Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pique
Pique translate Turkish
226 parallel translation
É cerca de 1 km a pique até ao fundo do vale.
Vadinin tabanı 1 kilometre altımızda.
As paredes são a pique.
Yol boyunca uzanıyor.
São 120 metros a pique e impossíveis de escalar por homem ou animal.
130 metre yüksekliğinde ve düz. İnsan ya da hayvan tırmanamaz.
Fomos a pique.
Batıyor, battı, gitti.
Perdi o pique.
Hayır, hiç heyecan yok.
As nossas vendas caíam a pique.
Satışlarımız dibe vurur.
Convidá-los a bordo para a última viagem. 200 metros, a pique.
Onları geminin son yolculuğuna davet et. 200 metre, doğrudan dibe.
Pique-me!
Çek resmimi!
Em 1919, os marines treinaram o voo a pique, em frente ao Haiti.
1919'da Haiti önlerinde pike yapıp bombalama manevrası yapıyorlardı.
As nossas vendas cairiam a pique!
Satışlarımız çok düşer.
- Então, estamos a descer a pique.
- O halde dümdüz aşağı gidiyoruz.
Estamos a descer a pique!
Dümdüz aşağı gidiyoruz!
Pergunto-me... se tu comprasses o campo e a fonte Pic-Bouffigue lá em cima, nos Romarins?
Acaba Pique-Bouffigu'nin kaynağını ve arazisini satın alsak hani yukarıda, Romarins'te olan.
- Eu não sou da tua opinião. Pic-Bouffigue nunca fez nada, mas a casa é ainda boa.
Pique-Bouffigue'nin fazla malı yok ama evi hâlâ güzel.
Vocês talvez não saibam, é bo Pic-Bouffigue há uma fonte.
Pique-Bouffigue'nin evinde bir kaynağın olduğunu bilmiyorsunuzdur. - Küçük bir kaynaktı.
Não é o fantasma de Pic-Bouffigue. São ratos.
Pique-Bouffigue'in hayaleti değil, fareler.
que se chamava Pic-Bouffigue, era um bom amigo, um bom amigo.
Pique-Bouffigue iyi bir arkadaştı.
Vai ser muito fácil irmos a pique.
Kendimizi öldürtmek için bundan iyisi olamazdı.
Não, é um cesto vazio de pique-nique.
Hayır, boş bir piknik kutusu.
Um cesto de vazio de pique-nique?
Boş bir piknik sepeti mi?
No ano passado, quando eles perderam um petroleiro, as acções caíram a pique.
Geçen yıl bir tanker kaybettiklerinde, stoklar dibe vurdu.
- Descida a pique!
- Pike!
Eles estão ou perdidos, como Christopher Robin... atingido, como uma raquete atingida por uma bola... ou foram "pegos" como em um jogo de pique-esconde.
Ya kaybolmuşlardır ; Christopher Robin gibi. Vurulmuşlardır ; nereden atıldığı bilinmeyen bir kurşun tarafından.
Sabem aquela primeira descida a pique? Adormeci.
Dönmedolaba biner binmez ilk turda ne oldu biliyor musunuz?
Senhores, tenham cuidado, a subida é muito a pique.
Beyler? Dikkat edin! Basamaklar çok diktir!
As acções não valem nada, o mercado caiu a pique.
Tahvil bittiğinde, borsa çöker, ben harap oldum!
Se vierem muito a pique, incinerarão na atmosfera.
Çok dik girerlerse kalınlaşan hava tabakası içinde yanarlar.
Isso não é um pique-nique.
Piknikte değiliz!
70 metros a pique.
70 metre derinliğinde.
A cápsula caiu a pique.
lPV doğru içeriye salındı.
Alguém espalhou a palavra de que a P.G.E.U. Estava preocupada. Por isso, os turistas recearam e afastaram-se, o valor dos bens imobiliários caiu a pique e a cidade quase faliu.
Jeoloji Merkezi'nin bazı endişeleri olduğu dışarıya sızdı... ve paniğe kapılan turistler şehre uğramaz oldu... emlak fiyatları düştü ve kasaba iflasın eşiğine geldi.
Os crimes de ódio subiram a pique e o FBI parece, pelo menos de momento, incapaz de pôr termo ao terror.
Öfke suçlarının yüzdesi bir anda arttı. Ve FBI en azından şu an için bu korkuyu gidermeyi başaramamış gibi görünüyor.
Reparei que a variedade de gasosas caiu a pique... desde que o teu pai foi despedido.
Babanı işten çıkardıklarından beri gazoz seçimlerinde ucuza kaçtığınızı fark etmedim sanma.
Após o terceiro encontro, a felicidade cai a pique.
Görüyor musun, üçüncü buluşmadan sonra mutluluk hızla düşüyor.
- Pique o ponto lá em cima.
- Yukarıdakini kullan o zaman.
Raios, a pressão arterial está a cair a pique.
Kan basıncı hızla düşüyor.
As ondas cerebrais estão a pique.
Beyin dalgaları çok yüksek.
Fazem pequenos pique-niques junto ao Iago.
Göl kenarında piknik yapılıyor.
Ele està a planear uma volta dupla interrompida por um voo para a frente, com uma combinação a pique.
İleri doğru iki tam bir yarım burgu atmayı ve kapalı bir saltoyla pike yapıp konmayı planlıyor.
O do gato? Perdemos o pique. Nunca joguei bacará em Monte Carlo, mas uma vez fui a Vegas... com alguns caras de Hong Kong.
Bir keresinde Las Vegas'ta bir Hong Konk'luyla oynamıştım.
Estupido! Vamos ver como este lugar vai a pique sem mim.
Burası bensiz üç günde batar.
Agora vamos mas sair desta descida a pique.
Şimdi kendimizi şu düşüşten kurtaralım.
E as autoridades proibiram quaisquer caminhadas ou pique-niques.
Yetkililer bölgeyi yürüyüşe çıkan ve piknik yapanlara kapattı.
A orquestra tocava uma música encantadora enquanto eles iam a pique...
Gemi batarken orkestra o minik, hoş melodiyi çalıyordu.
Pique-o em pedaços e atire-os fora pelas condutas de ar. Ou melhor ainda,
Onu kes parçala veya daha iyisi kabinden dışarı at
Desabotoe-a antes que ela lhe pique!
En iyisi düğmelerini çöz ki seni sokamasın.
A pulsação está a descer a pique. Vamos reanimá-lo.
Müdahale etmemiz gerekecek!
Parou morto no ar e caiu a pique.
Ve aniden havada ölerek, dümdüz aşağıya düştü.
Princesa, estamos a cair a pique!
Motoru ateşle!
Queres que a pique?
Durdur onu!
Pique como uma abelha!
- Böcekler için çok fazla.