English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pese

Pese translate Turkish

303 parallel translation
- Espero que não pese muito.
Çantayı taşımak senin gibi bir adam için çok ağır gelmez galiba
Que não pese sobre vós a morte de meu pai e a minha, nem sobre mim a vossa morte!
Ne benim, ne de babamın kanı düşmesin üstüne, ne de seninki benim üstüme.
Imagino que pese uns 50.
50 kilo dolayında olsa gerek.
Meritíssimo... pese isso tudo contra a palavra de um homem como o vice-premier Kudnov.
Sayın Yargıç tüm bunlara karşı Başbakan Yardımcısı Anton Kudnov'un şahitliği.
Quando falei do peixe de 300 quilos do papai não quis dizer que a senhora pese tanto.
Babamın 270 kiloluk kılıçbalığını söylerken, senin de o kadar ağır olduğunu kastetmemiştim.
Um fracote que pese 45 kg
45 kiloluk bir cılız
Tom Moore, pese o seu galo.
Tom Moore, kuşunu tart.
Pese o especial de Mr.
Bay T'nin köpeğini tartın.
- Pese-se você agora.
Şimdi sen tartıl.
Penso que me vai dizer que a senhora e a sua mãe são muito pobres, pese embora a sua óbvia graciosidade, dignidade e talento.
Sanırım bana annenizin ve sizin çok fakir olduğunuzu söylemeye çalışıyorsunuz, zarafetinize, saygınlığınıza ve yeteneğinize rağmen.
Não posso dizer que seja provável que pese muito na minha consciência.
Bunun vicdanımı çok ağır bir yük altına soktuğunu söyleyemem.
O suposto Don, alegadamente dirigente da poderosa familia do crime Franco, afasta mais uma vez qualquer receio do Justiceiro embora pese o facto que mais de 125 figuras do crime organizado foram assassinadas pelo auto-proclamado vigilante nos ultimos cinco anos.
Franco suç ailesinin sözde başkanı Dapper Don, son beş senede vahşice öldürülen 125 çete elemanına rağmen Cezalandırıcı'dan hiçbir şekilde çekinmediğini belirtti.
Há duas cordilheiras com os picos no céu, cobertos de neve. com picos que se escondem no ceu.
Zirveleri gökyüzünde kaybolmuş, üzeri karlı peş peşe 2 tane dağ var.
Assalto, assalto, assalto!
Peş peşe hırsızlıklar mı?
Perco um salto logo a seguir ao outro.
Peş peşe topuk kaybediyorum.
Então eu armo o meu canhão directo e "pof, pof, pof".
Muhteşem bir sağ çakıyorum ve : Bana peş peşe üç kez vuruyor.
Estes eventos sucediam-se com uma rapidez alarmante.
Olaylar telaşlandırıcı şekilde peş peşe gelişiyordu.
Dez torpedos defeituosos.
Peş peşe on fiyasko.
Olhe, Sam, eu tinha dois ases... o outro tinha uma rainha e era a última mão.
- Sam, peş peşe iki as çektim ve bu adam bir kız gösterdi, o son oyun oldu.
Ele referia-se a uma de cada vez, querida.
Peş peşe içmeyi kastetmemişti.
É a terceira noite seguida que te doi a cabeça... - e temos que voltar cedo para casa.
Bu peş peşe başının ağrıdığı üçüncü akşam ve eve erkenden dönmek zorunda kalıyoruz.
No poste do barbeiro três dias seguidos.
Caruso'nun yeni berber tabelasına da peş peşe üçüncü gündür yapıyor.
É a quinta vez, cinco vezes seguidas.
- Peş peşe beşinci kez oluyor bu.
Uma coisa leva à outra, não?
Her şey peş peşe geliyor, değil mi?
Ao disparar esta pistola na caixa, activamos todos os rastilhos ao mesmo tempo.
Şimdi... bu tabancayı çakmak kutusunun içine ateşlediğimizde, Peş peşe birçok fünyeyi patlatabiliriz.
Pariu filho após filho.
Kraliçe peş peşe oğlan doğurdu.
Os "melgas" da imprensa ocidental reuniram-se todos à volta dele e bombardearam-no com os flashes enquanto ele tirava as ligaduras.
Batı basınının karasinekleri hemen onun başına üşüşüp sargılarını teker teker çıkarırken peş peşe flaş çakmaya başladılar.
Na Liga Nacional, Os San Francisco Giants... bateram os Dodgers em dois jogos consecutivos.
Ulusal ligde, San Francisco Giants... Dodgers'ı peş peşe iki oyunda da yendi.
Chame os passageiros, um por um, nesta ordem menos a princesa Dragomiroff de sangue real e mais velha do que quer aparentar.
Herkesin belirtildiği sırayla peş peşe bana gelmelerini istiyorum, tabii prenses hariç, büyük bir hanım olması ve yaşından ötürü, onunla kendim gidip konuşurum.
Se os colocarmos em fila, os carros do seu parque fazem uma milha?
Yani arabalarınızı peş peşe dizdiğinizde bir kilometre oluyor mu?
Tem a noção de que uma milha de carros é para cima de 250 carros?
Bayan Fuchs, ancak 250 araba peş peşe dizilince bir kilometre olur.
Nome atrás de nome que näo consigo ler e que nós, os mais velhos, näo podemos ouvir sem emoçäo.
Peş peşe yazılmış isimleri okuyamıyorum ve biz büyükleriniz olarak isimleri işitirken duygulanıyoruz.
Há cinco dias que andamos na farra.
Son beş gündür peş peşe parti yapıyoruz.
Já tivemos tiros dispersos, tiros de fuselagem.
Salv o ateşi, peş peşe atış, aralıklı rasgele atış, yaylım ateşi gördük.
4 seguidos.
Peş peşe dört defa!
Sete meninos em linha.
Yedi küçük günahkâr peş peşe.
Pelo segundo ano consecutivo.
Peş peşe iki yıl şampiyon oldun.
É a segunda noite seguida que sais com a Peggy.
Bu Peg'le peş peşe dışarı çıktığın ikinci akşam.
Socorro!
Ondan sonra peş peşe üç tane iyi şarkı duydum radyoda.
Além disso, eu passei por tantas experiências enquanto crescia e ouvia um programa atrás do outro.
Ayrıca çocukluk yıllarımdan itibaren peş peşe birçok radyo programı dinleyerek pek çok kişisel gözlemim oldu.
E contra probabilidades de 247.000 para 1, ganhaste 17 vezes seguidas.
Ve bu milyonda bir ihtimal olduğu halde... zar oyununda peş peşe tam 17 kez kazandın.
Aconteceram muitas coisas ultimamente... e preciso de algum tempo para pensar.
Bu aralar peş peşe çok şey yaşadım... biraz düşünmek için zamana ihtiyacım var.
Depois de o acusarem de roubo, de agredir o guarda e afins, poderá receber duas sentenças de 14 anos, consecutivas, que o juiz pode proferir à vontade.
Haneye tecavüze, korumalara saldırıyı eklediklerinde yargıcın vereceği, peş peşe iki 14 yıl hükmü olacaktır.
Rocky está a ser castigado.
Rocky peş peşe yumruk aldı.
Se juntarem as letras, formam "papá"
Sıralayın hepsini peş peşe Ve söyleyin ; babam
Se juntarem as letras, formam...
Sıralayın hepsini peş peşe Ve söyleyin...
Inicie uma reacção em cadeia para que venham relatar-lhe factos.
Ümidinizi kaybetmeyin. Gönüllü ifade verecekler peş peşe gelebilir.
Anos depois, Bobby Kennedy e Martin Luther King, homens cujo desejo de mudança e de paz tornava perigosos para homens desejosos de guerra, seguir-se-lhe-iam, mortos por homens sós e loucos.
Bunun ardından Bobby Kennedy, Martin Luther King gibi... değişime ve barışa bağlılıkları yüzünden... savaş tutkunlarının cephe aldığı insanlar da peş peşe... yine böyle yalnız ve deli adamlar tarafından öldürülecekti.
"e as meninas numa fila sem fim."
"Ve güzel bakireler peş peşe."
Mini-músicas em sucessão.
Peş peşe şarkılar.
Tentamos prever. Criar uma estratégia para as possibilidades, a melhor possível, mas no fim tudo se resume a cada tentativa e a vermos o que acontece.
Tüm olasılıklar için bir dizi strateji belirlemeye çalışırsınız ama sonunda her şey, peş peşe atışlar yapıp ne olacağını görmeye dayanır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]