Translate.vc / Portuguese → Turkish / Only
Only translate Turkish
300 parallel translation
I only did this for you, so you'd realize it was all over between us.
Bunu aramızda her şeyin bittiğini anlaman için yaptım.
There's only one way to handle you.
Seninle başa çıkmanın tek bir yolu var.
E a única coisa que tínhamos onde dormir... era uma pele de búfalo.
" And the only thing we had sleep was a buffalo skin.
Estão de ponta contigo só porque não podem sair por tua culpa.
135. Look, they're only needlin'you because you had'em confined to the post.
Não só verdinhas No Verão Como também Quando está frio
( Not only green when summer's here, but also when'tis cold and drear )
Filho Único para UN-1.
Only Child'dan BM-1'e.
UN-1 para Filho Único. UN-1 para Filho Único.
Yüksek frekansta BM-1'den Only Child'a.
Tu ficarás sozinho ( Não és o único )
You'll be the lonely one, you're not the only one
Não será destilado da essência de certas orquídeas encontradas apenas em determinadas épocas, será?
Not distilled from the essence of orchids found only in certain recesses?
# # Conheci-o num só dia
# # I've only known a day
# # Este homem só
# # This one and only man
As provas aqui apresentadas são a única base da vossa decisão.
The evidence presented here is the only basis of your decision.
Ah, you only need to know E a única coisa que você precisa saber
# Bilmen gereken tek şey #
Ah-ah-ah, you only need to know Ah-ah-ah, você só tem de saber
# Ah-ah-ah, sadece bilmen gereken #
You only need to know Você só precisa saber
# Bilmen gereken bir şey var #
JAMES BOND estará de volta em 007 MISSÃO ULTRA-SECRETA
JAMES BOND, FOR YOUR EYES ONLY ile geri dönecek
A única dívida que tens é para contigo mesmo.
Only obligation you've got is to yourself.
Porque foi a única coisa que nos tirou da selva.
Because that's the only thing that got us out of the jungle, with our minds.
We're only here for love...
Biz yalnızca aşk için buradayız...
We're only here for love
Aşk için buradayız...
Quando comemos?
"That's my only motto Free of obligations" - "Only the murmurin'breeze" - Ne zaman yiyoruz?
# Only fools rush in
Sadece aptallar acele eder
# Only the lonely # Know the way I feel tonight
# Sadece yalnızlar # anlar benim bu geceki halimden
# Only the lonely
# sadece yalnızlar
# Well, you said that I # Was your only girl
# Bak, hayatımdaki tek kadın # sensin demiştin
# Only the lonely
# Sadece yalnızlar
# Love is their only
# Aşk onların tek
- "I Only Have Eyes for You".
- "l Only Have Eyes for You."
After Hai's death, it was only a matter of time before they got him.
Nihal'in ani ölümünden sonra, yaşaması zaten imkansızdı.
It's only candy.
Şeker onlar.
He's only sleeping.
Uyuya kalmış yorgunluktan.
Don't forget you're our only hope.
Hastalancaksın bak ama.
Quando se descarrega o autoclismo, toca "We" ve Only Just Begun ".
Sifonu çektiğinde "Daha Yeni Başladık" adlı şarkı çalıyor.
Nós experimentamos only o pesadelo Americano.
Yalnızca Amerikan kabusunu yaşıyoruz.
Eu era special. O only coIoured criança no class.
Ben özeldim, sınıftaki tek renkli çocuk.
Era o only tempo em meu life que eu fiquei antes do Criador ofAII..... e feIt like um complete ser humano
Yaratıcının karşısında dururken kendimi ilk defa, tam bir insan olarak hissettim.
O Americano Negro pode neverbe bIamed forhis racial hostilidades,..... ele é only reagindo para 400 anos ofoppression e discriminação.
Amerikalı zenciler, ırkçı düşmanlığı için asla suçlanamaz. Yalnızca 400 yıllık eziyet ve ayrıma tepki veriyorlar.
Mas como racismo Ieads América em cima o suicidaIpath,..... Eu faço believe que o youngergeneration will vê a caligrafia no wall,..... e muitos ofthem will quer girar para o spirituaIpath ofthe verdade,..... o only modo left neste world...
Ama Amerika'daki ırklar, bu intihar yolundan elbet çıkacak. Genç kuşağın, duvardaki yazıyı göreceğine inanıyorum. Ve çoğu, doğrunun ruhani yoluna dönmek isteyecek.
E only os enganos têm sido meus.
Sadece hatalar benimdir.
Eles will diz isto ele é ofhate, um fanático,..... um racista que pode only trazer evil para a causa para que você struggle.
Nefret dolu olduğunu, ırkçı olduğunu uğrunda çabaladığı hedefe yalnız kötülük getireceğini söyleyecekler.
Howevermuch nós podemos ter diferido com ele,..... ou um com o outro sobre ele e seu value como um homem,..... let sua ida de nós..... sirva para only para nos trazer togethernow.
Daha ne kadar ondan farklı düşünebiliriz insan olarak değerini görmezlikten gelebiliriz bizden ayrılırken tek amacı bizi bir araya getirmekti.
"... tornou-se conhecido por cantar'Only You'em seis línguas. "
... "'Only You'adlı parçayı altı farklı dilde söylemesiyle ün yapmıştı. "
A Harriet sabe a letra da canção "Only You"?
Harriet, "Only You" nun sözlerini biliyor mu?
Ainda não chegámos à fase crítica do " Sabes a letra da canção'Only You'".
İlişkimizde henüz "Only You" nun sözlerini biliyor musun aşamasına gelemedik.
Queremos tocar "Only You", dos Platters.
Sizin şarkınızı çalacağız, "Only You".
Cada língua só me ajuda a dizer-te
# Each language only helps me tell you #
That it's only the thrill
Bu aynı heyecan
Only logical
Ama mantıklı
Se conseguíssemos recuperar o simbionte a tempo.
If only we could get the symbiont back in time.
Afirmativo, Filho Único.
Anlaşıldı Only Child.
Oh, que festa de aniversário mais aborrecida. Não te preocupes meu pequeno Bombie.
# # I only know I don't deserve you