Translate.vc / Portuguese → Turkish / Príncipe
Príncipe translate Turkish
6,740 parallel translation
E talvez para o príncipe e a princesa... que viviam do outro lado da floresta, no castelo.
Belki bunlar ormanın diğer ucundaki... şatoda yaşayan prens ve prensese de gitti.
Precisas de um bonito príncipe. É disso que precisas.
Sana yakışıklı bir prens lazım, başka bir şey değil.
Não, não preciso de um príncipe.
Hayır, prense ihtiyacım yok.
Não preciso de um príncipe.
Prense ihtiyacım yok.
"Bem, meu príncipe, então Génova..."
"Eh bien, mon prince, demek Cenova..."
" O Príncipe Andrei meditava sobre a insignificância da grandeza...
" Prens Andrey asaletin önemsizliğini...
"Cada príncipe retornará pelo sangue de dois nascidos na mesma lua."
Her prens, aynı gün doğanların kanıyla geri dönecek.
Subjugai-o, Deus, pedimos, e vós, príncipe...
Tanrı seninle olsun. Sen, Meleklerin Prensi... - Toby mi?
Li, finalmente, O Príncipe e o Mendigo.
Prens ve Dilenci'yi okudum sonunda.
De Príncipe das Trevas a Rei do Serviço de Quartos.
Karanlıklar Prensi'nden Oda Servisi Kralı'na dönüşmüşsün.
O "Pequeno Príncipe" vai lá estar.
Süslü Lordumuz da gelecekmiş.
Então, se sou princesa, encontro-me com um príncipe um dia?
Eğer prensessem, bir gün bir prensle tanışacak mıyım?
Príncipe algo...
Prens Bilmemne olacak.
É o closet do príncipe.
Burası prensin soyunma odası.
Vendi-o a um príncipe jordano que vive ali em cima.
Onu şu kulelerde yaşayan Ürdünlü bir prense sattım.
O príncipe quer festejá-lo dando uma festa amanhã à tarde.
Prens bunu kutlamak istiyor. Yarın öğleden sonra bir parti veriyor.
O chip do Olho de Deus está escondido num variador de velocidade instalado no carro do príncipe, guardado numa sala cofre.
Tanrı'nın Gözü çipi, prensin kasa odasında sakladığı arabasındaki bir hız sürücüsünde gizli.
- Para não falar do príncipe e das suas guarda-costas pessoais.
Prensin kendisi ve özel korumaları hariç.
Para entrar nesse cofre, temos de penetrar no sistema de segurança, - acessível do quarto do príncipe.
Oraya girmek için güvenlik sistemine girmeliyiz ve ona da prensin yatak odasından erişilebilir.
De onde vens, nobre príncipe?
- Nereden geliyorsunuz asil prens?
A quem conferimos doravante o título de príncipe... de Cumberland.
Cumberland Prensi diyeceğiz ona bundan böyle.
O príncipe de Cumberland...
Cumberland Prensi demek!
Eu trato-o como um príncipe Mongol.
Moğol prensine hizmet ediyormuşum gibi ona hizmet ediyorum.
A fila de cumprimentos, onde conhecemos a família real, a Princesa Diana e o Príncipe Carlos, e tínhamos um assistente de protocolo pequeno e muito sério a dizer-nos :
Karşılama sırasında, kraliyet ailesiyle tanıştık. Prenses Diana ve Prens Charles. Ufak ve süper ciddi protokol adamı bize...
Espera, vem aí o Príncipe Encantado!
Bekleyin, Sayın Şirin geliyor!
Príncipe Encantado, que se lixe o charme!
Sayın Şirin, senin cazibesi ile cehenneme!
Mas todos da aldeia me chama "Príncipe Encantado."
Ama köyde herkes "Sayın Şirin" beni çağırır.
- Posso roubar o príncipe? - Não.
- Bir süreliğine prensi sizden alsam olur mu?
Elias, és um príncipe.
Elias, sen bir prenssin.
E mais, a sua investidura coincide com o aniversário de Sua Alteza Real o Príncipe Filipe.
Dahası tesadüfe bakın ki terfiniz, Prens hazretleri Prens Philip'in doğum günüyle aynı zamana rastlıyor.
O Príncipe Filipe e a Rainha ficarão radiantes por poder ouvi-lo dirigir as suas famosas "Canções Simples".
Prens Philip ve Kraliçe, ünlü Basit Şarkılar'ınınızı yönettiğinizi duyunca çok mest olacaklardır.
Príncipe, eu tenho seis castelos e vinte carruagens.
6 kale ve 20 at arabam var.
A profecia fala de um menino nascido do amor... entre um príncipe fada e uma rapariga humana.
Bu kehanette, bir peri prensi ile insan kızı arasındaki aşktan doğan bir çocuktan söz edilir.
Uma noite, o príncipe, filho do rei das fadas, invadiu o navio do Barba Negra.
Bir gece, kralın oğlu peri prensi Karasakal'ın gemisine çıkmayı başardı.
Noite após noite, o príncipe visitava Mary.
Prens gecelerce Mary'yi ziyaret etti.
Para salvá-la, o príncipe assumiu a forma humana.
Prens, Mary'yi kurtarmak için insan şekline büründü.
O príncipe sacrificou a vida pela rapariga que amava.
Prens hayatını sevdiği kız için feda etti.
Nascido de uma guerreira, herdeiro de um príncipe.
Baban savaşçı, bir prensin varisisin.
"Só o príncipe que carrega a chave pode passar."
"Sadece anahtarı taşıyan prens geçebilir."
"O príncipe que carrega a chave."
"Anahtarı taşıyan prens."
Eu sou o filho de uma guerreira e de um príncipe.
Bir savaşçının ve bir prensin oğluyum.
O momento em que procissão do casamento do seu príncipe chega em casa.
Prensesin eve girdiği anı görmek istiyor.
Agora vai ver como o príncipe Shehzad vai casar-se.
Sen şimdi Prens Shehzad'in nasıl düğün yapacağını gör.
O dinheiro para Bonnie Stuart, o Príncipe do outro lado do mar?
Suyun ötesindeki Prens "Güzel" Stuart için olan paraya ne oldu?
O Príncipe Bonnie não sairá da Itália tão cedo.
Güzel Prens İtalya'dan yakın zamanda geliyor falan değil.
Os clãs das Terras Altas estão muito ocupados a roubar o gado alheio para pensarem em unir-se, enquanto o Príncipe Charlie está à toa, sendo paparicado pelo Papa.
Güzel Prens Charlie tembel tembel koltuğunda oturmuş Papa tarafından şımartılırken İskoç klanları birleşmeyi düşüneceklerine birbirlerinin sığırlarını yağmalamakla çok meşguller.
Se o Príncipe Charlie retornar com um exército, poderá decidir, então, que lado tomar.
Güzel Prens Charlie hanedan armasıyla geri dönerse hangi tarafın ardında duracağınıza karar verebilirsiniz.
Ele chegou a este mundo... Um Príncipe. É assim o que penso dele.
Bir prens olarak doğmuştu en azından ben böyle düşünüyorum.
Um Príncipe e o seu irmão em paz.
Bir prens ve kardeşi barış içinde yaşıyordu.
Ele é o príncipe real.
- O kraliyet prensi.
Um príncipe.
Bir prens.