Translate.vc / Portuguese → Turkish / Owen
Owen translate Turkish
3,015 parallel translation
Pedimos ao Owen para o experimentar porque, ao que parece...
Owen'a denettirdik, çünkü meğerse...
Ouve-me, Owen com mamas grandes. Nós queremos um casamento e queremo-lo agora.
Bana bak, memeli Owen, düğün istiyoruz, hem de hemen!
Owen, porque tiraste o vestido?
Owen, neden gelinliği çıkarmak?
Owen, não cruzes as pernas como eu.
Owen, lütfen bacaklarını benim gibi üst üste atma.
- O que foi agora, Owen?
Bu sefer ne oldu Owen?
Owen, solta-o.
Owen, bırak onu.
Houve um problema com o Owen.
Owen ile bir şeyler yaşandı.
Owen, podes mostrar-nos quem é a penetra?
Owen, partimizi bölenin kim olduğunu görebiliyor musun?
Porque está o Owen a cantar?
- Neden Owen şarkı söylüyor? - # Seni tatlı şey #
Não é o Owen, é o The Big Bopper.
Owen değil bu. Big Bopper.
Sim! Paga, Owen.
- Dökül Owen.
Vá lá, não dês numa de Owen.
Lütfen Owen'mayayım.
Três vitórias, nada de Owens.
Üç kez kazandım, hiç Owen'madım.
Marcaram. Owen, esta posição dá sorte.
Owen, bu pozisyon şans getiriyor.
Então... O Owen parece o The Big Bopper.
Owen'ın sesi Big Bopper'ınkine benziyor.
Owen, gostas de gelado?
- Owen, dondurma sever misin?
Owen, passas-me o meu cesto de fiambre frogger?
Owen, çükübiklerimi fikiboklar mısın?
Owen, não a deixes definir-te.
Owen, senin kim olduğunu sana anlatmasına izin verme.
- Como estão a Alex e o Owen?
- Alex ve Owen ne durumda?
Owen Elliot.
Owen Elliot.
O Owen tinha razão. Ele já devia estar liquidado.
Owen haklıydı, şimdiye kadar konuşması gerekirdi.
- Alex e Owen.
- Alex ve Owen.
O Owen e a Alex não vão chegar a tempo.
Owen ve Alex başaramayacak.
Importa-se, Owen?
Sen umursuyor musun Owen?
Owen.
Owen.
- Owen.
Owen.
Paris, Owen...
Harris, Owen,..
Não estavas em São Francisco, Owen.
San Francisco'da değilmişsin Owen.
Estava a pensar, já que não atiraste em mim na saída de Owen Island...
Düşünüyordum da, Owen Adası yolunda beni vurmadığın- -
Vamos discutir isso antes de chamar o Owen.
Owen'a haber vermeden bu konuyu tartışmayalım bence.
- Demitir o Owen?
- Owen'ı mı kovacaksınız?
- Não vamos fazer isso.
Owen'ı kovmuyoruz.
Não interessa quem está a dar essas ordens. - Isso não vai acontecer.
Bak, sana bu emirleri kimin verdiği umurumda değil Owen'ı kovmayı rüyanızda görürsünüz.
Owen, estão a falar sobre substituir-te.
Owen, yerine başkasını geçirmeyi düşünüyorlar.
Owen... O que se passou?
Owen, ne oldu?
Avisar o Owen era o mínimo que podíamos fazer.
En azından Owen'ı uyarabilirdik.
Já falaste com o Owen?
Owen'la konuştun mu? Hayır.
O Owen e o Derek estão no limite.
Owen'la Derek gırtlak gırtlağa geldi.
O lugar não funciona sem o Owen.
Burası Owen olmadan işlemiyor, Derek.
Porque não é com ele.
Owen değil çünkü.
Em primeiro lugar, apoio a volta do Owen Hunt como Chefe de Operações, de imediato.
Pekâlâ. Birincisi, Owen Hunt'ı hemen cerrahi şefliği görevine geri getirmeyi teklif ediyorum.
Vai ser a nossa maior prioridade quando o Owen Hunt vier dividir a sua opinião.
Owen Hunt gelip önerilerini bizimle paylaşınca en yüksek önceliği buna vereceğiz.
ENCONTRADO CLASSIFICAÇÃO : IRRELEVANTE O aviso de tempestade é para as áreas costeiras, condados Nassau e Suffolk.
Nassau ve Suffolk bölgelerinin sahil kısımlarına Doğu ve Güney Hampton'a ve Owen Adası'na fırtına uyarısı yapıldı.
Incluindo East e South Hampton, além de Owen Island. Chuvas e ventos fortes vão continuar durante a noite.
Sağanak yağmurlar ve tahrip edici rüzgarlar geceye dek devam edecek.
Mas alguém esteve aqui e procurou muito para encontrar um recibo de aluguer de Owen Island.
Ama biri çoktan gelip Owen Adası'nda kiralık mülk için epey efor harcamış bile.
Owen!
Owen!
A Nikita entrou.
Tamam, Nikita içeride. Sean, Owen, siz hazır mısınız?
- Sean, Owen, estão prontos?
Evet, ben yerimi aldım.
Boa, boa, o Owen não está.
Owen gelmemiş.
- Owen...
Tamam... - Owen.
Owen...
Owen!