Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pólo
Pólo translate Turkish
931 parallel translation
No Pólo Norte!
Soğuk kuzey kutbu!
Foi com o Almirante Byrd para o Pólo.
Admiral Byrd'i havuza götürdü.
Joga pólo, desenha veleiros.
Polo oynar. Yelkenli gemi tasarımı yapar.
hamilton Hunneker? 0 jogador de pólo?
- Polo oyuncusu Hamilton mu?
No Pólo Norte, não me importava.
Kuzey Kutbu'nda bile olsak umurumda olmazdı.
Esta história leva-nos até ao Pólo Sul.
Bu hikaye bizi Güney Kutbu'na götürüyor.
Na última noite, quando aquela estrela a oeste do pólo tina atingido a parte do céu onde agora brilha, Marcelo e eu, no momento em que bateu uma hora.
Daha dün gece, şu karşıki yıldız, kutbun batısında şimdi ışıldadığı yere geldiği sıra Marcellus ve ben, saat biri vururken- -
Têm uma casa de Verão em Nantucket com um campo de pólo.
- 25. Nantucket'ta polo sahası olan bir yazlıkları var.
Hoje é um jogador de pólo de sucesso que declara impostos no valor de 600 dólares.
Bugün başarılı bir polo oyuncusu ve Linus'un... giderleri arasında 600 dolarlık bir kalem olarak görülüyor.
Não o tinha visto assim desde que um pónei de pólo o escoiceou na cabeça.
Bir polo atı kafasını tekmelediğinden..... bu yana hiç böyle görmemiştim onu.
- E relatórios do S. I. Dizem-nos que a Um e a Três caíram em Àfrica a número Cinco perto do Pólo Norte, e a Nove e a Dez nos Andes.
- İstihbarat raporlarına göre 1 ve 3 Numara Afrika'ya 5 Kuzey Kutubu'na, 9 ve 10 Numara Ant Dağları'na düşmüş.
E não há nada que pare esse maldito vento, do Pólo Norte.
Kuzey kutbu ile burası arasındaki soğuk, gidip gelir.
Será o Bernard K. Froy jogador de pólo, proprietário de cavalos de corrida?
O şu Bernard K. Froy mu? Şu Amerikalı, yarış atı sahibi, polo oyuncusu ve bilmem ne?
Ténis, golfe, pólo...
Tenis, golf, polo...
Porque morre o homem de frio a tentar chegar ao Pólo Norte?
İnsanlar neden Kuzey Kutbu'na ulaşmaya çalışırken donarak ölürler?
Ex-póneis de pólo. Montam-se bem.
Eski polo tayları.
- Vou atrás deles até ao Pólo Norte.
- Çin biraz haddimizi asar bizim. - Kuzey Kutbu'na kadar takip ederim.
Está a ver, tiro aos pratos, criação de cães, pólo aquático.
Bilirsin. Atıcılık, köpek yetiştirme, su polosu.
Amanhã, talvez te leve a jogar pólo.
Yarın seni polo oynamaya götürebilirim.
Pólo?
Polo mu?
Eu, a jogar pólo?
Ben, polo mu?
E golfe, e pólo?
Ya golf, polo?
O pólo é isto?
Polo bu mu?
SUPER SUBMARINO NO PÓLO NORTE!
KUZEY KUTBUNDA SÜPER DENİZALTI!
O seu projecto dum fantástico submarino atómico de espantosa proa de vidro, é submetido aos testes finais sob os gelos do Pólo Norte.
Onun beyin ürünü, cam burunlu fantastik ve şaşırtıcı atom denizaltısı, şimdi Kuzey Kutbu'nun buzları altında son testlerini yapıyor.
O quartel-general junto ao Pólo informa que as calotes polares estão a derreter.
Kutuplardaki uzak erken uyarı karakolu kutup buzlarının eridiğini bildiriyor.
Talvez haja uma passagem para o Pólo Norte.
Belki de Kuzey Kutbu'na boru hattı vardır.
Não nos conhecemos nos jogos de pólo?
Polo maçlarında karşılaşmamış mıydık?
- No pólo Norte.
Kuzey Kutbu'nda.
Mas o pólo Norte ainda não foi descoberto.
Ama Kuzey Kutbu henüz keşfedilmedi ki.
Uma foca? Simplesmente não posso ir dizer que ela quis ir ao pólo Norte para ver o marido.
Blossom'a gidip kocasını görmek için Kuzey Kutbu'na gitmesi gerekiyor diyemem.
Ela quis ir para o pólo Norte para ver o marido.
Kuzey Kutbu'na kocasını görmeye gitmek istedi.
- Sim. O que o faz pensar que esta foca queria ir para o pólo Norte?
Bir fokun Kuzey Kutbu'na gitmek istediğini sana düşündürten şey ne?
O ex-motorista, que a engravidou e que foi para o Pólo Norte.
Bir çocuğu olacak! Kendisi Kuzey Kutbu'na gitti!
- Para o Pólo Norte?
- Kuzey Kutbu'na mı?
Então, não ia para o Pólo?
Bunun için mi Kuzey Kutbu'na gitmek istediniz?
O Óscar roubou os diamantes da empregada que foi para o Pólo Norte porque esperava um filho na mala.
- Oscar, hizmetçinin elmaslarını yedi, Kuzey Kutbu'na gitti, çünkü, bir çantada çocuk bekliyordu!
Não valia a pena ter-se enfurecido. Era um primo que voltava do Pólo Norte.
O, sadece Kuzey Kutbu'ndan gelen kuzeniydi.
- O que voltou do Pólo Norte.
Kuzey Kutbu'ndan gelen.
Uma estação meteorológica britânica, situada no Pólo Norte.
Kuzey kutbundaki İngiliz sivil hava gözlem istasyonu.
Seu abominável homem das neves... -... julguei-te no Pólo Sul.
Seni iğrenç ihtiyar kar adamı Güney Kutbunda olduğunu sanıyordum.
Em vez de fazer abrandar o satélite passou-o a uma nova órbita de um pólo para outro pólo.
Çünkü uyduyu yavaşlatmak yerine onu yeni bir yörüngeye kaydırdılar, bir kutuptan diğer kutba.
No Pólo Norte.
Kuzey Kutbu'nda.
Muito bem, ele joga pólo.
Pekala çok iyi adam polo oynuyor.
Já lhe contei da vez em que joguei pólo com uma perna partida?
Sana kırık bacakla polo oynadığımı anlatmış mıydım?
Mas posso garantir-lhe que nenhum Barrére de Tartas foi congelado nos glaciares do Pólo Norte!
Ama, size garanti edebilirim ki, De Tartas soyundan hiç kimse Kuzey Kutbu'nun buzları arasında donarak ölmemiştir.
E o Pólo Norte não lhe diz nada?
Ve Kuzey Kutbu! Bu, sana bir şey hatırlatıyor mu?
No Pólo Norte, nunca teve um acidente de cavalo?
Pekâlâ, Kuzey Ktbu'nda, asla attan düşmedin! - Öyle mi?
no Pólo Norte?
Kuzey Kutbu mu?
A união das forças magnéticas do Pólo Norte e Pólo Sul.
İşte bu!
O que quer que façamos? Ir para o pólo Norte?
Kuzey Kutbu'na mı gidelim?