Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pénis
Pénis translate Turkish
4,040 parallel translation
E o som do director de palco dizendo : Penso que o nome dele é Ka-pénis.
Sahne yönetmeni dedi ki Sanırım adı Ka-penis.
- Eu gosto de pénis.
- Ben penis severim.
- Por causa do teu pénis estúpido?
- Aptal penisin yüzünden mi?
O pénis não é só um pêndulo nojento, mas é também uma arma mortal.
Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silah.
Ken, acho que estou a sentir o teu pénis nas minhas costas.
Ken, sanki aletin sırtıma değiyor hafiften.
Ele devia ter arrancado o próprio pénis.
Bence penisini kesse daha iyiymiş.
Ao jantar não se fala de pénis!
Sofradayız, penis duymak istemiyorum!
Podemos ter um pénis.
Penisimiz de olabilir.
Tenho de dizer, Troy, nunca tinha visto o teu pénis antes.
Bir de, Troy, penisini daha önce hiç görmemiştim.
É como o meu pénis.
Bu benim penisim gibi bir şey.
- Você é muito inteligente e aposto que tem um pénis gigante.
- Tamam. Sen çok çok akıllısın. Eminim devasa bir penisin vardır.
Olharam para o pénis.
Penislerine bakmak.
- Isso não diz tudo? Primeiro o pénis e depois o resto.
- Penis bir yana dünya bir yana.
- Pénis! Pénis!
Penis!
Gostaria... gostaria muito de receber os mesmos benefícios, e em troca irás receber viagens em 1ª classe, narcóticos farmacêuticos, a ocasional jóia, e... e um sólido pénis de estrela de rock, com cerca de 15 centímetros.
Ben de aynı faydaları almak isterim, ve karşılığında sana birinci sınıf uçuş, reçeteli uyuşturucular ara sıra dildo ve 15 cm uzunluğunda rock yıldızı penisi vereceğim.
A tua mente vai logo para uma piada de pénis?
Hemen aklına penis mi geliyor?
Não tão zangado como fica o meu pénis.
Penisim kadar kızamazsın.
Bem, estou zangado pelo teu pénis.
Senin penise kızdım zaten.
Apenas o teu pénis nas minhas costas.
Sadece kıçımdaki sikini.
Olhem uma coisa. Muitas pessoas pensam que os pénis metem medo.
Olay şu ki, birçok insan penisleri korkunç sanıyor.
90 % dos pénis não andam com armas.
Penislerin % 90'ı silah taşımaz.
Nem sequer gosto de tocar no meu próprio pénis.
Kendi penisime dokunmaktan bile hoşlanmam ben.
E o mesmo pénis.
Ve aynı penise bakacaksın.
Posso literalmente nunca mais ver outro pénis.
Gerçekten de bir daha asla başka bir penisi göremeyebilirim.
Achas que são postes de râguebi, seu cabeça-de-pénis?
O direkleri ragbi kalesi mi sandın gerzek?
Mates os tomates e o pénis no tubo e é isso.
Penisini tüpün içine koy, hepsi bu.
Aquela mulher voltou a escrever sobre a sua ousada colecção de bonecas e outro tipo enviou uma foto do seu pénis, com tempos disponíveis de visualização.
Şu kadın yine müstehcen oyuncak bebek koleksiyonundan bahsetmiş. Adamın biri de penisinin fotoğrafını göndermiş. - Bir gün görmeye değer bir şey haline gelecek demiş.
Claro, depois de ter chupado aqueles pénis nojentos.
Onların pis siklerini yaladıktan sonra yazmışlardır tabii ki.
Acho que os pénis são algo de nojento.
Ben de sikleri tek taraflı olarak acayip pis buluyorum.
Podemos falar sobre outra coisa, que não pénis...
Burada siklerden başka bir şey konuşabilir miyiz acaba?
Tenho um pénis que não impressiona. Faremos sexo uma vez por semana na posição do missionário e ficamos aninhados até eu ter de fazer chichi.
Haftada bir kez misyoner pozisyonunda sevişeceğiz ve sonra işemem gereken zamana kadar kaşık uyuyuşu yapacağız.
Assim que adormecem, enfia-lhes o pénis em cada buraco do corpo.
Uykuya dalınca da penisini onların bedenlerindeki her deliğe itip kakıyor.
O pénis que estamos a chupar pode ser muito melhor do que o que chupávamos no lugar dele.
Şu an yaladığımız sik ileride yalamak zorunda kalacağımız sikten daha tatlı olabilir.
Este é o meu pénis de miúda.
Doğru, evet. Benim kızlık çüküm.
É igual a um pénis de um rapaz.
Erkek çüküyle tıpatıp aynı.
Este é o meu pénis de miúda.
Benim kızlık çüküm.
É exactamente como um pénis de rapaz.
Erkek çüküyle tıpatıp aynı.
Então, tipo, um pénis entra noutro pénis?
Nasıl oluyor yani? Çük çükün içine mi giriyor?
A Molly acha que é uma miúda com um pénis.
Molly de penisi olan bir kız olduğunu.
- Prende o pénis em estado...
- Sikini yumuşak bir şeye sıkıştırıyor...
Pus-lhe a mão nas cuecas e senti aquilo que pensei ser um clitóris um pouco grande demais, mas não, era um pénis de um homem, pequeno, mas bastante grosso.
Pantolonundan elimi soktum, başlangıçta büyük boyutlu bir klitoris sandım ama hayır, adamınki küçüktü sadece. Ama bayağı kalın bir aletti.
Eu ia cortar aquele patético pénis que ele tem, e dá-lo aos gatos.
Bunun acınası penisini kendim kesip kedilerimi besleyecektim ama...
Foi uma honra e um privilégio segurar no teu pénis durante tanto tempo.
Senin aletini tutmak büyük bir onur ve ayrıcalıktı.
Porque quando Deus estava a distribuir cérebros deram-te um segundo pénis?
Çünkü tanrı bize akıl verirken sen çükünle oynuyordun.
Então mandaste uma mensagem ao teu pénis?
Penisinin resmini mi gönderdin?
O pênis é uma arma imunda.
Penis hayati bir silahtır.
E algures há uma convenção de micro-falos para que estás atrasado.
Sen de mikro-penis konferansına geç kaldın herhalde.
E desenhar umas pilas nas aplicações.
Başvuru formlarının üzerine penis falan çizeceğim.
Esconde o meu pénis de miúda.
Kız çükümü saklıyor.
O Nicolae deve estar cheio de tesão.
Şu anda cennetteki en büyük penis Nicolae'ınkidir.
Então, nada de fotografias de pénis?
Penis resmi asamam mı yani?