Translate.vc / Portuguese → Turkish / Perce
Perce translate Turkish
87 parallel translation
Perce.
Pidge!
E que tem isso a ver com Perce?
Bunun Pidge'le ne ilgisi var?
Chama-se Perce.
Adı Pidge, Bay Baron. Tanıştığımıza memnun oldum, Pidge.
E este é o meu neto, Perce.
Merhaba Pidge.
Aconteça o que acontecer, controla-te. Se gritas ou fazer um movimento suspeito ele mata o Perce.
Çığlık atar ya da yanlış bir hareket yaparsan, delikanlıyı öldürecek.
Pensem no Perce.
Hiçbirimizin önemi yok.
Nenhum de nós conta, nem mesmo o Perce.
Pidge'in bile. Hiç şansımız yok.
Estão a bater no Perce.
Pekala, sakin ol, sakin ol.
Não nos fará nada, não fará nada a Perce, ele disse.
Öyle söylediler. Çünkü öyle gerekiyordu, Ellen.
Disse que não faria nada ao Perce!
Tabi, tabi, ciddiydim.
- Dói-me muito. O avô sofre do coração. Perce, os comprimidos estão na gaveta da cómoda.
Eğer ana plaka telini şuradaki masa gibi iyi bir topraklama yapacak olsaydın, daha iyi görüntü elde ederdin.
Perce, deixa isso e traz um copo de água para o avô.
Teknik konuşma, bayım. Ben eski bir radyocuyum.
Desça o rio até à terra dos Nez Perce.
Nehrin aşağısına Nez Perce'nin topraklarına git.
- Perce Howland?
- Perce Howland?
Roslyn, este é o Perce Howland.
Roslyn, Perce Howland.
É o Perce.
Benim Perce.
- Como vais, Perce?
- Hey, Perce.
O próximo concorrente é Perce Howland de Black River, Wyoming.
Sıradaki isim, Black River, Wyoming'den Perce Howland.
Perce!
Perce!
- Na tua cabeça, Perce.
- Başında hâlâ, Perce.
- Estás bem, não estás, Perce?
- Sen iyisin, değil mi, Perce?
- Perce, estás bem?
- Perce, iyi misin?
- Perce!
- Perce!
Perce, aqui está o teu prémio!
Perce, işte ödülün burada!
De volta, desta vez montado num touro Brahma o cowboy de Black Hills, Colorado : Perce Howland.
Tekrardan, bu kez Brahma'da Black Hills, Colorado'dan kovboy, Perce Howland.
Perce, foste maravilhoso.
Perce, harikaydın.
Roslyn, porque é que não vais dançar com o Perce?
Roslyn, neden Perce ile dans etmiyorsun?
Como o que se passou antes, quando o Perce ficou ferido, olhaste para mim de uma maneira...
Perce yaralandığındaki gibi... Bana öyle bir bakmaya başladın ki.
Ok, Ok, Perce.
Tamam, tamam, Perce.
Anda cá, Perce, ajuda-me aqui.
Haydi Perce, bana bir yardım et.
Sabes isso, não sabes, Perce?
Bunu biliyorsun, değil mi, Perce?
Perce, eu conheço um sítio a cerca de 160km a nordeste chamado Thighbone Mountain.
Perce, 160 km kuzey-doğuda bir yer biliyorum, Thighbone Dağı.
Vá lá, Perce, vamos pôr as estacas.
Haydi Perce, şu kazıkları çakalım.
Anda lá, Perce.
Haydi Perce.
Lança outra vez, Perce!
Bir daha at, Perce!
Perce?
Perce?
Perce, anda para aqui.
Perce, buraya gel.
Ficas com 25 para ti, Perce.
Sana da 25 kalır, Perce.
Ajuda-o, Perce.
Yardım et ona, Perce.
Perce, liberta aquela égua por mim, está bem?
Perce, o kısrağı da çözüver, tamam mı?
Não fiques ferido outra vez. Está bem, Perce?
Artık canını incitme, tamam mı, Perce?
Vai atrás dele, Perce.
Peşinden git Perce.
São quatro, Perce!
Dört tane olsun Perce!
- que tal vai a lista, Perc?
Perce, liste nasıl gidiyor?
Perce, onde é que arranjaste isso? - Fui eu que comprei.
Pidge, o tabancayı nereden aldın?
Perce, não te vás embora quando estou a falar contigo.
Pidge, seninle konuşurken çekip gitmemelisin.
Lamento, Perce.
Üzgünüm Pidge, olmaz.
Escondi as balas por causa do Perce.
Pidge'den dolayı kurşunarı saklamıştım.
Enganas-te, Perce, eu não sou um cobarde.
Benim hakkımda yanılıyorsun, Pidge, bir korkak olduğum konusunda.
- Ouviste o que eu disse, Perce.
Büyük babam Almanları tek elle yener.
Vá lá, Perce!
Haydi, Perce!