboo oturmuştu.
A presidência reconhece a Senadora de Naboo.
Naboo Senatörü takdim ediliyor.
Apenas 23 anos, e já estou a construir a casa dos meus sonhos, mesmo na praia de Naboo.
Sadece 23 yaşındayım ve şimdiden hayallerimdeki evi yaptım, tam da Naboo sahilinde.
Corromper um garoto de Tatooine manipular um gungan e matar a rainha de Naboo
# Tatooine'li bir çocuğu doğru yoldan saptır # # bir Gunganı kandır ve Naboo'nun kraliçesini öldür # # bir Kalamar'ı tuzağa düşür Hoth'ta Tauntaun safarisi yap #
Você vai morar em Naboo.
Naboo'da yaşıyorsun.
És um diplomata mais experiente do que o representante de Naboo, que já lá está.
Sizinle orada buluşacak olan Naboo temsilcisinden daha deneyimli bir diplomatsınız.
Representante Binks de Naboo.
Naboo temsilcisi Binks.
Naboo and Alderaan têm uma longa tradição de dar ajuda humanitária.
Naboo ve Alderaan'ın İnsani yardım sağlama konusunda uzunca bir geçmişleri vardır.
Ela foi a minha mentora quando estava a crescer em Naboo.
Naboo'da büyürken akıl hocamdı.
Por favor, a jovem Senadora de Naboo vai falar.
Lütfen, Naboo'dan genç senatör cevap veriyor.
Faz-me lembrar em demasia da história de Naboo.
Naboo'nun yaralı geçmişini aklıma getiriyor.
Tinha os meus conselheiros mas, cabia-me a mim gerir todo o sistema Naboo.
Danışmanlarım vardı. Fakat en sonunda tüm Naboo sistemini idare etmek bana kalıyordu.
Do que a distinta Senadora Padmé Amidala de Naboo.
Söz, Naboo Senatörü Padmé Amidala'da.
Lembro-me que depois do bloqueio ilegal do meu planeta Natal,
Hatırlıyorum da, Gezegenim Naboo Ticaret Federasyonu tarafından yasadışı abluka altına alınmıştı.
centenas de Naboo foram obrigados a sair das suas casa, as forças de segurança de Naboo e o exército Gungan incorreram em grandes casualidades, e a vida do Mestre Jedi Qui-gon Jinn foi perdida.
Yüzlerce Naboo'lu evlerini terk etmek zorunda kaldı. Naboo güvenlik kuvvetleri ve Gungan ordusu ağır kayıplar verdi ve Jedi Üstadı Qui-gon Jinn hayatını kaybetti.
Naboo, pela federação do comércio, inúmeras vidas foram atiradas para o caos.
Pek çok yaşam kaosa sürüklenmişti.