Translate.vc / Portuguese → Turkish / Peso
Peso translate Turkish
6,932 parallel translation
Poderá ganhar peso.
Muhtemelen kilo almışsınızdır.
Desculpa-me, estou a colocar-te mais peso em cima dos ombros.
Her şeyin üstüne daha da eklediğim için üzgünüm.
Perdeste peso, fica-te bem.
Kilo vermişsin, güzel olmuş.
Os pais erram e as crianças carregam o peso.
Ebeveynler aptal şeyler, çocuklar yükünü almak yapmak.
É melhor construir novos apoios e vigas para o peso extra.
- Ekstra ağırlık için yeni vidalar ve dingil pimi yapın.
O Juice é o único que pode fazer isso, e um "chibo" a questionar outro "chibo" não vai ter tanto peso.
Bunu sadece Juice yapabilir ve bir kalleşin başka bir kalleşi araştırmasının pek bir ağırlığı olmayacak.
Não podes deixar a rapariga carregar o peso todo.
Kadına mı taşıttırıyorsun?
Não colocaram peso suficiente.
- Yeterince ağır değilmiş demek ki.
Tenho de ter cuidado com o peso.
Kiloma dikkat etmeliyim.
Quando transportamos o peso do mundo nos ombros, é difícil abrirmo-nos para alguém, de confiar neles.
Dünyanın yükünü omuzlarında taşıdığında insanları kendine yaklaştırman, onlara güvenmen pek kolay olmuyor.
Sei que sentes que tens o peso do mundo nos ombros, mas a certa altura, mesmo sendo muito diferentes, tens que confiar em mim.
Dünyanın tüm yükü omuzlarındaymış gibi hissettiğini biliyorum. Ama belli bir noktadan sonra, birbirimizden farklı olsak da bana güvenmek zorundasın.
- O Gelo por baixo de nós está a partir com o peso do avião!
- Altımızdaki buz uçağın ağırlığıyla kırılıyor!
Põe o teu peso sobre o cabo.
Tamam, Ağırlığını kabloya ver.
Perda de peso, letargia, depressão, instabilidade emocional não é muito comum.
Kilo kaybı, yorgunluk, depresyon, duygusal değişkenlik sık rastlanır.
Calibrei a linha para o meu peso.
İpi kendi ağırlığıma göre hesapladım.
Não importa como, pareço não ganhar peso.
Ne kadar yediğimin önemi yok, kilo almış görünmüyorum.
O crânio estava relativamente intacto, mas antes de adicionar a dimensão para o rosto, preciso de uma estimativa do peso da vítima.
Kafatası pek zarar görmemişti ama yüze boyut eklemeden önce maktulün tahmini ağırlığı gerekiyor.
Então, adicionando o peso...
- Kiloyu da eklersek...
Suspensão, sim, se fosse de cabeça para baixo, com o peso a esticar os tendões.
Ama asılı kalırsa olur. Tüm ağırlığıyla baş aşağı vaziyette... -... tendonlarını gererse.
Tem de se certificar que o tamanho e o peso são compatíveis com o paciente.
Ağırlık ve boyuttan emin olmak zorunda.. Hasta ile uyuşması açısından.
Tivemos de compensar o peso do avião com três contentores de armas russas para acomodar a cintura dele.
Hatta, uçağın ağırlığını dengelemek için 3 Rus RPG konteyner gerekmişti. Onun gibisi yerinden bile kalkmamalı.
De qualquer maneira, comecei uma simulação de computador para estimar altura, peso e idade da vítima caso o corpo não seja encontrado.
Neyse, maktulün cesedinin bulunamaması ihtimaline karşı ; boyunu, kilosunu ve yaşını tahmin eden bir simülasyon çalıştırdım.
Os menores números nos e-mails do Calvin são a diferença do peso entre a Guatemala e Nova Orleans.
Calvin'in e-postasındaki küçük rakamlar, Guatemala ve New Orleans ölçümleri arasındaki fark.
Baseado na diferença de peso, pensamos em armas ou drogas.
Ağırlık farklarına bakarak silah veya uyuşturucu sanıyoruz.
Por falar de peso-morto, podes dar uma ajuda?
Ölü beden ağırlığından bahsetmişken, bir yardım etsen?
Com quase 60 metros de comprimento, suporta o peso de todo o avião e é feita de forma a adaptar-se ao mais ínfimo espaço..
200 feet uzunluğunda, bütün uçağın gücünü taşıyor ve tam olarak 100 santime uyacak şekilde tasarlanmış.
Estás à espera de chegar ao peso ideal?
Hale buluşma kilona ulaşmaya mı çalışıyorsun?
A flutuar, sem peso.
Etrafta süzülüyorsun, hiçbir ağırlığın yok.
Nenhum peso-pesado é rápido o suficiente para me parar.
Ağır sıklette beni durdurabilecek kadar hızlı birisi yok.
O teu nome, tão jovem quanto és, no meu campo de treino, eu a treinar contigo, tu a perderes peso e sem lutar por dinheiro.
Benim antrenman yerimde. Seninle çalışıyorum. Kilo ver.
Eu disse : "Sim, gancho esquerdo mais rápido para um peso-pesado."
"Evet, ağır sıkletin en hızlısı sensin" dedim.
Willie Pep, peso-leve, peso-médio.
Willie Pep, hafif sıklet, orta sıklet.
"Tens o gancho esquerdo mais rápido para um peso-pesado."
"Sen ağır sıkletteki en hızlı sol elsin."
Ele disse : "Para qualquer classe de peso."
"Her sınıfta" dedi.
Esse poder, o que quer que tenha feito... não vai aliviar esse peso, seja ele qual for.
Bu güç ve bu güçle yaptıkların ne olursa olsun bu yükü hafifletemez.
54kg, o peso aceitável para uma miúda com 1,64m.
1.65 boyundaki bir kız için kabul edilebilir kilo 54.
A maioria das pessoas não carrega 54 kg de peso morto.
Amam çoğu insan bir ceset taşımıyor bu da ağırlığı iki katına çıkarır.
- Alicia, eles virão atrás de mim, e não importa aquilo que eu faça, sou um peso morto aqui.
- Alicia, benim peşimdeler, ne yaparsam yapayım, ben bir anvilim.
Uma distância que calculámos pela idade, peso, altura e da aptidão física da Srª. Kovac.
Bayan Kovac'ın yaşını, boyunu, kilosunu ve fiziksel yeterliliğini hesaba katarak bu mesafeyi hesapladık.
Yeah, tenta não pôr o teu peso todo em cima.
Evet, bütün ağırlığını vermemeye çalış.. Rahatmış..
Mas os laços entre irmãs... vale o seu peso em magia.
Ama kız kardeşler arasındaki bağ tüm büyülerden daha değerlidir.
Ela detesta-me! Convidou a Associação de Pais em peso.
Okul aile birliğindeki herkesi davet etti.
E Durant deve ter sentido o peso desse fardo como todos os potenciais líderes sentem.
Durant da tüm potansiyel hükümdarlar gibi bu güvenin getirdiği baskıyı hissetmiştir.
Eles acham inteligente tirar os braços e pernas para reduzir o peso antes de os atirarem na água.
Çeteler cesedi suya atmadan kol ve bacaklardan kurtulmanın akıllıca olduğunu sanırlar.
Encontrei fracturas carpais postmortem no trapézio, semilunar e escafóide, onde foi amarrado ao peso.
Trapezyum, lunat ve skafoidde ölüm sonrası oluşmuş kırıklar buldum. Maktulün ağırlığa bağlandığı yerler.
Com base nos movimentos e nos ataques, determina o peso e a altura do agressor.
Sonra da hareket ve darbelere bakarak saldırganın boy ve kilosunu belirleyelim.
Achas. Agora tenho de viver com o peso da tua decepção, também?
Evet, düşünüyorsun ve bundan sonra bu hayal kırıklığının ağırlığı altında yaşamamı istiyorsun.
O Graham está a carregar o peso todo.
Ağırlığın çoğunu Graham kaldırıyor.
O meu peso em ouro.
Ağırlığımca altın.
Qual é o problema? É do suporte de peso.
Ana kolon.
A colónia está abaixo do peso, e fora do fluxo.
Koloni gereken ağırlığın altında.