Translate.vc / Portuguese → Turkish / Polaroid
Polaroid translate Turkish
101 parallel translation
Eu, que fiz boas previsões para comprar acções da Polaroid a 8,5.
8.5'ken Polaroid hissesinin ne olacağını bilen ben.
Comprei acções da Polaróide a 7 dólares.
Yedi yaşında Polaroid almıştım.
Aquele ator inglês, dos comerciais de TV da Polaroid.
Televizyonda Polaroid reklamlarını yapan İngiliz oyuncu.
Polaroid, qualquer tipo ou velocidade...
Polaroid, hangi türde, hangi hızda olursa.
Tem uma Polaroid?
Polaroid makineniz var mı? Film var mı?
Tenho uma fotografia disso.
Elimde Polaroid fotograf var.
Este é o negativo de uma Polaroid.
Bu bir Polaroid'in negatifi.
- Negativos.
Bir Polaroid negatifi efendim.
- Não há nenhuma imagem que se consiga tirar deste negativo.
- Fotoğraf laboratuvarı bu Polaroid'den resim çıkarmak mümkün değil diyor. Kahretsin.
Ora, esta é tão má como a tua Polaroid, certo?
Bu da sizin Polaroid'iniz kadar kötü durumda.
A Polaroid apareceu no ecrã.
Polaroid şimdi ekrana geldi.
A Polaroid!
Polaroid fotoğraf!
Está numa Polaroid que tirei na estação de serviço!
Benzin istasyonunda çektiğim bir Polaroid fotoğrafta yer alıyorsun!
Não tirei fotografias.
Polaroid resmi filan çekmedim.
É uma máquina chamada Polaroid. Obrigado.
Bu, Polaroid fotoğraf makinesi.
Quem dera que a minha Polaroid fizesse isso.
Keşke polaroidim de bunu yapabilse.
E a Polaróide?
Polaroid nasıl?
- Preciso de uma Polaróide.
- Polaroid lazım.
Talvez o tenham visto no anúncio da Polaroid ou como Zeus em "Clash of the Titans".
Onu Polaroid reklamında görmüş olabilirsiniz, ya da "Devlerin Savaşı" nda Zeus rolünde.
Uma Polaróide, Jacques.
Bir Polaroid, Jacques.
Era como mostrar uma Polaroid a um bosquímane.
Yerlinin birine Polaroid göstermek gibiydi.
Não confio em espelhos, por isso tiro sempre polaróides.
Aynalara güvenmem, bu yüzden hep Polaroid çekerim.
Ele mandou-me uma foto daquela abre-cartas, ontem.
Dün bana mektup açacağının Polaroid fotoğrafını yolladı.
Ele agora pesa mais 18 kilos e foi despedido do seu trabalho... numa oficina de lavagem de carros depois de umas fotografias aparecerem.
Artık şişman biri ve en son çalıştığı araba yıkama işinden geçmişe ait bazı Polaroid fotoğraflar yüzünden kovuldu.
Presumo que sim, já que as encontrámos junto... com estas fotografias do tipo passaporte da defunta.
Sanırım yakında merhumun polaroid fotoğraflarının kaybolduğunu öğreneceğiz.
IBM, ATT, Polaroid e
IBM, ATT ve polaroid ve...
É uma polaróide.
Polaroid.
Polaroides?
Polaroid mi?
São encomendados especialmente à Polaroid.
Onlar özel olarak Polaroid'e ısmarlanır.
Adorei o trabalho das "Polaroids".
Oh, Polaroid dolgusunu çok sevmiştim.
O médico que assistiu documentou a ferida com fotos instantâneas e eu obtive fotos do tal segundo degrau, da roulote número 38.
Şirket doktoru bu olayı Polaroid fotoğraflarıyla belgelendirmiş ve ben de 38 numaralı karavanın ikinci basamağının fotoğrafını çektim.
Inclui também uma foto surpresa dela.
Mümkünse objektif çekilmiş bir Polaroid resmini de.
Tenho umas fotos ali no lugar da frente se as quiseres ver.
Görmek istersen arabada Polaroid resimleri var.
Tenho uma Polaroid, tirada numa festa.
Bir partide birilerinin çektiği bir resmimiz var.
Um fotógrafo amigo meu tirou uma Polaroid dum avião em que ele era suposto entrar.
Fotoğrafçı bir arkadaşım, binmeden önce bir uçağın fotoğrafını çekmişti.
Dá-me a máquina fotográfica.
Polaroid'i ver bana.
Desculpe por não estar lá hoje de manhã, é que passei a noite revistando o local com uma lanterna e uma máquina fotográfica.
Üzgünüm, bu sabah sizinle orada buluşamadım. Dün geceyi bir fener ve Polaroid'le mekanı araştırarak geçirdim.
Então e as polaroid's? Conseguem falsifica-las?
Polaroitleri bir düşün?
Hei Grissom, Isso é a fotografia queimada da discoteca? Sim, Greg, eu scaneei-a.
Grissom, bu gece kulübünde yanan polaroid mi?
Provavelmente até tirar fotos instantâneas.
Muhtemelen bir kaç polaroid de ister. Lucas.
Polaroid com auto-temporizador. É a tua vez.
"Zamanlayıcılı polaroid".
Quero fotos de todos os ângulos.
Bana bunun, Polaroid'leri lazım.
- As câmaras Polaroid têm lente de foco fixo.
Polaroid fotoğraf makinelerinin odaklanma uzaklığı sabittir. İyi başlangıç.
A Polaroid da Cassidy está limpa, não há impressões, nenhum DNA.
Cassidy'nin polaroidi temiz.
Levem uma máquina fotográfica.
Yanınıza birer polaroid makine alın.
Desculpe, há uma encomenda para si, um monte de máquinas fotográficas Polaróide.
Burada sizin için bir teslimat var bir sürü polaroid kamera.
E vou tirar-lhes uma foto para terem uma recordação do quanto se divertiram.
Çocuklar kendi çerçevelerini süsleyecekler ve ben de polaroid resimlerini çekeceğim. Geçirdikleri güzel vaktin kalıcı bir anısına kavuşmuş olacaklar.
"Enfermeira, a Polaroid."
Hemşire, Polaroid!
É uma Polaroid.
O Polaroid.
A fotografia não lhe faz justiça.
Polaroid ona adalet getirmedi.
Eles nao tinham fotografias nessa altura.
O dönemde polaroid yoktu.