Translate.vc / Portuguese → Turkish / Presentes
Presentes translate Turkish
4,674 parallel translation
Ele tinha ido para o Alasca e poupou dinheiro para comprar os presentes.
Alaska'ya gitmişti para biriktirip bize bir şeyler almak için.
Estou acordada há 24 horas e tenho de devolver os presentes.
- 24 saattir ayaktayim bu hediyelerin hepsini geri göndermem lazim.
Acho que ela dará bons presentes.
- Bence onun hediyeleri güzel olurdu.
Estamos a colocar todos os presentes ali.
Tüm yıldönümü hediyelerini şuraya koyuyoruz.
Por favor, não perguntem até que todos estejam presentes.
Lütfen o zamana kadar sorularınızı saklayın.
Há crianças presentes. Eles não podem matar civis.
Aralarında çocuklar var, sivilleri öldürmemeleri gerekiyor.
As minhas memórias até essa data continuam presentes, mas...
Anevrizma'dan önceki anılarım sağlam. Muhtemelen bunu yüzlerce kez sormuşumdur yeni anılarıma ne oluyor? Beni mazur görün.
Até onde sei, cada empregado e cada cliente estão presentes.
Bildiğim kadarıyla bütün çalışanlar ve konuklar için kayıt tutuluyor.
Cuidado com os assassinos a carregar presentes.
Hediye besleyen katillerden sakınmalısın.
O que deve pôr os médicos aqui presentes muito nervosos.
Eminim bu laflar, bugün burada bulunan tüm doktorları oldukça kızdırıyordur.
O pai Natal já acabou de distribuir os presentes.
Azizeniz artık hediye dağıtamayacak.
Quando a Sra. Peri voltar de Nova Iorque, na sexta-feira, teremos bolo e presentes.
Bayan Peri Cuma günü New York'tan döndüğünde pasta kesip hediyelerini vereceğiz.
Eu adoro presentes.
- Hediyelere bayılırım.
Ambos presentes da família, presumo?
Ailenin hediyeleri olduklarını varsayıyorum.
"E assim como leiloaram as suas roupas," "depressa leiloaram os seus corpos" "para grande deleite dos cardeais presentes."
Elbiselerini müzayede ile sattıktan sonra orada toplanan kardinallerin memnuniyeti için vücutlarını da müzayede ettiler.
Veio como um grego, com presentes!
Buraya bir Rum gibi hediyelerle geldin.
Que outros presentes tem para nós?
Şimdi, bize başka ne hediyeler getireceksiniz?
Que outros presentes tem para nós?
Bize başka ne hediyeler getireceksiniz?
Mas olhando para vós, vejo que estão todos presentes, mas não vejo muita união.
Ama size bakıyorum, hepinizin burada olmasına rağmen pek bir birliktelik göremiyorum.
Agora... estou a pedir-vos... a todos... os adultos não infectados aqui presentes... para concordarem... com uma relação... monógama de alimentação com um vampiro saudável em troca... em troca da protecção desse vampiro, para vocês e os vossos filhos.
Şimdi sizden buradaki her sağlıklı yetişkinden istediğim sağlıklı bir vampirle, tek eşli beslenme ilişkisi kurmayı kabul etmeniz. Karşılığında sağlıklı vampirler sizi ve çocuklarınızı koruyacak.
Trouxe alguns presentes.
- Hediyeler taşıyarak geldim.
Não é isso que quero dizer. Vocês são boas e presentes com ele o tempo todo.
Bu konuda sizler hep çok iyi oldunuz.
Adivinhem, eu tenho presentes fabulosos... Saímos daqui a 15 minutos.
Bakın bakalım, size mükemmel hediyeler getirdim... 15 dakikaya hepinizin çıkması gerekiyor!
- Muito bem. Sacos com presentes.
- Tamam, hediye torbaları.
Agarra nos sacos com os presentes e traz para o carro.
Hediye torbalarında yardımcı ol. Arabaya götür. Sağ ol.
Há crianças presentes.
- Etrafta çocuklar var.
Tenho andado a fingir estar magoado, assim como fingi gostar destes horríveis presentes de Natal que me deste.
Ağrılarım konusunda tıpkı Noel'de verdiğiniz dandik hediyeleri beğendiğimde yaptığım gibi numara yapıyordum.
Está prestes a ser anfitrião de uma festa do qual membros conhecidos da Ordem estarão presentes.
Tarikat'tan olduğu bilinen kişilerin geleceği bir partiye ev sahipliği yapıyorsun.
Caros presentes, estamos hoje aqui reunidos...
Sayın konuklar, bugün burada toplanmamızın nedeni...
Podemos ser ruidosos, loucos e tudo menos uma típica família normal americana, mas vamos sempre estar presentes para ti.
Gürültücü, deli ve tipik, normal Amerikan ailesi dışında her şey olabiliriz ama hep yanında olacağız.
Caros presentes!
Sevgili konuklar!
- Quero dizer... Se a Lexi e o Jesus se encontrarem, será numa área comum, onde irmãos e pais estarão presentes.
- Yani Lexi ve Jesus birlikte zaman geçirmeye başlayacaksa kardeşler ve ailenin mevcut olacağı ortak bir alanda olmalı.
Todos os funcionários estão presentes?
Bütün çalışanlarınız burada mı?
Preciso de uma razão para dar presentes às minhas miúdas?
İki güzel bayana hediye almak için bahane mi gerek illa?
Quase 80 % destes aqui são dados como presentes.
Bunların aşağı yukarı % 80'i hediye olarak verilir.
Mas vou dar presentes que não são caros e que vêm do coração.
Ama kalbimden gelen ve çok da pahalı olmayan Hediyeler vermeye karşı değilim.
Sei que este Natal tem sido um pouco turbulento, até para os Simpson, mas acho que estes presentes nascidos do pensamento e amor vão restaurar o balanço do prajna e samsara.
Bu Noelin biraz sıkıntılı geçtiğinin farkındayım, Hele ki Simpsonlar için, Ama bence bu hediyeler, Prajna ve samsaranın dengesini
Eles devem estar presentes...
Bunun da bir parçası olmaları gerek.
Para isso, envia-se presentes, como sabonetes e roupa interior.
Yardım etmek istiyorsan, temiz sabun yeni iç çamaşırları falan gönderirsin.
Mas "A" também lhe está a dar presentes.
A ona da bazı hediyeler veriyor.
Queres alguma coisa da loja de presentes de Teerão?
Tahran'dan hediyelik herhangi bir şey istiyor musun?
O Sr. Nesbitt deu-nos presentes a todos.
Bay Nesbitt bu hediyeleri bize verdi.
- E trago presentes.
- Elim boş gelmedim.
Estavam dispostos a testemunhar que o Bugsy Siegel matou o Abe Greenburg, estavam presentes nessa noite.
İkisi de Bugsy Siegel'in Abe Greenberg'ü öldürdüğüne dair ifade vermek üzerelerdi. O gece oradalardı.
Já que estamos em maré de presentes...
Hediye verme havasındayken...
Vários presentes estão a chegar.
Hediyeler yağıyor.
dá-nos, ou... matamos todos os presentes.
Onu bize vermezsen buradaki herkesi öldürürüz. Senden başlayarak.
Depois da CSU acabar de processar a cena, todos os itens presentes nesta fotografia foi encontrados, com a excepção de um.
Olay Yeri İnceleme bölgeyi incelemeyi bitirdikten sonra bir tanesi hariç hepsi bulundu.
O sr. Mueller chegou logo após tu saires e recusou-se a falar de negócios até todos estarem presentes.
Bay Mueller senden kısa bir süre sonra teşrif buyurdu ve herkes gelmeden geliş sebebini açıklamayacağını belirtti.
Bom, eu quero uma festa de arromba, todos os meus amigos e familiares presentes.
Bense buyuk bir parti istiyorum butun arkadaslarim, ailem orada olacak.
Pegas nos presentes?
- Tamam.