English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Película

Película translate Turkish

273 parallel translation
O HOMEM DA CÂMARA DE FILMAR Um Registo de Película em 6 bobinas Produzido por Vufku, 1929
KAMERALI ADAM 6 Film makarasıyla kaydedilmiştir. 1929 Vufku Yapımı.
Por volta de 1967, a película original tinha-se deteriorado e não sobreviveram cópias do filme com a duração completa.
1967 yılına gelindiğinde orijinal nitrat negatif bozulmuştu ve 132 dakikalık uzun versiyondan tek kopya bile kalmamıştı.
Os produtores agradecem a amável colaboração do povo e do governo do México, bem como a contribuição dos técnicos mexicanos, sem cuja ajuda esta película não teria sido possível.
Yapımcılar, dostane işbirlikleri nedeniyle Meksika halkı ve hükümetine yardımlarından dolayı Meksikalı sinema teknisyenlerine teşekkürü bir borç bilirler. Onlarsız bu film çekilemezdi.
- Pela película?
- Belki görüntülerin yardımı dokunur.
- A película?
- Görüntü mü?
- Necessitamos essa película!
İstedikleri kişiyle çalışsınlar. Yeter ki ben o görüntüleri alayım.
Tentámos com três tipos de película, mas não melhorou.
Elimizdeki üç farklı görüntünün her birine yüksek derecede farklı kontrastlar uygulamayı denedik. Yine de bir değişiklik yok.
O meu diz que se não tem a película fará voar este edifício.
Senin ihtiyara, benim ihtiyarın ne dediğini söyleyeyim. Eğer bu baskı elinde olmazsa bu binayı havaya uçururmuş.
Têm a película?
Görüntü hazırmış.
Viu a película, sabe o que se passou.
Videoyu gördünüz, ne olduğunu biliyorsunuz.
Mostramos-lhe a película e é fácil.
Süper fikir!
Dentro da película... Não é realidade!
Evet, filmlerde, ama gerçek hayatta değil.
O que é que tu fazes com elas? Aqui sentada a projectar película atrás de película.
Bu havalandırmalı inde oturmuş film üzerine film izliyorsun.
- Dê-me a película, por favor.
O fotoğrafı derhal bana verin!
Trouxe a câmara, para o caso de querer tirar a película.
Filmi almak istersiniz diye kamerayı yanımda getirdim.
Acabou-se a película.
Filmim kalmadı.
É um fantasma que ninguém consegue ver, só aparece na superfície sensível da película fotográfica.
O bir hayalet, bay Quincampoix. Onu kimse göremez. Sadece fotograflarinda görebilirsiniz onu.
Trata-se de uma película de argumento religioso?
Filmin dinsel bir konusu mu var?
e para destruir a prova comeremos a película.
Ve kanıtı yok etmek için filmi yiyeceğiz.
A película enrolou.
Film koptu.
Faltou a electricidade durante a revelação da película.
Teknik problem var. Filmler yıkanırken elektrikler kesildi.
Ele reviu a película cuidadosamente e não reconheceu nada.
Kayda dikkatle baktı ve kimseyi tanımadığını iddia etti.
A película W.E. transforma um breve momento num grande evento.
W.E. filmcilik küçük bir anı müthiş bir olaya dönüştürür.
A película é W.E.
Filmin adı, W.E.
A película W.E é auto-carregada, auto-focada... auto-exposta, auto-revelada.
- Kapatın. W.E. film otomatik yükler, otomatik odaklar,... otomatik ışık alır, otomatikman banyoludur.
- Com a película W.E. o que vê é o que tem.
- W. E. film ile, çektiğiniz gördüğünüzdür.
Eu quero ver algumas cenas de uma película de orçamento baixo... que estamos filmando em India.
"Birazdan sizinle ilgileneceğim. Önce Hindistan'da çektiğimiz.. ... düşük bütçeli filmden bir kesit izlemek istiyorum."
Ok gente, estou pronto Começamos a película!
"Tamadır, ekip. artık hazırım - - Gidip çekelim şu filmi!"
Brindamos o fim da Película Muda.
"Sessiz filmin sonuna kadeh kaldıralım."
Vamos por a película!
"Alalım şu filmi!"
Guardem alguma película para a abertura oficial.
Bu filmin bir kısmını resmi açılış için ayırın.
Queremos mandar a película para o laboratório.
Filmi laboratuvara yetiştirmeye çalışıyoruz.
Agora podemos ver a nossa película?
Şimdi fragmanları izleyebilir miyiz?
O seu ex-marido mandou-lhe uma película.
Eski kocan Bob, sana bir film gönderdi.
É como uma película vazia, para ser exposta ao que era antes do trauma, ou no que me tornei quando deixei de ser o que era, ou espero voltar a ser.
Travmamdan önceki ya da en son kendim olduğumdan bu yanaki beni veya bir gün tekrar olmayı umduğum beni çekmek için bekleyen boş bir film şeridi gibi.
um tipo da estrela de película.
Ama ben film yıldızları gibi değilim.
Não vou gastar película.
Filmimi harcayamam.
Este indivíduo nos fez estragar a película.
- Hepsi onun hatası, efendim.
- Dá-me a película?
Filmi alabilir miyim?
A sua unidade especial de cobertura usou película a preto e branco de 35 mm, e a maior parte dela tornou-se o registo através do qual recordamos a guerra.
Ona bağlı özel birim, 35 mm'lik siyah beyaz filmler çekmiş. Biz savaşı bu kayıtlardaki gibi hatırlıyoruz.
Levou também a sua máquina de 16 mm e película Kodachrome.
Yanına 16 mm'lik kamerasıyla Kodachrome filmler de almış.
De tempos a tempos, enviava a película para cá nestas caixas, para a nossa casa perto de Toluca Lake, na parte Norte de Hollywood.
Zaman zaman filmleri bu kutuların içinde, Kuzey Hollywood'daki... Toluca Gölü civarında bulunan evimize yollamış.
A fim de marcar as ambições políticas de Kane, inventou documentários e para lhes dar um ar realista o o montador Robert Wise tinha de arrastar a película pelo chão de cimento.
Hollywood'u her zaman çok sevdim. Ama sevgime karşılık bulamadım. Kariyeri boyunca Welles, yaratıcılık sınırlarını değişik şekillerde zorladı.
Decidi partir imediatamente e devolver a película à policia no aeroporto.
Hemen eve gitmeye karar verdim. Havaalanından, filmi polise postalayacaktım.
Os raios gama enevoaram a película.
Gamma ışınları filmi karartmış.
A película foi comprada no estado de Washington.
Film Washington eyaleti'nden satın alınmış.
Teve o cuidado de não contaminar nem a película nem o pacote.
Bunun dışında, anladığıma göre filmi veya paketi kirletmemek için özen göstermiş.
Há uma película sobre tudo.
Herşeyin üstünü bir film gibi kaplamış.
É assim que elas são capazes de captá-las na película.
Biliyor musunuz, beni esir alabilirlerdi.
É como... película aderente.
Jelatin gibi bir şeydi.
- Película aderente?
- Jelatin mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]