English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Nayak

Nayak translate Turkish

164 parallel translation
Os meus homens estão descalços!
Adamlarım şimdi yalınayak!
Devemos estar atentos a abelhas mortas, se andarmos descalços.
Yalınayak dolaşırken ölü arılara dikkat etmek lazım.
É só coincidência que quem nunca teve um cêntimo terá agora um dólar, que miúdos descalços têm sapatos e andam de cara lavada.
Parasız insanların para kazanması, yalınayak çocukların..... ayakkabı giyip yüzlerinin yıkanması sadece tesadüf.
Se não me caso, vai haver um miúdo descalço a correr por Porto Rico!
Evlenmezsem, Porto Riko'da çocuklar yalınayak kalacakmış gibi!
Toda despenteada e descalça?
- Salkım saçak saçlarınla ve yalınayak?
Meteste-te com um soldado desprezível que vai manter-te descalça, grávida e na ponta da cidade.
Sosyal sınıfını düşüreceğini söyle ona. İşe yaramaz bir askere aşıksın ve o seni bir köyde yalınayak ve hamile olarak bırakacak.
Os meus pais eram tão pobres que eu andava descalço no lnverno e no Verão.
O kadar fakirdik ki, New York'ta yaz kış yalınayak gezerdim.
Podem andar descalços Ç até irem para a faculdade.
Üniversite çağına kadar yalınayak dolaşabilirler.
Sou apenas uma fingida.
Yalınayak kaldım.
Não quiseste andar descalço no parque de Washington Square.
Perşembe günü Washington Park'ta yalınayak gezmedin. Neden?
Só por me recusar a andar descalço no parque?
Çünkü parkta yalınayak dolaşmadığım için mi?
Boa, alguém com quem andar descalça no parque.
İyi, yalınayak parkta dolaşacak biri.
Tenho andado descalço no parque.
Yalınayak parkta dolaştım.
E olha para eles agora, descalços e convertidos em zumbis.
Yalınayak, hepsi zombiye dönüşmüş. - Zaman değişir.
Levantava logo de manhâ e trabalhava até as onze ou onze e meia.
Her zaman burada çalışıyordu. Eski daktilosunun başında ayakta ve yalınayak ;
tomou o caminho mais difícil, descalço e pelas rochas.
Kayaların üzerinde yalınayak zor yol alır.
- Com licença, senhor. Um homem que deve estar fora de si para partir assim, descalço.
Gecelikli, yalınayak çekip gitmek için delirmiş olması gereken bir adam!
O ganso vai descalço?
Kaz yalınayak gezer mi?
"Não andar descalço."
"Yalınayak gezilmez."
Gosto de correr descalça Pelos campos de milho...
Seviyorum koşmayı yalınayak eski mısır tarlalarına.
Gostas de andar descalça na praia.
Sahilde yalınayak koşmayı seviyorsun.
Um bom judeu só anda descalço quando alguém morre.
İyi bir yahudi, sadece biri öldüğünde yalınayak dolaşır.
Os teus antepassados tocavam tambores em África e caçavam animais descalços, enquanto o meu povo dava ao mundo o Miguel Ângelo.
Ataların Afrika'da tamtam çalıp yalınayak av peşinde koşarken... benim halkım dünyaya Michelangelo'yu kazandırıyordu.
- Que ninguém venha descalço para a casa de banho.
Kimse banyoda yalınayak dolaşmasın.
Iria descalça!
Yalınayak giderdim!
A vossa plataforma de entrada é o USN Nayak, que segue de perto Latanya ao largo da costa síria.
USN Nayak'tan çıkacaksınız, Suriye kıyılarındaki Latanya'ya gizlice gireceksiniz.
Talvez esteja a exagerar mas a época dos pés descalços está a chegar... e há um mundo de pregos enferrujados lá fora.
Belki biraz abartıyorum ama yalınayak dolaşma mevsimi geldi... ve dışarıda paslı bir dünya var.
Não, o que estou a dizer é que tu és do tipo troglodita que come carne crua e diz, eu-Tarzan, tu-Jane, com uma cabeça grande e careca que só consegue contar até dez se estiver descalço ou de sandálias.
Ben sadece senin ilkel bir adam olduğunu çiğ et yediğini ve yalınayak dolaştığını söylüyorum.
Vou para casa descalço, à chuva.
Ben yağmurda eve yalınayak yürürüm.
Oh, meu Deus!
* Ağaçların içinde yalınayak koşmak * - Aman Tanrım! * Bu benim kendi düşüncem *
Estou a fazer ski aquático descalço!
Yalınayak gidiyorum!
Nunca te disseram que não podes andar descalço?
Kaç kez uyarıldın sokaklarda yalınayak yürümemen için?
Os relatórios que antes diziam : "Marilyn Monroe doente", informavam :
Beş yıl yalınayak dolaşınca!
Se quer estar descalça e grávida na cozinha, tem a minha bênção.
Sen yalınayak mutfakta durmak istiyorsan, tamam. Git ve doğum yap.
Uma ova! Debaixo do cobertor, no sofá, a ver televisão descalço contigo?
Benim kanepemde, yalınayak, seninle televizyon izlerken mi?
Tu estás descalça.
- Hey, hallederim yalınayak olan sensiz.
Está descalça e tem uma longa trança no cabelo.
Yalınayak ve saçlarını atkuyruğu yapmış.
O Delhomme disse que quando ela magoou o lóbulo da orelha... estava de roupa interior e descalça.
Delhomme, kızın kulağını kanattığı zaman üstünde sadece iç çamaşırlarının olduğunu ve yalınayak olduğunu söylemişti.
Andava descalça o tempo todo, mesmo quando estava frio.
Çok soğuk bile olsa, sürekli yalınayak gezerdi.
E que gostava de andar descalça, mesmo quando estava frio. Exactamente.
Ve soğuk olsa bile yalınayak gezmeyi severmiş. /
- Esquece as meias pretas. Descalços, amor, descalços. - Não posso ficar desempregada.
- Tamam siyah çorapları unut. yalınayak, bebeğim, yalınayak.
O Rivers não te dá sapatos?
Rivers seni yalınayak mı dolaştırıyor?
"poderá, na verdade, fazer com que uma geração volte a ficar descalça."
"bir neslin yeniden yalınayak dolaşmasına neden olabilir."
Só tu e eu. Descalços na areia.
Sadece sen ve ben, kumsalda yalınayak.
O Rasheed quer conhecer-te.
Daha önce Nayak çetesindeydi.
Gosto da ideia.
Kumsalda yalınayak.
Foi um passeio de 8.45 km.
En yakındaki TV seti için kışın yalınayak,
Posso ir descalço, não há problema.
Fakat sorun değil, yalınayak da gidebilirim.
Com "lista dos convidados", queres dizer que não estás interessado em casar de pés descalços numa praia das Fiji?
Sadece Fiji bir yalınayak-on-the-beach düğün sahip Tamam, tarafından "konuk listesi," Sen gerçekten ilgilenmiyor diyorsun?
Anda-se descalça cinco anos e meio...
Beş buçuk yıl yalınayak dolaşınca!
Sem atrito para a segurar.
Yalınayak olması da kötü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]