Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ollie
Ollie translate Turkish
933 parallel translation
Olá querido.
- Ollie, canım. - Evet, şekerim?
Lamento, Ollie.
- Çok üzgünüm, Ollie.
Amo-te e não me importo que saibas, Ollie.
Kahretsin, seni çok seviyorum. Bunu artık öğrensen de umurumda değil Ollie.
Nada nos pode mudar, Ollie.
Hiçbir şey bizi değiştiremez, Ollie.
Amo-te, Ollie.
Seni seviyorum Oliver.
Ollie, terás de resolver os teus problemas à tua maneira.
Problemlerini kendi başına çözmek zorunda kalacaksın.
Ollie! Olha, um desenho do "Vitória".
Ollie, şu resme bak.
É a única coisa certa, Ollie.
En doğru yol bu Ollie.
Ollie, vamos voltar ao escritório.
Ollie, hadi ofise geri dönelim.
Compra-lhe a propriedade, Ollie.
Satın al ve defet onu buradan.
Todos me chamam de OIlie.
Herkes bana sadece Ollie der.
Obrigado pelo convite, OIlie.
Yukarı çağırdığın için teşekkürler, Ollie.
Bem, até logo, OIlie.
Hoşçakal, Ollie.
- Boa noite, OIlie.
- İyi akşamlar, Ollie.
OIlie pediu que eu subisse, disse que näo estava...
Yukarı gelmemi Ollie istedi. O sizin...
OIlie pediu que eu viesse vê-la.
Ollie yukarı çıkıp, sizi görmemi istedi.
E darei a OIlie uma receita de alguns barbitúricos.
Ve sonra Ollie'ye yatıştırıcı için bir reçete vereceğim.
OIlie, sua esposa morreu.
Ollie, karın ölmüş.
OIlie, sinto muito.
Ollie, gerçekten çok üzgünüm.
Ela näo está viva, OIlie.
Yaşamıyor, Ollie.
Obrigado, OIlie.
Teşekkür ederim, Ollie.
Aqui é o ollie. Só liguei pra dizer que está tudo bem.
Her şeyin yolunda olduğunu haber vermek için aradım.
Ligue para OIlie.
Ollie'yi ara.
OIlie näo responde.
Ollie cevap vermiyor.
OIlie me ligou...
Ollie beni aradı...
Ligue para o ollie outra vez.
Ollie'yi tekrar ara.
- Sou o lenhador Olé.
- Ben uzun Ollie.
Está bem, Ole.
Tamam, Ollie.
" Isto é o meu livro. Ollie Warfield.
Bu benim İncil'im.
Não se mexam, Ollie e Jessie.
Kımıldamayın kızlar.
- Viva, Ollie.
- Hey, Ollie.
Não dói, Ollie.
Canım acımıyor Ollie.
Ollie?
Ollie?
- Ollie, que tal vão as coisas?
- Ollie, nasıl gidiyor?
Ollie, vim só buscar o meu correio e passar um bocado na Esther.
Sadece mektuplarımı almaya ve Esther'de biraz takılmaya gittim.
- O Ollie?
- Ollie nerede?
- Ora, Ollie.
- Oh, yapma, Ollie.
Tem calma, Ollie.
Kendine iyi bak, Ollie.
- Óptimo, Ollie.
- İyiyim, Ollie.
Não te precipites, Ollie.
Sakin ol Ollie.
Os meus princípios são diferentes dos teus, Ollie.
Benim kurallarım seninkilerden farklıdır Ollie.
- Sei lá. Ollie.
- Bilmiyorum, Ollie.
- É aqui, Ollie?
- Burası mı, Ollie?
Ollie, quero vê-lo a sangrar por tudo quanto é buraco.
Ollie, lanet bedenindeki her deliğin kırmızıya dönmesini istiyorum!
Acaba com eles, Ollie!
Patlat onları, Ollie!
- Sim, Ollie.
- Evet, Ollie.
Conta a tua historia Oliver...
Hikayeni anlatsana, Ollie.
Ollie...
Ollie çıkalım buradan. Korkuyorum.
Ollie, estás a ver aquilo?
Ollie, gördün mü? Bu Rink'in kamyoneti.
Claro.
Toprağını satın al Ollie.
O pai da Ollie e do Jessie.
Onları bulmama sadece sen yardım edebilirsin.