Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pda
Pda translate Turkish
258 parallel translation
Desmontei pelo menos uma dúzia de telemóveis e pda ´ s da festa de ontem.
Şimdiki koşullarımıza baktığımda her şey mümkün görünüyor. Bunu söylediğim için bana kızmandan kokuyordum.
PDA e fax-modem, permite-nos comunicar enquanto consciência pura.
PDA ve fax modemlerle iletişim sayesinde... tümüyle sanal bir biçimde birbirimizle haberleşebileceğiz.
Não, mas achamos que tem um itinerário gravado num PDA.
Hayır, yolculuk planını PDA'dan indirebileceğimizi düşünüyoruz.
O homem loiro por trás de mim tem um PDA na mala.
Arkamda oturan sarışın adamın çantasında bir PDA var.
Trouxeste o PDA?
PDA'yı aldın mı?
Achámos um PDA num dos corpos da discoteca.
Gece kulübündeki cesetlerin birinde bir PDA bulduk.
Tentei, mas não consegui que ela se abrisse a ponto de confiar em mim.
Denedim ama onun güvenini kazanıpda onu konuşturamadım.
Pelo PDA?
Bölge Savcısı mı?
- Ainda tens o meu PDA.
- Avuç içi bilgisayarım hâlâ sende.
Não sei onde está o teu PDA e agora não posso falar.
Kate, bilgisayarın nerede bilmiyorum, şu an konuşamam.
Dou-te o teu PDA de manhã.
Bilgisayarını sabah alırsın.
- Stuart, o meu PDA.
- Stuart, bilgisayarımı istiyorum.
- Só quero o PDA, Stuart.
- Ciddiyim, bilgisayarımı istiyorum! - Stuart!
Dá-me o meu PDA.
Bilgisayarımı ver. Ver şunu!
Ele deu-me o PDA, - mas falta a coisa de bico.
Bilgisayarı vermiş ama kalemi unutmuş.
- Já tem o seu PDA de volta.
- Harika. - Bilgisayarını geri almışsın.
Acho que consigo chegar ao PDA e mandar um mail para Langley.
El bilgisayarımı alıp, Langley'ye e-posta gönderebilirim.
PDA.
ETG.
Ela transmitirá imagens para o meu PDA que o Marshall programou para identificar fracturas, tecido cicatrizado, ou implantes.
Çektiğin görüntüler benim cep bilgisayarıma aktarılacak. Marshall bıçak altına yatmış birinin yaralarını, dikişlerini ya da dokularını gösterecek bir tür program yükledi.
Eu entrei no velho PDA.
Ben eski cep bilgisayarıyla girdim.
- Sim, mas havia outras coisas como pastilha, selos, o meu PDA.
- Evet, ama başka şeyler de vardı sakız, pul, cep bilgisayarı gibi.
E tu? Investiguei alguns nomes que estavam no PDA.
Cep bilgisayarındaki bazı isimleri araştırdım.
Um número de telefone de Nova Iorque foi encontrado no PDA no seu apartamento.
Dairesindeki PDA`sinde bir New York telefon numarası bulundu.
O Cypher usa um PDA com um código único.
Cypher, özel bir şifresi olan Kişisel Dijital Asistan kullanıyor.
Parece um acessório para cinto de um PDA ou algo do género.
Cep bilgisayarı gibi bir şeyin bel klipsine benziyor.
O PDA do Danny?
Danny'nin cep bilgisayarını mı?
Destruí o exame e atirei o PDA ao mar.
Soruları yırttım, cep bilgisayarını okyanusa attım.
Funciona como um PDA.
Ayrıca cep bilgisayarı.
O Sr. Fugu e o PDA confirmaram que ela foi jantar com dois empresários.
Yani Bay Fugu ve cep bilgisayarı, iki iş adamıyla yemek yediğini doğruluyor.
Tem um PDA?
Cep bilgisayarın var mı?
À 1h57m alguém usou a porta de infravermelhos para fazer download de informação do teu PDA.
Saat 01 : 57'de, birisi senin el bilgisayarından kızılötesi yardımıyla bilgi çalmış.
A informação do meu PDA foi mexida.
Cep bilgisayarımdaki bilgiler karıştırılmış.
Sim? Como o meu PDA?
Cep bilgisyarım gibi?
PDA porreiro.
Güzel bir PDA.
É um PDA com telemóvel e ligação à internet.
Cep telefonu ve internet bağlantısı özelliği de olan bir PDA.
" Encontrei o teu e-mail no PDA dele e pensei perguntar-te.
E-postanı, onun adres defterinde buldum. Ve bir sorayım dedim.
Temos a hipótese de voltar ao que Fox River nos oferecia, à dinâmica da cadeia, aos jogos de poder, aos planos para uma tentativa de fuga...
Oh, bu çocuk akıllı... Bir yer değil, bir isim. - PDA'n, yanında mı?
Apanhaste-o?
- Evet. İyi iş. Şimdi konumunu PDA'ime gönder.
Envia a posição dele para o meu PDA.
Ve ulaşılabilir ol. Tamam.
Passa as coordenadas para o PDA do Jack.
Koordinatları Jack'in PDA'ine gönder.
Mantém o PDA contigo, ele avisa-te quando interceptar a transmissão do Basarov.
Basarov'un mesajını yakalayınca sana haber verir.
Ela acabou de lhe fanar o PDA do casaco.
Ceketinden el bilgisayarını aldı.
Estão a clonar o PDA do Tambor.
Güzel. Beceriyorlar. Tambor'un el bilgisayarını kopyalıyorlar.
A Nadia ainda tem o PDA dele.
El bilgisayarı hâlâ Nadia'da. Hadi.
Ele tem o PDA no casaco dele.
Dijital ajandası ceketinde.
O que é que ela está a usar para copiar o PDA dele? Está na carteira dela.
Sydney adamın ajandasını kopyalamak için ne kullanıyor?
Talvez um PDA ou um telemóvel.
Bir el bilgisayarı veya cep telefonu olabilir.
É um PDA.
Cep bilgisayarım.
Depois o PDA.
Neler oluyor?
- O meu PDA.
- El bilgisayarım.
O PDA... está protegido com um software de reconhecimento de caligrafia, por isso, é preciso passar para o charme.
Yani cazibeni kullanmalısın.