English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Pós

Pós translate Turkish

2,545 parallel translation
A minha vida é, oficialmente, um brinde pós-escolar.
Hayatım okul sonrası özeli gibi
Aposto que preferias estar este verão na pós-graduação, não?
Okuldan mezun olmak için uğraştık diyelim
- Por que pós a carta contra a luz?
Peki, kartı neden ışığa doğru tuttun?
- Não gosto de pós-sexo.
Ben sevişme sonrası aşk oyunu sevmiyorum.
- Pós-sexo?
- Sevişme sonrası aşk?
Ou stress pós-traumático
Ya da post-travmatik strese.
Pode querer decidir se você estiver indo para comprar papel higiênico ou loção pós-barba.
Belki de istediğim karar vermeksizin senin tuvalet kağıdı yada traş losyonu alman.
Na verdade, o cliente gosta deste visual, heroína chique, um pós-moderno novo e agressivo.
Aslına bakarsanız, müşterimiz bu eroin şıklığı görünümlü az çok toy, yenilikçi sanat tarzını seviyor.
Eu acho que devemos começar por preparar a Governadora na política econômica russa, no que se refere às tensões do pós-guerra fria durante o período pré-Putin.
Sanırım vali için hazırlık Rus ekonomi politikası yakın zamanda hepimiz adına uğurlanacak özellikle bu durumda.
A diversidade é boa para a pós-graduação.
Farklılık yüksek lisans başvurularında faydalı oluyor.
No total, incluindo o doutoramento ou só a pós-graduação?
Doktora dâhil mi yoksa sadece...
É um pouco pós-moderno.
Bu biraz post-modern bir yaklaşım.
Mas foi na faculdade ou pós-graduação?
Üniversitedeyken mi yoksa lisansüstü eğitimindeyken mi?
Cigarro pós-coito, por exemplo, é divertido para mim.
Mesela senin sevişme sonrası yaktığın sigara, bana komik geliyor.
Vou-te tirar dos pós-modernistas.
Seni post-modern kitaplara yöneltiyorum.
Nova Orleães estava a lutar num holocausto pós-Katrina, e o Lumpy acha que conseguia alegrar o dia de todos ao pendurar pérolas no...
New Orleans, Katrina sonrası uğradığı tahribatı onarmaya çalışırken... Lumpy herkesin moralini, şeyine boncuk asarak düzeltebileceğini düşünmüştü.
Sou Liz Draper, acabei uma pós-graduação em medicina.
Ben Liz Draper geçen sene tıp fakütesini bitirdim.
O coitado aceitou o cargo voou para Potsdam para negociar com o Stalin e o Churchill, e para saber o que fazer com a Alemanha pós-guerra e com o resto da Europa.
Lanet bir yemin için, Stalin ve Churchill ile anlaşma yapmak için Potsdam'a uçtu, Almanya da ve tüm avrupada savaş sonrası ne olduğunu anlamak çim.
Sobre a inexistência do pós-vida ou algo do género?
Ölümden sonra hayatın olmadığına dair şeyler falan mı?
Um gajo no pós-operatório partiu o pescoço assim.
Hastanede yanımdaki yataktaki adam bu şekilde boynunu kırmıştı.
- GUERRA DE SEXOS - "Aida" caminha sobre uma fina linha entre a crítica pós-feminista e a objectivação flagrante.
"Aida" post feminist eleştirisiyle açık nesnelleştirme arasında bir çizgide ilerler.
Depois, ligou à Claudette, a mais recente aluna de pós-graduação.
Sonra da Claudette'i aradı, tezini yönettiği öğrencisi.
Numa versão pós-apocalítica de um bando de sobreviventes desgrenhados.
Kıyametten sonra sağ kalan ayaktakımına göre yani.
Muitos destes pós e poções São mentiras.
Bu tozlarla iksirlerin çoğu da yalan.
Não precisais de pós e poções, minha rainha.
Sizin toza veya iksire ihtiyacınız yok kraliçem.
A sua pós-graduação talvez permita que trabalhe numa escola preparatória.
Derecenle hazırlık okulunda bir iş bulabilirsin.
A seguir ela irá estar a ligar à amiga para a vir buscar em frente ao hotel dele depois deles terem feito um sexo constrangedor pós reunião, e que não acabou bem.
Sonra bir bakmışsın ki kadın garip bir mezun toplantı seksi ardından arkadaşını arayıp erkeğin otelinin önünden onu almasını istiyor ve nihayetinde bunların hiçbiri iyi sonuçlanmaz.
Tu sabes... A vida, a pós-vida...
Bilirsin, yaşam, ahiret...
E agora, para a depressão pós-espectáculo.
Ve şimdi de bir sonraki bunalımımız için içelim.
Diz-me que é só um coma pós operatório?
Bana sadece ameliyat sonrası bir koma olduğunu söyle.
- E o ferimento parece pós-morte.
- Yaralar öldükten sonra oluşmuş gibi.
Já tentei choques eléctricos, terapia pós trauma, acupunctura. Todas as coisas que eu sei que ela teria usado.
Elektroşok travmatik anı terapisi akupunktur onun uyguladığını bildiğim her şeyi denedim.
David Atley e Nicole Puli, ambos com 24, estudantes de pós graduação em Berkeley, foram abatidos dentro do carro... Aguardem. - O Zodíaco?
David Atley ve Nicole Puli, ikisi de 24 yaşında ve Berkeley'de yüksek lisans öğrencisi, araçlarında birkaç kez vuruldu ve sıkı durun- -
São as instruções de pós-operatório.
Ameliyat sonrası için bilgi vereceğim.
É um tipo de terapia para stresse pós-traumático.
- anladım, aş artık Bu bir tür, post travmatik stres, terapi gibi bir şey mi?
Querem todos saber se estás com o Stress Pós-Traumático.
Travma sonrası stres bozukluğu yaşadığından endişeleniyoruz.
Não fizemos as operações pós-separação.
Ayırma öncesi ameliyatları da yapmadık.
Pré e pós.
Öncesi ve sonrası.
E siringomielia pós-traumática?
Peki ya travma sonrası siringomyeli?
Não é transtorno de stress pós-traumático.
TSSB değil.
Não estou a dizer isso, apenas que apesar das múltiplas fracturas e contusões ocorridas durante a queda na escadaria, não há prova pós-morte de que ele foi empurrado.
Öyle demiyorum. Demek istediğim çok sayıda kırık ve çürüklere rağmen Barbera'nın düşmesine neden olan şeyin itilmesi olduğuna dair bir kanıt yok.
Noutras palavras, pós-morte.
Yani başka deyişle öldükten sonra yapılmış.
Eu fiquei vigiando, durante o frio da noite, preocupado que, em minha raiva, eu havia... te enviado para o pós vida.
Buz gibi gecede nöbet tuttum. Seni öbür dünyaya gönderdiğimden endişelendim. - Kapıyı aç!
É um programa estranho que usa ISRS para recuperar soldados com estresse pós-traumático.
Kötü rüyalar mı görüyorsun? Hayır hayır. Öyle bir şey değil.
Usas os meus champôs, amaciadores, óleos, loções, pós e pomadas, sim?
Şampuanlarımdan, saç şekillendiricilerimden yağlarımdan, losyonlarımdan, pudra ve briyantinlerimden birini kullanmak.
"Pós-operação de transgenero genitália" O quê?
"Cinsiyet değiştirme operasyonu sonrası." Ne?
Ou isso ou passamos o resto das nossas curtas vidas a viver num mundo pós-apocaliptico infestado de zombies.
Ya öyle yaparız ya da geriye kalan kısa ömrümüzü zombi istilasına uğramış bir dünyada gibi yaşarız.
Olha, eu detesto meter-me no teu ritual pós coito... mas a Jeannye e Liz têm agora outro programa.
Neyse dinleyin, sikiş sonrası ritüeliniz bozmak istemiyorum ama Jeannie ve Liz'in sabah randevuları var.
Da segurança de aeroportos a checagem de bagagem, não existe duvida, é um novo mundo pós 11 / 09.
Havaalanı güvenliğinden, metro çanta kontrolüne kadar, hiç şüphesiz 9 Eylül'den sonra yeni bir dünya oluştu.
Está pior agora, para os humanos, pós o 11 / 09, porque intrusão e vigilância, que sempre será usada por aqueles que abusam dela, criou um tipo diferente de sociedade, na qual a liberdade de não ser observado,
Şu an daha da kötü, insanlar için, 9 Eylül sonrası, çünkü müdahale etme ve gözetleme, her zaman yanlış şekilde kullanılacak bunu kullanabilecek kişiler tarafından, Bu değişik bir toplum oluşturdu. Özgürlük henüz fark edilemeyen oldu.
Tenho umas coisas sobre como os militares tratam soldados com estresse pós-traumático.
İyi misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]