Translate.vc / Portuguese → Turkish / Prive
Prive translate Turkish
20 parallel translation
Espero que isto não me prive do meu cargo.
Bu durum görevimi etkilemez, değil mi?
Prive-se da dignidade masculina, o devasso!
Zina eden bu adamı rahiplikten çıkarın!
E se ele vos tentar em direção às águas ou ao alto do penhasco... cuja base fica sobre o mar, e lá assumir outra forma, horrível... que vos prive do domínio da razão e vos leve à loucura?
Ya denize doğru çekerse sizi? Ya da denize inen uçurumun korkunç tepesine? Orada bir başka surete bürünüp... alırsa aklınızı başınızdan?
Pode penalizar-me por tirar um curso e construir uma carreira, mas não vou deixar que prive a minha bela esposa da casa...
Biliyor musun, bir egitim almaya ve bir kariyer yaratmaya çalistigim için beni cezalandirman çok güzel. Ama güzel karimi hayalindeki evden mahrum etmene izin vermeyecegim. Sirf ben...
Todavia, será exigido que ele se prive de todas emissões verbais durante o resto do torneio.
Ancak, turnuvanın kalan kısmında tüm sözlü sataşmalardan kaçınmak zorunda kalacak.
Thomas, estou aqui relutante, mas me foi ordenado que te prive de todos os teus livros, documentos e similares.
Korkarım ki Thomas, buraya istemeden de olsa, kitaplarını ve çalışmalarına el koymam emredildiği için geldim.
Embora isso me prive de coisas essenciais ao meu bem-estar, tudo bem.
Ve bu benim iyi insanlığımın üzerine gölge düşürse de, sorun değil.
Não acho que nos prive de nada.
Bence hiç bir şeyi yok etmiyor.
E também onde provavelmente temos que ir.
Ve "prive" de herhâlde gideceğimiz yer.
Não nos prive deles.
Bizi onlardan mahrum etme.
Avó, já vou. Não me prive da sua benção.
Hadi ben gidiyorum nene hakkını helal et.
O que é isto? - Era Armani Prive.
- Ama Armani Prive'ydi o.
E quanto mais próximos estamos do nosso, mais alto se ouve o relógio, e um homem são não permite que uma promessa o prive da felicidade.
Ve kendimizinkine yaklaştığımızda saat sesi daha da artar biraz aklı başında olan bir adam onu mutluluktan yoksun bırakmak adına sözlere müsaade eder.
Por favor, não nos prive da sua linda filha, Conde.
Lütfen bizi güzel kızınızdan mahrum etmeyin kontum.
Está no "Privé" a levar uma lição.
Şu an arka tarafta, dersini almakla meşgul.
3 menos um quarto, o Bob entra no "Privé".
2 : 45 : Bob özel salonlara geçer.
Por favor, não nos prive da sua arte.
Tamam tamam, adam gibi davranacağımıza söz veriyoruz.Hadi göster bize.
Retiremo-nos para a salle privée onde podemos falar em privado.
Elbette. "Salle Privé" ye geçip rahat rahat konuşalım mı?
Pois mostra o caminho para a salle privée!
- "Salle Privé" ye götür beni.
Grace, o que significa "privé"?
Grace, "privé" ne demek?