English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Parsons

Parsons translate Turkish

645 parallel translation
Dr. Parsons?
Dr. Parsons.
Mr. Kittredge ainda não chegou.
Bay Kittredge henüz gelmedi, Dr. Parsons.
O vigário Parsons nunca viu o Kittredge, pois não?
Yaşlı Parsons, Kittredge'i hiç görmedi, öyle değil mi?
- Mandá-lo para o General Parsons?
- Onu General Parsons mı göndereyim?
O Gen. Parsons quer ver os comandantes todos o mais cedo possível.
General Parsons bütün birlik komutanlarını ofisinde bekliyor.
Se sobreviver a isto, vou ao General Parsons e conto-lhe a história toda.
Eğer buradan sağ çıkarsam, doğruca General Parsons'a gideceğim. Tüm olanları anlatacağım.
Engraçado o que me disse antes sobre o ir ao General Parsons falar disto e daquilo.
Bir süre önce söylediklerini düşünüyordum da General Parsons'la konuşacağını mı söylemiştin.
Não vai contar nada ao General Parsons.
General Parsons'a hiçbir şey söyleme.
- Quero falar com o General Parsons.
- General Parsons'la konuşmak istiyorum.
Fala o General Parsons.
Ben General Parsons. Alo?
Queria fazer uma chamada de longa distância para Miss Louella Parsons. Telefonista?
Bir dakika.
O ano passado foi o melhor investimento que já fiz. Para a próxima, vou ter sorte.
Bayan Louella Parsons'u aramak istiyorum.
Outra vez, Chance? Agora já sei como é, amor.
Evet, Bayan Louella Parsons, meşhur film yazarı.
Tenente Parsons, Marinha Real.
Ulusal Donanma'dan Teğmen Parsons.
Por exemplo, o jovem Parsons da Marinha Real - o que está agora a pousar.
Şey, eee... Kraliyet Donanmasından genç Parson örneğin... şu anda iniş yapan kişi.
Estão todos à sua espera.
Teğmen Parsons nerelerdesiniz?
Está tudo bem, Tenente Parsons?
Teğmen Parsons iyi misiniz?
Está a trabalhar melhor agora, Parsons?
Şimdi daha iyi çalışıyor mu, Parsons?
Parsons.
- Parsons.
Bem Parsons me disse que Wheeler teve que deixá-la ir... porque não havia entregado nada útil... a não ser uma história de um poli... que conduzia uma ambulância da policia.
Ben Parsons, Louise polis ambulansı süren bir polis hakkında bir hikâyeden başka işe yarar bir şey yazmadığı için Wheeler'ın ona yol verdiğini söyledi.
- Parsons.
- Parsons.
- Sr.ª Parsons, uma chave inglesa?
- Bayan Parsons, somun anahtarı?
Sabe muito bem como é que nós - os Parsons - somos.
Biz Parsons'ların nasıl olduğunu bilirsin.
Parsons?
Parsons?
- Parsons atira uma bola... - Boa!
Parson merkeze doğru uzun bir top atıyor....
O Parsons passou ao central, e lá vem o Jacamazzi.
Pekala. Parsons merkeze doğru uzun vuruyor ve Jacamazzi de geliyor.
Ross Jennings. - "Sheriff" Loyd Parsons.
- Ross Jennings. - Şerif Lloyd Parsons.
Basta, Loyd Parsons!
Bu kadar yeter, Lloyd Parsons.
Esta manhã, cedo, o Parsons viu três homens que iam para o leste.
Parsons şafakta doğuya giden üç kişi görmüş.
As senhoras estiveram bastante bem. Esta é a Sra. Williams, a Sra. Parsons, a Sra. Reid, a Miss... Gostaria de vos apresentar...
Şef, sizinle tanıştırmak isterim.
E o Sr. Parsons ligou.
Bir de Bay Parsons aradı.
- Obrigado, Parsons.
- Teşekkür ederim, Parsons.
- É tudo, Parsons.
- Sen de yatabilirsin, Parsons.
Parsons, o mordomo, ouviu o Sr. Leverson a discutir com o tio.
Kahya Parsons, Bay Leverson'ın dayısıyla tartıştığını duymuş.
Acha que a minha fotografia aparece nos jornais, Sr. Parsons?
Gazetede resmim çıkar mı dersiniz, Bay Parsons?
Sr. Parsons, queria falar consigo, por favor.
Mösyö Parsons, sizinle konuşmak istiyordum.
Ontem à noite ouviu uma discussão entre o Sr. Leverson e o Sr. Reuben.
Mösyö Parsons, dün gece Mösyö Leverson'ın Sör Reuben'la tartıştığını duymuşsunuz.
Sr. Parsons, reparou se algum dos talheres está danificado?
Mösyö Parsons çatal bıçak takımından zarar gören var mı?
- Sim, Sr. Parsons.
- Peki, Bay Parsons.
Frequentei a Parsons.
Parsons'a gittim.
E isso não é tudo. O Emediato Parsons pediu a sua pejuta fria.
Elbette, ışınlama işleminde çatlağın açık kalma süresi ile ilgili olarak zamanlama çok önemli bir duruma geliyor.
Orlando, Parsons, Peterson, Platt, Porter...
"Orlando, Parsons, Peterson, Platt, Porter..."
Imediato Parsons, importasse de manter um olho nas coisas até que eu chegue... e, uh, roda o DARVOT FRITTERS a cada dez minutos até que se tornem um pouco verde-amarelado
Teğmen Parson, rica etsem ben geri dönene kadar buraya göz kulak olur musunuz... ve darvot'u her 10 dakikada bir çevirirseniz sevinirim.
Jarvis, Parsons, ponha esses homens sob custódia.
Jarvis, Parson, şu adamları tutuklayın.
O palco estava pronto para os Alan Parsons Project, que, ao que creio, era um hovercraft.
Sahne bir çeşit hoverkraft olduğunu düşündüğüm Alan Parson Project için hazırlandı.
Havia 100 armas, desde espingardas, material do exército... tudo comprado por conhecidos de Seaver Parsons,
Saldırı tüfeğinden, ordu malı silahlara kadar yüzlerce silah Seaver Parsons'ın tanıdıkları tarafından satın alınmıştı.
Sim, Miss Louella Parsons, a famosa colunista de cinema.
Ne satıyorsanız istemiyorum. Özür dilerim. Özür dilerim ama daha fazla bu odada kalamazsınız.
Leva-me contigo.
Louella Parsons cevap vermiyor.
Miss Palmer e a Miss Kerr.
Bu Bayan Williams bu Bayan Parsons, bu Bayan Reid, bu Bayan Palmer ve bu da Bayan Kerr.
Parece-me que está a defender o Emediato Parsons.
Deri canlandırıcı, lütfen.
Imediato Parsons, importasse de manter um olho nas coisas até que eu chegue... e, uh, roda o DARVOT FRITTERS a cada dez minutos até que se tornem um pouco verde-amarelado
Kaptan!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]