English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Perséphone

Perséphone translate Turkish

120 parallel translation
Está Phaethon a portar-se mal com a sua Persephone?
Phaethon, Persephone'si ile yaramazlık mı yapıyor?
Persephone!
Persephone!
Persephone?
Persephone?
Que raio de nome é Persephone?
Ne salakça bir isim?
O navio Persephone levá-la-á a Inglaterra.
Persephone adındaki gemi sizi İngiltere'ye götürecek.
Há um barco chamado Persephone.
Persephone adında bir gemi var.
Oh, isso é um pensamento bonito.
Persephone, yabancılarla konuşman hakkında sana ne demiştim?
Persephone, o que te disse sobre falar com estranhos?
Anne, zararsız biri.
Hades, sequestrou q minha filha e a levou para o outro lado. Levou Persephone? Mas porquê?
Herkül, dünyanın daha önce hiç görmediği bir güce sahipti eşsiz gücünü kalbinden alırdı.
Pensei que o faria. O que está fazendo com a humanidade é injusto. O que Hades me fez a mim e à minha Persephone é injusto.
- Hasat Tanrıçası sana karşı olduğunda insanların yapabileceği pek bir şey kalmadı.
Persephone?
Senmişsin Herkül.
Hades tem uma queda por Persephone.
- Beni gördüğüne şaşırmamış gibisin. - Bunun nesine şaşırayım?
Olhe, sinto muito se causei a sua mãe qualquer aflição.
Aslında buralarda yiyecek bulmak oldukça zor. Ben de öyle duymuştum. Şu savaş arabasında, Persephone de var mıydı?
Só fiz isto porque...
Persephone mi? Evet, aslında...
Te amo.
Hades'in Persephone ile ilgili büyük planları var.
Não vão fugir de mim! Persephone.
Birkaç tane verebilirim.
Sim.
Persephone.
Persephone, agora mesmo meu problema é levá-la de volta. Por favor.
Öbür dünyanın yemeklerini yiyemeyeceğimizi bilmiyor mu?
Não podemos descansar até enchermos o poço...
Persephone, şimdiki tek sorunum seni geri götürmek. Lütfen.
Isso é o que sinto sobre Persephone.
Bundan şüpheliyim ama hadi konuşalım.
Não sei, talvez seja meu jeito ou minhas roupas.
Ben de Persephone için öyle hissediyorum.
O que vamos fazer sobre Persephone?
Kötü giyindiğimi mi düşünüyorsun?
Se a levar, serei sentenciado ao mesmo vazio que sentiu quando perdeu sua família inteira.
Bir tarzım var! Ne istiyorsan onu giy. Persephone hakkında ne yapacağız?
Persephone, vamos.
Onun burada kalmasına izin veremem. Bir anlaşma yaptım.
Só deixe Persephone aqui, por favor.
Persephone, hadi gidelim. Herkül, karını yanında götür.
Deianeira, eu... está bem?
Deianeira, konuşmamız lazım. Persephone?
Persephone vai ter que ficar aqui.
Meyve ister misin?
Assim as pessoas estão passando fome e estão morrendo.
Persephone, burada kalacak. O da gitmeye pek hevesli değil.
Persephone! Mãe!
Hadi.
Não pode ir lá fora.
- Persephone! - Anne!
Bem, Persephone, o que quer você? Não sei... ambos, eu acho.
Persephone, sen ne istiyorsun?
Isso é bom para si, Persephone? Então será bom para todos vós.
Bu sana uyar mı, Persephone?
Isso é para Persephone decidir.
İlk kimin yanında kalacak?
Perséfone, invoco aterra e o fogo, a água e o fumo.
Persephone, yeryüzü ve ateş, | su ve duman adına yalvarıyorum.
Perséfone, invoco a terra e o fogo, a água e o fumo.
Persephone, yeryüzü ve ateş, | su ve duman adına yalvarıyorum.
Perséfona, eu te invoco pela terra, o fogo, a água e o fumo.
Persephone, yeryüzü ve ateş, su ve duman adına yalvarıyorum.
Perséfone, eu te invoco pela terra, o fogo, a água e o fumo.
Persephone, yeryüzü ve ateş, su ve duman adına yalvarıyorum.
Perséfona, eu te invoco pela terra, o fogo, a água e o fumo.
Persephone, yeryüzü ve ateş...
- Foram vistos pela última vez em Perséfone.
- En son Persephone'da görülmüşler..
Bem, Perséfone é um lugar grande.
Şey, Persephone oldukça büyük bir yer.
Mas ouvi dizer que vamos ficar uns tempos em Perséfone.
Duyduğuma göre belli bir süre Persephone'de kalacakmışız.
- Perséfone não é a nossa casa.
- Persephone evin değil.
Podes viver aqui em Perséfone como a minha Companheira pessoal.
Özel "Dostum" olarak burada, Persephone'da yaşayabilirsin.
Talvez tenha ganho o concurso de Miss Perséfone. Ajuda-me lá a procurar.
Belki Persephone güzellik yarışmasını kazanmıştır.
Perséfone é a minha casa.
Persephone benim evim.
Conheço um tipo em Perséfone... já tem 6 compradores à espera.
Persephone'da bir adam biliyorum- - Şimdiden yarım düzine alıcı var.
- Quanto tempo até chegarmos a Perséfone?
- Persephone'a ulaşmamız ne kadar sürer?
Vamos aceitar passageiros em Perséfone?
Yolcuları Persephone'dan mı alıyoruz?
Depois de falares com o Badger, avisa-a de que talvez tenhamos que deixar Perséfone à pressa.
Badger'la konuştuktan sonra, onu Persephone'dan acilen ayrılabileceğimiz konusunda bilgilendir. Inara'da programımız mevcut.
Se eu os financiasse, eles podiam retirá-la discretamente em criogenia, levá-la a Perséfone, e de lá eu podia levá-la... para um lado qualquer.
eğer onlara para sağlarsam, onu gizlice çıkarabilecekler, ve Persephone'ye getireceklerdi, bende onu oradan alabilecektim. Her neredeyse...
Talvez tenha ganho o concurso de Miss Perséfone.
Belki Persephone güzellik yarışmasını kazanmıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]