Translate.vc / Portuguese → Turkish / Passes
Passes translate Turkish
1,153 parallel translation
É por isso que é tão importante que nos passes essas informações o mais rápido possível... para que possamos ter tempo para meter as WhiteStars em posição.
Bu yüzden istihbaratı mümkün olduğunca çabuk elde etmeli Ak Yıldızları mevzilendirmek için bize zaman kazandırmalısın.
Quero que passes uma mensagem ao Angel.
Angel'a benden mesaj götür.
Não me passes essa faca!
O bıçağı bana verme.
Não te passes comigo.
Lütfen bana kızma.
Não lhe passes o pão.
Hayır. Verme ekmeğini ona.
Mal passes aquela porta vais começar a sentir-te melhor.
Bu kapıdan çıktığın anda kendini iyi hissedeceksin.
Não quero que passes daqui.
Benimle daha fazla devam etmeni istemiyorum.
Não passes diante da câmara.
Kendi rolünü düşün.
Cap Rooney de 39 anos. Vencedor da Taça Pantheon duas vezes. Quase 50 000jardas de passes.
2 kez Pantheon Kupası kazanan 39 yaşındaki Kaptan Rooney yerine yedek oyun kurucu bırakıyor.
Então, ele arranjou-nos passes para a casa de férias na praia, e nós fomos.
Bizim için sahil evine giriş ayarlamış, biz de gittik.
Metade destes têm passes de estacionamento do Liceu East High.
Bunlarin yarisinda East High okulu otopark belgesi var.
Vamos, amor. Não temos todo o tempo para que passes!
Haydi güzelim, kuluçkaya yatmanı bekleyemeyiz!
Uns quantos passes errados e alguns cestos falhados.
Birkaç kötü pas, kaçırılan birkaç basket.
Não me passes chamadas, sim?
Telefon bağlama lütfen. Peki.
Temos passes para os bastidores, acesso total, amor, para ver os Dishwalla no P3.
P3'te Dishwalla'yı görmek için kulise girmeye iznimiz olacak, bebeğim.
Primeiro, quero despir a roupa toda e deixar que me passes creme no corpo todo.
Öncelikle üstümdekilerin hepsini çıkarmak ve bana masaj losyonu sürmeni istiyorum.
Escuta, não te passes, mas acho que o perdi.
Dinle hemen çıldırma ama onları kaybettim.
Não te passes!
Sakın korkma!
Quero fazer as passes com ele.
Ve bunu telafi etmek istiyorum.
É tal como o disse : quero fazer as passes contigo.
Söylediğim gibi, aramızın düzelmesini istiyorum.
São passes para uma exibição de teste de um novo filme com...
Yeni bir filmin önizlemesi için giriş kartı.
São passes para o visionamento de um filme com
Yeni bir filmin önizlemesi için giriş kartı. Başrolde -
Não, não lhe passes...
Hayır, telefona verme!
Não te passes. Estou a pesquisar.
Şimdi araştırıyorum.
Não quero que passes frio.
Şey, biliyorsun üşümeni istemem.
Não te passes, pira-te.
- Delirip gitme, sadece git. - Oooo.
Que a passes quando chegar a hora, para o bem da tribo.
Günü geldiğinde onu aşiretin iyiliği için başkasına aktar.
Amigos, queremos que todos assistam à apresentação... portanto apresentem os vossos passes de imprensa.
Millet, herkesin tanıtımı izlemesini istiyoruz dolayısıyla lütfen basın kartlarınız hazır olsun.
Não te passes como ele.
Onun gibi kaybetme.
Não te passes, Manolito. Não.
- Hemen çıldırma, Manolito.
Passes, meninas!
Giriş kartı, kızlar!
É melhor responderes à minha pergunta, ou encarrego-me pessoalmente para que passes o próximo milénio... acorrentado a uma parede húmida a imaginar o que será... que está a sair-te pelos intestinos nos últimos 750 anos.
Ya soruma cevap verirsin ya da gelecek milenyumu, nemli bir duvara zincirlenmiş şekilde son 750 yıldır bağırsaklarından yukarı doğru çıkan şeyin ne olduğunu merak ederek geçirmeni sağlarım.
Ordeno-te que não rebentes e passes por aquele aro de metal.
Sana patlamadan o metal çemberin içinden geçmeni emrediyorum.
Não te passes!
Korkmayı kes!
Mas Talvez passes à rasquinha com um Suficiente.
Ama sadece C'yle geçersiniz.
Quero que passes lá pela loja.
Tamam, dükkanıma ne zaman gelirsin?
Deves conseguir muitos favores tipo passes, fiscalização, esse tipo de coisas.
Seni sevdiğinden sektör geçişleri ve kontrol noktalarından geçişine izin veriyordur.
Na semana passada, roubei passes, tipo, oito vezes.
Binanın giriş kartlarını geçen hafta sekiz kere falan çaldılar.
Não te passes.
Lütfen, korkma artık.
Só preciso que passes para bombordo.
Şimdi iskele tarafına geçmeni isteyeceğim.
Não te passes. Eu vou.
Tamam, yapma, geliyorum.
A tua namorada não se importa que passes tanto tempo comigo?
Kız arkadaşın benimle çok fazla vakit geçirmene bir şey demiyor mu?
Querido, podes não te aperceberes disso agora... mas estou a fazer-te um imenso favor fazendo com que passes tempo comigo.
Tatlım, belki sen şuan fark etmiyor olabilirsin fakat seninle zaman geçirerek sana aslında büyük bir iyilik yapıyorum.
Ei, Red, não te passes... mas se eu vir um veado ao pé da estrada, eu vou matá-lo.
- Hey, Red. Merak etme, eğer yolun kenarında bir geyik görürsem, ateş edeceğim.
Soletrado é perfeito para que nao passes vergonha.
Seni utandırmamak için bütün kelimeleri imla hatasız yazdım.
Memo, não passes.
Memo, geçmek yok.
Não, não tens de me lembrar cada vez que te passas. É possível que te passes mais vezes do que te passas?
Hayır, ne zaman işler karışsa bunu bana hatırlatmak zorunda değilsin tamam mı?
Bons passes.
İyi pas.
Eu quero bons passes!
İyi pas istiyorum.
Tenho de ver as referências, portanto, mostrem os passes-das-ratas.
Referanslarınıza bakacağım, amcık pasaportlarınızı hazırlayın.
Não te passes, está bem?
Paniğe kapılma.