Translate.vc / Portuguese → Turkish / Naz
Naz translate Turkish
547 parallel translation
Queres limitar o teu número?
Bana naz mı yapıyorsun?
E ela a portar-se como uma fidalga, só porque cheguei aqui a horas!
Ama hanımefendi naz yapıyor. Neymiş efendim, zamanında gelmişim!
Sei que estão querendo solucionar este crime local, mas acreditem : não estou sendo reservado com vocês.
Yerel bir cinayet gibi görünen bir vaka çözmeye çalıştığınızı biliyorum... ama lütfen inanın, size naz yapmıyorum.
Não como protetor, intendente ou substituto, e sim como herdeiro legítimo, através das gerações, por sangue e nascimento... vosso direito de nascimento, vosso império, vossos bens.
Ama naip, nazır, vekil olarak değil ya da başkası adına ikinci derece bir aracı olarak da değil ; silsileden, kan bağıyla, soydan gelme hakkınızla, tek başınıza ülkenin hâkimi olarak üstlenin.
Aquela cadeira, recebi-a da própria Nazimova.
Şu sandalyeyi Nazımova'nın kendisinden aldım.
Pronto e disposto a tudo.
Hazır ve nazırım.
Quando ela responde com alguma frieza a uma das suas cartas ele arrebata-se e suplica-Ihe que não se faça de sedutora porque ele pode morrer de um dia para o outro.
Kız mektuplarından birine biraz soğuk bir cevap yazdığında kendini kaybetmiş... Ona naz yapmaması için yalvarmış, her an ölebileceğini söylemiş.
- Eu ajudo-te se quiseres fazer mais tarde. - Vamos, não te armes em difícil.
Hadi ama, naz yapmayın artık.
- Pronto e carregado.
- Hazır ve nazır efendim.
- Pronto e carregado, senhor.
- Hazır ve nazır efendim.
Está a se fazer de difícil?
Naz mı yapıyorsun?
Não se preocupe. Está muito bem, o pequeno Stanislas.
Bir şey oImaz, haydi, naz yapmayın.
- Meu Deus, não sejas fingido.
- Tanrı aşkına, naz yapma.
- O polícia omnipresente.
- Hazır ve nazır polisimiz.
Vai foder com teus mortos!
Biraz naz yapalım be!
A turnê está sendo um desastre e os produtores não querem mais merda.
Turne bir felaket. Tanıtımcılar nazını çekemiyorlar.
Mas seus advogados disseram que veio pedir desculpas a Baby Jesus... porque Baby não tá a fim de aturar gracinha... de nenhum astro arruinado.
Ama avukatları ona benimle barışmasını tembih etmiş çünkü Bebe kimsenin nazını çekemez özellikle eski süperstarların nazını.
Vamos, meu favo de mel.
Hadi, naz yapma, hadi.
Boris Vladimiravitch Chtiurmer, mestre-de-cerimônias, membro do Conselho de Estado e proprietário de inúmeras fazendas.
Boris Vladimirovich Sturmer, Saray Nazırı Danıştay üyesi, malının mülkünün haddi hesabı yok.
Armada e preparada.
Hazır ve de nazır.
" Dá os meus cumprimentos ao tio Rupert, quem havia de pensar, o doido do tio Rupert, Ministro da Guerra com poder de vida ou morte sobre qualquer soldado no exército.
" Rupert Amcaya selamlarımı söyle, hatırlarsın, ordudaki bütün yaman askerleri idam etme ve af yetkisine sahip olan, Harbiye Nazırı, Çılgın Rupert Amca.
O seu tio Rupert que acabou de ser nomeado Ministro da Guerra.
Harbiye Nazırı olan Rupert Amcanız.
O tio Rupert acabou de ser nomeado Ministro da Guerra!
Rupert Amca Harbiye Nazırıydı.
Transformar-se em palhaço na esperança ignóbil de ver, nos lábios de um ministro nascer um sorriso, enfim, que não seja sinistro?
Yoksa nazırın yüzü gülecek diye bir an karşısında takla mı atmak lazım her zaman.
Estás pronto como um tonto.
Hazır ve nazır.
Que quer isso dizer?
"Hazır ve nazır" mı?
Não te ponhas com caprichos e vai correr tudo bem.
Huysuzluk veya naz yapmaya kalkma, üstesinden gelecek kudretteyiz.
Da empresa'Tudo Pronto'
"Hazır ve Nazır Ev Düzenlemeleri."
Se sabe alguma coisa, fale comigo, mas não se faça de tímido... e não diga, "vá-se foder" porque francamente é uma perda de tempo.
Bana verecek bilgin varsa ver, ama naz yapıp... "siktir git" deme, çünkü zaman boşa akıyor.
Só me estava a fazer de difícil.
Sadece naz yapıyordum.
Soldado Nazim, Achmed.
Er Nazım, Ahmet.
Não estou a fazer-me de difícil, Al.
Burada naz yapmıyorum, tamam mı?
Eu não consentirei àquela idiotice do nome mítico.
O efsanevi isim saçmalığının nazını çekemem.
- Não corras muito ou ela foge.
- Ben.. aslında... Fazla naz da aşık usandırırmış ama.
Não percebo como é que ainda podes estar zangado connosco.
Nazıl olur da bize hala kızgın olabilirsin anlamıyorum.
Que se lixe, anda daí.
Hadi, naz yapma.
Em posição e pronta.
Hazır ve nazır.
Casa de praia : 1, 2 milhöes!
Denize nazır, 1.2 milyon.
É pouco faladora de propósito, ou recusa-se a dizer-me o seu nome?
Naz mı yapıyorsun yoksa bana adını mı söylemek istemiyorsun?
Apenas estou a fazer-me de difícil.
Sadece naz yapiyorum.
Diz-lhe que eu lá estarei com sinos em cima de mim.
Zamanında hazır ve nazır olacağım.
- Esses "Mãe" não resultam comigo.
Bu "anneee" nazı bana işlemez.
Estás apenas a tentar enganar-me.
Sadece naz yapıyorsun.
- Pronto Freddy!
- Hazır ve nazırım!
És o meu compincha.
Sana nazım geçer.
Mas somos convidados indesejáveis na casa de Nazir Hassan.
Ne var ki Nazır Hasan'ın evinde davetsiz misafirleriz.
Vá lá sua resmungona.
Hadi, naz yapma.
Esta pronta e a espera na cozinha, mas ha uma pequena complicacao.
Mutfakta hazır ve nazır bir şekilde bekliyor ama küçük bir sorunumuz var.
Ela provoca demais.
Amma naz yaptı.
Qual convencida?
Haydi ama, nazlanma. Naz yapan kim!
Céus!
Bu ne naz böyle!