Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pedi
Pedi translate Turkish
13,743 parallel translation
Mal falei com ele. Só lhe pedi bebidas.
Yok canım, sadece içki siparişi verdim.
Pedi-lhes perdão.
Beni affetmelerini istedim.
Precisavas de um fato, por isso te pedi para vires cá.
Takım elbise lazım demiştin, bu yüzden seni çağırdım.
Ele veio porque eu pedi.
Geldi çünkü ben çağırdım.
Pedi ao Alex para tratar disso.
Alex'e getirttim.
Pedi à Marie para casar comigo e ela disse que sim.
Marie'ye evlenme teklif ettim ve o da kabul etti.
Pedi ao Padre Vladimir Petrek.
Peder Vladimir Petrek'e sordum.
Pensas que eu pedi isto só para te incomodar?
Bunları sana gıcıklık olsun diye mi sipariş ettim sanıyorsun?
Sim, e eu nem pedi nada.
Ondan talep etmedim bile.
Eu nunca te pedi nada antes.
Senden daha önce hiçbir şey istemedim.
Nunca pedi porque nunca precisei, pois és perfeito como filho.
İstemedim çünkü böyle bir şeye gerek olmadı. Hiçbir endişe vermeme konusunda mükemmelsin.
Pedi alguns favores e disseram que foste apanhado a tentar deixar o bloco.
Birkaç iyilik istedim ve bloktan ayrılmaya çalıştığını söylediler.
Pedi para fazer parte da selecção de Fort Worth.
Umarım "Fort Worth All Star" takımına girebilirim.
Eu pedi para que o negócio do pai corra bem.
- İnşallah babamın işi iyi gider. - Evet.
E pedi para ele trazer para casa mais cães que vivem nas ruas.
Ve umarım babam eve daha çok evsiz köpek getirir.
Pedi à nossa querida amiga Christy Beam para falar connosco hoje.
Sevgili arkadaşımız Christy Beam'den bugün bizimle konuşmasını istedim.
- Bom proveito. Pedi vaca grelhada!
Barbekü eti söylemiştim!
Eu pedi expressamente que me ligasse para o escritório.
Bana ofisimden ulaşmanızı özellikle söylemiştim.
Nunca pedi para fazer parte disto.
Bunun parçası olmayı hiç istemedim.
Juro por Deus, estes tipos da cavalaria estão a pedi-las.
Yemin ediyorum koduğumun süvaricikleri aranıyor.
Eu não lhes pedi para virem.
Onları ben çağırmadım.
Foi por isso que pedi o pagamento em dólares.
Parayı dolar olarak istememin nedeni buydu işte.
Com a Sarah, eu... eu pedi.
Sarah için... Yakardım.
Eu pedi-Lhe muito.
O'ndan çok şey istedim.
E depois, no fim, só pedi que ela não sofresse.
Ve en sonunda, acı çekmemesini istedim.
Não te pedi para fazeres nada.
Senden hiçbir şey yapmanı istemedim.
Não lhes pedi para fazerem aquilo.
- Bunu yapmalarını ben istemedim.
Costa, quando chegam os resultados da sondagem que te pedi?
Costa, anket sonuçlarını ne zaman alacaksın?
Pedi à Liliana que nos sirva ali um chá.
Liliana'dan bize çay getirmesini rica ettim.
Eu pedi, eu escolhi.
Ben gönüllü oldum, ben istedim.
- Pedi-te para falar?
- Senden konuşmanı istedim mi?
Se não te pedi para falar, porque é que continuas a dizer o meu nome?
Konuşmanı istemediğime göre neden adımı söyleyip duruyorsun?
Pedi ao Fiddler a ajuda dele, mas, ele não me está a ajudar.
Kemancıdan desteğini istedim ama bana yardım etmiyor.
Pedi para que traduzisse.
Ondan tercüme etmesini rica ettim.
Quantas vezes já lhe pedi para lhes dizer para não nos enviarem louça dos criados?
Yemeklerimi hizmetçilerin tabaklarında göndermesinler diye sana kaç kere söyledim.
Pedi à Lizzie para fazer isso por ti.
Lizzie'den senin için yapmasını istedim.
Não pedi as reuniões separadas de hoje, está bem? Não.
Bugünkü ayrı toplantıları ben istemedim, tamam mı?
Não pedi as reuniões separadas de hoje, está bem?
Bugünkü ayrı ayrı toplantıları ben istemedim. Tamam mı?
Não pedi para ser protegido.
İltimas görmeyi ben istemedim.
Pedi-o emprestado.
Arabayı ödünç aldım.
Pedi-te para vires sozinho e desarmado.
- Yalnız ve silahsız gel demiştim.
Mas quando pedi o relatório, não tinha nada sobre um temporizador ou chamadas rastreadas.
Ama raporu istediğimde ise, ne zamanlayıcıdan ne de takipten iz var.
- Eu sei mas não pedi um mata-moscas.
Sineklik olduğunu görebiliyorum. Sineklik istemedim.
- Pedi o electrocutor da cozinha. - Qual é a diferença?
- Mutfaktaki böcek öldüreni istedim.
Estou. Mas a Amy disse que devia comer mais vegetais, então pedi mais malaguetas.
Evet ama Amy daha çok sebze yememi söyledi ben de fazladan biber koydurdum.
Eu não lhe pedi isso.
Onu da ben istemedim.
E adicionou um ingrediente que não pedi : extravagância.
canlı ve enerjik olma.
Eu pedi-lhe durante meses se podia atender o telefone assim...
Size aylardır soruyorum, telefonu böyle açabilir miyim diye...
Mas disse dama de honor adjuvante porque também pedi à Amy e à Gina. Sim, pode ser.
Harika ama nedime dedim, baş nedime değil çünkü Amy ve Gina da olacaklar.
Eu pedi-lhe para vir cá em baixo e enviasse isto.
Buraya getirmesini ben istedim.
Não pedi!
Yapmadım!