English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ota

Ota translate Turkish

130 parallel translation
O Palácio Imperial, outrora chamado Castelo Chiyoda, foi construído há 500 anos pelo lorde Dokan Ota.
İmparatorluk Sarayı, eski adıyla Chiyoda Kalesi İmparator Dokan Ota tarafından yaklaşık 500 yıl önce inşa ettirilmiştir.
Vocês chamam a estes galhos secos, uma roseira?
Sen bu solan ota gül ağacı mı diyorsun?
Os sete braços do delta da foz do rio Ota enchem e vazam à hora do costume, precisamente à hora do costume, com água fresca, rica em peixes cinzentos ou azuis, dependendo da estação e da hora do dia.
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
As pessoas ao longo das margens lamacentas já não vêem a lenta subida da maré nos sete braços do delta da foz do rio Ota.
Çamurlu kıyılarda artık kimseler seyretmiyor... Ota Irmağı'nın deltası üzerindeki... yedi kolunda suların alçalıp yükseldiğini.
É muito bom no campo, doutor.
Hem ota hem de doktora yarar.
Preciso de um charro.
- Ota ihtiyacım var.
- Entäo, que dizes ao tal charro?
- Şu ota ne dersin?
Eu não preciso dessa merda.
Benim bu ota ihtiyacım yok.
Os New York Yank ees gostariam de dar as boas-vindas a Miss Connecticut, a Miss Rhode Island e a Miss North Dak ota, todas elas concorrentes ao título de Miss América, atribuído no concurso deste fim de semana, em Atlantic City.
New York Yankees Connecticut güzelini, Rhode Island güzelini ve Dakota güzelini ağırlamaktan memnuniyet duyar. Üçü de bu hafta sonu Atlantic City'de yapılacak olan Amerika Güzellik Yarışması'na katılacak.
Acho que podia fumar um pouco de erva.
- Sanırım ota ihtiyacım var
Um Japonês chamado Ota...
Bir Japon ismi, Ota...
- Conhecem um Ota, um japonês? - Jogos de computador?
Japon markası Ota'yı duydunuz mu hiç?
Não sou como tu e nem sequer conhecemos esse tal "Ota".
Bu Ota'nın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz bile.
E vamos ficar falidos, ele não sai nada barato.
İflas edeceğiz galiba. Bu Ota, ucuz da değildir.
Será que andam a copiar esse Ota?
Belki, Ota'yı taklit eden birileri de vardır.
Encontrei um imitador local do tal Ota.
Ota'nın, yerel bir taklidini buldum.
NJ, leva o Sr. Ota a jantar, diz-lhe que queremos assinar mas mostra-te difícil, para obtermos mais tempo.
NJ. Bay Ota'yı, akşam yemeğe çıkar. Anlaşma konusunda hevesli olduğumuzu söyle.
Ato é a imitadora da Ota.
Hayır, Ato Ota'nın taklidi.
O Patrão Huang sabe tudo do Ota.
Patron Huang, Ota hakkında herşeyi biliyor.
NJ é um velho amigo de Ota-san, não é?
NJ, Ota-san'ın çok eski arkadaşıdır. Değil mi, NJ?
Apanha o avião para Tóquio e contrata já o Ota.
Derhal Tokyo'ya uçup, Oto'yla anlaşma imzalamalısın.
Huang tinha lojas de videogames, conhece bem o trabalho do Ota.
Huang oyunlardan anlar. Ota'nın personelini de iyi bilir.
Calma, falei com o Sr. Ota...
Sakin ol, Bay Ota'yla konuştum..
Devias até festejar, não prometemos nada ao Ota.
Bunu kutlamalıyız! Ota'ya hiçbirşey için söz vermedik.
O Sr. Ota é boa pessoa, e a nossa dignidade?
Bay Ota iyi bir insan. Nerede bizim itibarımız!
Sim, estúpido'ota-idi'!
Evet, gögöt hegerigif!
Olhem-me para este saquinho de erva!
Şu ota bak be!
Lamento... deve-se ter encravado tenho uma maldita carniceira aqui...
Üzgünüm. Yabani bi ota denk gelmiş olmalı. Burada lanet olası bir kasap var!
Preciso de mais erva.
Biraz daha ota ihtiyacım var.
A um vegetal?
Bir ota mı?
- A casa-de-banho outra vez? - Então depois de eu tirá-los, Peguei num bocado de palha, e levantei-me.
- Üzerimi temizledikten sonra... bir ota tutunup kendimi yukarıya çektim.
Fiquei com a maconha.
Odamda bıraktığın ota el koydum.
Ota, issso doe.Isso doe.
Ota, acıtıyor. Acıtıyor.
Queres fumar cocaína?
Biraz ota ne dersin?
Estou a começar a ter resistência à minha medicação.
Bu ota karşı oluşan bir tepki sanırım.
O Range Rover a troco da erva.
Ota karşılık Range Rover.
Não preciso de mais erva.
Başka ota ihtiyacım yok.
" Toda a carne é como a erva, e toda a glória do homem como a flor da erva.
İnsan soyu bir ota benzer, tüm yüceliği de bir kır çiçeği gibidir.
Preciso de erva!
Ota ihtiyacım var!
Está bem, preciso de erva, agora!
Pekala, ota ihtiyacım var, şimdi!
Não de erva daninha.
Ota değil.
Elas são com dentes-de-leão ou como ervas, mas elas não são ervas.
Karahindibaya ya da ota benziyor ama ot değil.
Parece-se com um cachimbo haxixe.
Ota benziyor.
"Botão da C.B." é erva que vem da Colúmbia Britânica, por isso chamam de "Botão da C.B." ou "maconumbia".
BC bud British Columbia'dan gelen ota denir. Bu yüzden ona BC bud ya da "beasters" derler.
Adoro erva.
Ota bayılıyorum.
Só necessito das ervas.
Şifalı ota ihtiyacım vardı.
Até à vista, otá...
Görüşürüz!
"Ter caído sozinha." Seu otá... Têm 72 horas.
"Kendiliğinden çökmek ha?" Seni... 72 saatiniz var.
Não era Ota?
Ota değil mi?
Calo ota? !
Yıldız göbeği mi?
- Como pudeste fazer isso?
- Bunu nasıl yaparsın? - Ota ihtiyacım vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]